Bir önceki yazımda "manevi mafyaları" yazdım. Hamdolsun güzel dönüşler oldu. Feryadımız yerine ulaşmış ki diş gıcırdatan, öfke köpürtenler de oldu.
Yıllardır putlaştırılan, "hazret" diye ilahlaştırılan, kof sözlere iman edenlerin hakikatten incinmesi mukadderdir.
Ne yapalım? Hakikat acıtır.
İslam'ın gizli odaları, kimsenin bilmediği sır kapıları, hayali babları yoktur. Bu din berraktır, açıktır, apaçıktır. Ama sahih kaynaklardan beslenemeyenler, sisli, mutantan ifadelere meftun olurlar.
Bir bakarsın adamın sakalını, cübbesini, yürüyüşünü bile kutsamışlar.
Yavru Vatan'da Müslüman bile olmayan bir İngiliz casusu vardı mesela. Adı vardı, cübbesi vardı, sakalı vardı ama misyonu alenîydi. İşte, ümmeti uyutan, iman yerine gayri ahlakiliği meşrulaştıran bir kuklanın peşinden giden Müslümanların yaptığı gibi.
Bundan sıyrılmak kolay değildir. Sağlam bilgi ister. En mühimi, ortak akıl ister.
Çünkü tarih boyunca İslam'la bağlantılı görünen her gizemli yapı, her karanlık yol, hep zındıklığa ve dalalete çıkmıştır. Bunun binlerce örneği var, sayfalarca vaka, dağlarca ibret.
Tevafuktur ki yazı sonrası pazartesi sabahı Siyer dersimiz, konumuzla birebir örtüştü.
Sakîf kabilesi Müslüman olmayı kabul etmişti ama Lât putunun yıkılmasını istemediler. Önce üç yıl erteleyelim dediler, Resulullah "hayır" dedi. İki yıl olsun dediler, yine "hayır" dedi. Bir yıl olsun dediler, reddedildi. "Hiç olmazsa bir ay erteleyelim" diye yalvardılar. Resulullah asla pazarlığa yanaşmadı.
Tevhit, pazarlığa kapanmış kapıdır. Çünkü iman eden, şirkle arasına derhal ve kati surette mesafe koymak zorundadır.
Dün Lât vardı, Menât vardı, Uzzâ vardı. Bugün ise "şeyh efendi" var, "hazret" var, "rabıta" var.
Pakistan'daki "cufcuf hoca"yı izlettirsen kahkahadan kırılırlar, üstüne bir de sapkınlık yaftası yapıştırırlar. Ama aynaya bakmayı akıllarına bile getirmezler.
Amir Khan'ın PK filmi bu sefaletin suretidir. Uzaydan gelen saf bir mahlûk tapınaklara girer, kiliselere bakar, camilere uğrar. Ortak bir felaketle yüzleşir.
İnsanlar Tanrı'ya doğrudan gitmiyor, aracılar devreye giriyor. "Tanrı'ya ulaşmak için bizi dinleyeceksin, şu ritüeli yapacaksın, şu parayı vereceksin" diye sömüren aracılar...
PK bir an önce Tanrıyı bulmalıdır! Tanrı'yı aramaya başlarken başına sarı bir kask takar. Çünkü sarı renk, kalabalık içinde en kolay seçilebilen renktir. Böylece Tanrı'nın kendisini bulması kolaylaşacaktır.
Duyamadım bir şey mi dediniz? Lacivert takke mi dedi birisi?
Neyse devam edelim.
PK merak içinde sorgular, "Eğer yol buysa, neden diğerinde başka kurallar var? Hangisi doğru, hangisi yanlış? Niçin herkes kendi doğrusunu tek doğru diye dayatıyor?" Bu sorular saf ve temiz aklın feryadıdır.
Bizdeki, "ehli sünnet biziz" diye dayatanların maskesini düşüren sorulardır.
PK filmini seyredin!
PK, sizin korktuğunuz soruları hiç çekinmeden soruyor.
Film, sahte guruların ve sözde din adamlarının halkı nasıl lime lime soyduğunu gözünüzün içine sokuyor.
Ve PK son sözü söylüyor, "Bu insanlar Tanrı'ya mektup gönderen aracı kargocular gibi. Ama kargo asla yerine ulaşmıyor."
Bize öfke kusan Müslümanlar, kızıp homurdananlar bari bu filmi seyretsinler. Çünkü film, aynadan onlara bakan yüzdür.
Biri, "Peygamber ahirette Meryem validemizle evlenecek" diyor. Öbürü "Âdem'in babası vardı" diyor. Bir diğeri "İmam Şafi anasının karnında dört yıl kaldı" yalanını söylüyor. Başka biri "yanmaz kefen" satıyor. Gazze için hassasiyet gösteren Müslüman'a "bunlarla tuvalete bile gidilmez" deniliyor.
Emin olun bu örnekleri sayfalar dolusu çoğaltabilirim. Ancak gerek duymuyorum. Sakil olanlardan birkaç tanesini serpiştirdim. Yazıyı okurken muhtemeldir ki diğerleri zihninize düşecektir.
Rahmetli dedem Mahmud Efendi'nin sadık müritlerindendi. Rabbim ona rahmet etsin. Öfkeli ve celalli biriydi. FETÖ'nün CHP'ye oy verme kararı aldığı günlerde rahmetli dedem öfkeyle "Müslüman, Allah düşmanı CHP'ye oy verir mi!" diye haykırdı. Sorduk, "Dede, peki Mahmud Efendi sana 'CHP'ye oy vereceksin' deseydi ne yapardın?" Dedem hiç düşünmeden "O diyorsa vardır bir bildiği" dedi.
İşte mesele bu!
Tetikçilik sadece eline silah alıp adam öldürmek değildir. İman çalmak da tetikçiliktir.
Gençleri dinden soğutmak da tetikçiliktir.
Bugün gençlerin deizme kaymasının, sekülerlerin Müslümanla alay etmesinin sebebi işte bu vakıalardır.
Resulullah Sakîf'in bir aylık erteleme teklifine bile "hayır" dedi. Çünkü tevhit ertelenmez.
Hak pazarlığa gelmez.
İman satılık değildir.
Ey Müslüman! Manevî mafyaların tetikçisi olma!
Aklını ipotek etme, iradeni teslim etme.
Oku, sorgula, araştır, hesap sor.
Kur'an varken, sünnet varken, Resulullah'ın açık beyanı ortadayken aracılara minnet etme.
Bu din kolaydır, berraktır, taptazedir.
Onu zorlaştıran, putlaştıran, istismar edenlerdir.
Eğer birilerini kıble edinirsen, kıbleni kaybedersin.
Eğer birilerini kapı edinirsen, kapının önünde beklemekten öteye gidemezsin.