İsrail'in Filistin özelinde Yahudi olmayan herkesi insan değil de 'yaratık' gördüğü gerçeğiyle yüz yüzeyiz artık... Yaratık olanlar, insan olmadıklarına göre, onlara her türlü kötülük reva görülebilir sapkınlığını, Yahudilik diniyle ilgili olarak açıklıyorlar. (Bilinçli olarak Musevilik demiyorum, çünkü düpedüz Yahudi ırkçılığıdır bu) Oysa bu kadar saf bir ırkçılığın kesinlikle din ile ilgisi olamaz. Hatta din olduğunu iddia ettiğiniz şeyi ırk üzerinden tescil ediyorsanız, o şey zaten din değildir.
Siyonizm'i, dini bir kılıfla ve mega-idea olarak deklare ettikleri 'arz-ı mev'ud' ütopyası ile harmanlayan bir siyaset olarak icra ediyorlar. Bu iğrenç siyasette, Yahudi olmayanları öldürmek, işkence etmek, tecavüz etmek, mallarına mülklerine çullanmak, garip bir şekilde normalleştiriliyor ve hatta kutsanıyor. Geçen gün, Filistinli mahkumlara köpekler gibi saldırarak tecavüz eden İsrail askerlerini ellerini öptürerek kutsayan Haham'ı sizler de gördünüz. Bu tecavüzcü şeytanlar hakkında kovuşturma başlatan Savcı da önce gözaltına alındı, sorgulandı ve sonrasında mahkum edildi.
Dünya Filistin'de işledikleri katliamlar karşısında dilsizleştikçe, ''tüm dünyanın siyonistleşmesi' gibi kapkaranlık bir sonuç çıkıyor aslında. Adaletsizlikle, cezasızlıkla, müeyyidesizlikle beslenen ''Küresel Siyonizm', dünyayı kemiriyor, iliğini kemiğini sömürüyor oysa.
Siyonist terör örgütlerinden Haganah, 1924'te o günlerin meşhur şairlerinden Jacob İsrail de Haan'ı öldürmüş, sonrasında da suçu Filistinlilerin üzerine atmıştı. İşin ne olduğu ise tam 33 yıl aradan sonra anlaşılabilmişti. Ama o süreçte, yer gök ''Yahudi şairi öldüren Filistinlilerin vahşeti'yle çalkalanmıştı. Siyonizm ve Siyonist terör örgütleri bu tür medya aldatmacalarını hep kullandılar...
Dr. Noam Chomsky bunu ''gerçeği saklayan uzun örtüler' olarak adlandırır. Medya algıları ile sinema, edebiyat ve diğer kültürel dallarda, ırkçılığa maruz kalmış zavallı Yahudilerin hikayeleri öylesine dokunaklı şekilde anlatıldı ki uzun, upuzun yıllarca. İşte tüm bu örüntüler, gerçeği saklayıp gizleyen uzun örtülere dönüştüler.
1948 sonrası dünyanın bilinçaltına bunu yüklediler. Öyle zannediyorum ki bugünkü İsrail'in Gazze'deki katliamları karşısındaki susturulmuşlukta bu yüklenilmiş bilinçaltının çok önemli bir yeri var. Lakin 7 Ekim 2023'ten itibaren İsrailizim yeni bir aşamaya geçti, artık yaptıkları soykırımı, işledikleri masumlar hakkındaki korkunç cinayetleri, iğrenç tecavüzleri, saklama, örtme, sofistike etme telaşesinde değiller. Bilinçli olarak bu insanlık suçlarını herkesin ve medyaların önünde pervasızca işliyorlar.
İsrail artık 'şeffaf kötülük' aşamasına geçmiştir. Ve bu açık kötülük yeryüzünden silinmedikten sonra, yeryüzü asla güvende değildir. İnsanı insandan saymayan bu İsrail'in kibri, insanlığın düşmanıdır. İsrail'in bu düşmanlığı sadece Müslümanlara yönelik de değildir. Geçtiğimiz günlerde Güney Lübnan'da Hz. İsa'nın (as) havarilerinden Simon Petrus'un türbesini de yerle bir ettiler.
Peki dünya buna ses çıkartabildi mi? Halkı Hristiyan olan ülkeler, Hz. İsa hatırına bir çift söz edebildiler mi bunun için? Hayır! Ne yazık ki hayır, işte bu kahredici kahpe suskunluk, küreselleşmiş Siyonizm'in tanımına dönüşmüş durumdadır diyorum.
Tabii bunun karşısında, İsrail'in hadsizliğine, cinayetlerine, zulümlerine karşı duracak cesur insanlar da sayılarını bir bir arttırıyorlar. İsrail ırkçılığının karşısında kurulan insanlık cephesi her gün kalabalıklaşıyor. Bir de İslam toplumlarının genç nüfusları var. İsrail kıyamete kadar kendini güvende hissedemeyecek... Etme bulma dünyası bu, 'Men Dakka Dukka' diye boşa dememişler...