Bir spiritüalist, "herkes Tanrıdır,  herkes" diyor. Benlik kendisini kutsallaştırıyor. Bunun için de pozitif düşün,  enerjik ol, tabiatla etkileşime gir, yoga ve meditasyon yap deniyor. Tamamen  insanın benliği üzerine yoğunlaşan ve onu tepeye çıkaran bir tutum.
Spiritüalizm; Şamanizm, Budizm, Hristiyan  keşişliği ve tasavvuf gibi inanç geleneklerinden yeni bir senkretizm. Ben  "yamalı inanç " diyorum.  "Karma inanç"  da diyebiliriz. Tarihte birçok karma inanç  ortaya çıkmış. İslam bunlara batınilik diyerek çok mesafeli davranmış. Mesela  Yezidiler, Sebataistler, Arap Aleviliğinde Hz. Aliye rab diyenler birer karma  inanç. Çünkü Hristiyanlık, İslamiyet ve yerel pagan inançların sentezinden meydana  geliyorlar.
Bugün ki spritüalist akımlar,  1970'lerde Batıda görünmeye başladı. Dinlere ve mezheplere karşı bir alternatif  olarak doğdu. Çünkü hayatın pratiğinde materyalizm egemendi ve Hristiyanlık da  protestanlaşma olgusuyla beraber bu materyalizme uyum sağlıyordu. Kilise, örgütsel,  mekanik ve coşkudan arınık ritüel formları ile insanlara soğuk geliyordu.
Modernler, sekülerliğin  ötekileştirdiği dinlerden uzak yeni, sıcak, coşkusal ve dayanışmacı ruhsal  gruplara yöneldiler. Önce Doğunun Budizm ve Hinduizm'deki mistisizmi keşfettiler  Hatta İbn'ül Arabi ve Mevlana'dan da seçme yaptılar. Arkasından da bunları Batının  seküler ve kapitalist ilişkilerinden paket programlar haline getirdiler. Bunun  sonucunda yeni baştan "ruhçuluk hareketleri" ortaya çıktı. Yoga, meditasyon, teta  healing yeni ruhçuluğun pratikleri olarak doğdu. Ağaç, su, rüzgâr gibi doğa  varlıklarla etkileşim kuruyorlar. Adeta mitolojideki hayat ağacı imgesini  yeniden devreye sokuyorlar. Milyonlarca insanın izlediği Avatar filminde de  ağaç tanrıdır. Hayat verendir. Varlıklar onunla bağlantı içinde yaşayabiliyor. Yani  onun verdiği enerji ile. Enerji kelimesi başlı başına önemli. Maddi, endüstriyel  ve fiziki. Bu kavrama sıkışan bir hareket nasıl ruhsal olabilir? Ama ruhçuların  ağzındaki enerji kelimesi, dervişlerin ağzındaki Allah(hu) yerini almış  durumda. Onların dilindeki enerji kelimesi, ruhu fiziğe çevirmenin yolunu  anlatıyor. Fizik ruha gitmiyor, ruh fiziğe iniyor. Yani ruh düşüyor. Metafizik,  materyalist hale geliyor. 
Bu dini hareketlerin doğru adı yeni  ruhçuluktur. Çünkü ruhçuluk her zaman insan tarihinde var olan bir inanç. Avrupalı  Antropologlar, 19. Yüzyılda buna Animizm adını verdiler ve ilk inanç diye ilan ettiler.  Fakat bugün spiritüalizm, seküler kapitalist bir toplumda yeni bir formla yükseliyor.  Budizm'de Tanrı olmadığı gibi burada da yok. Ya insan Tanrı oluyor ya da Avatar'daki  ağaç gibi.
Yeni ruhçuluk akımı, dikkat çekici  bir şekilde yayılıyor. ABD ve Avrupa'dan formatlanarak doğuyor. Doğunun Budistleri,  Şamanları ve Guruları ABD ve Avrupa pratiklerinden geçerek yeniden üretiliyor.  Burada kapitalizmin ürettiği mutsuzluğu dağıtacak bir ruhsal akım olarak paketleniyor.  Batı endüstri toplumunun para ve pazar ekonomisinden geçiyor. Daha rafine ve daha  steril hale geliyor. Seküler inanç olarak doğuyor. Bundan dolayı sekülerliğin  geri, kötü, fanatizm diye damgaladığı dinin dışında konumlanıyor. Elitler  ortamından yükseliyor. WASP'ları( Beyaz Amerikan) taklit eden veya onlar gibi  olmak isteyen kesimler arasında yayılıyor. Çünkü elit olmanın gereği sayılıyor.  
Yoga ve meditasyon yapanlar,  Hindistan'a da gitseler, Türkistan steplerindeki antik şamanları da ziyaret  etseler durum değişmez. Onlar, kapitalizmin yeni ruhçu paket programlarının müşterileri.  Yeni Ruhçuluğun modern, elit, din dışı görünme çabalarına rağmen aslında epeyce  geri bir kültürün modern ambalajlanması. Kahinciliğin yeni biçimleri. Markete  gidip bir paket ruh satın almaya benziyor. Kapitalizm marketleri her şeye cevap  veriyor! 
Bu konunun Türkiye ayağına devam  edeceğiz.