Bir-iki nokta var..
Evet, KK. Bey'in, sırf seçim kazanmak için yıllardır, 'amaca ulaşmak için, en akla gelmeyen her araç ve yol da mubahtır' mantığına uygun taktiklerle hareket etmesi yeni değil..
Ekmeleddin İhsanoğlu gibi İslamî araştırmalar alanında isim yapmış ve de İslâmî kimliği olan ve dahası, CHP'in tek parti ve tek Şeflik döneminden kurtulmak için, Kahire'ye giden babası İhsan Efendi'nin, orada Mehmed Âkif'in en yakın dostlarından birisi olduğunu bile bile.. Evet, bu en uzak ihtimali gerçekleştirip Ekmeleddin Bey'i Tayyib Bey'in karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarması, düşünülemeyecek bir durumdu. Siyasetçidir ve Erdoğan'ı devirmeyi hedef yapınca, 'Bütün yollar mübah olur!' onun mantığınca.. Nitekim, KK. Bey, eskiden İslâmî kimliğiyle bilinen bazı isimleri veya Tayyib Bey'in uzaklaştırdığı bazı kişileri de, siyaset sahnesine sürmedi mi? (Davudoğlu'na, 'Cumhuriyet tarihinin en çapsız Dışişleri Bakanı..' da dememiş miydi? Şimdi ise.. Bu gibi sözlere, 'Siyasettir, olur böyle şeyler diye bakılabiliyor.) KK. Bey ise, kendi oyun kurma hünerini, Jeremy Rifkin ve Daron Acemyan'a kadar geniş bir yelpazede göstermeye çalıştığı bir taktik..
İşte böyle bir siyasî sahnede, birçok şeyler beklenirdi de, KK. Bey'in 'Kamuda çalışanların başörtüsünün serbest olması için bir kanun teklifi vereceği'ne yine de ihtimal verilemezdi. Üstelik, o konuyu Tayyib Bey yıllar öncesinden, fiilen çözmüştü.. KK Bey ise, 'Bu konuyu kanunla garanti altına alalım..' diyordu; artık 'helâlleşme'den de bahsediyordu ya; zâhiren doğru gibiydi. Halbuki 10 yıl öncelerde bu konudaki bir uygulamayı Anayasa Mahkemesi'ne götüren de bizzat KK Bey idi.
Ama, KK. Bey'in verdiği kanun teklifinde, 'kamu personelinin resmî üniformalarına aykırı olmaması şartıyla..' gibi bir takım tuzak cümleler yarınlarda yine, yeni yasaklara dönüştürülebilirdi.
Tayyib Bey, bu durumu hemen fark etti ve, 'Samimî iseniz, geliniz; bu konuyu Anayasa garantisine kavuşturalım..' dedi. Çünkü, kanun değişikliği kolayca tersine çevirebilirdi. (Gerçi, bir askerî darbe ile, anayasaların da nasıl kenara konulduğuna dair o kadar örnekler var ki.. Ama, Anayasa değişikliği, normal şartlarda yine de, kolayca değiştirilemezdi.)
KK Bey, bu yüzden kendi cenahınca çok eleştirildi. Tayyib Bey'e de, sadece 'gol' atmak kalmıştı.
*
İmdiii, '340 yakın m.vekili imzaladı;' AK Parti ve MHP'den.. Ama, m.vekili imzalarının 400'ü geçmesi lâzım, o zaman anayasa değişikliği için gerekli olan referanduma gitme şartına gerek kalmıyor. Normalde, siyasî rekabet olmasa, CHP, İP ve HDP m.vekillerinden birçoğu da, annelerinin de başörtülü olduğunu söyleyerek, onların hayat tarzına hürmeten, bu teklife imza atabilirler.
*
Bu teklif, Meclis Başkanı Mustafa Şentop Hoca'ya verilmeden önce, AK Parti Grup Başk. Vekili Özlem Zengin Hanım uzuuun ve amma bıktırmayan, düşündüren, çekilen acıları hatırlatan geçmiş mücadele ve direniş dönümlerini anlatırken, bazân gözleri doldu, onu izleyenlerden niceleri gibi..
Ancaak, bu 'Anayasa değişikliği'nde kullanılan ifadeler de problemli olabilir. Çünkü, 'Kadınların neyi nasıl giyeceklerine dair hiç bir müdahale olmaması' gibi bir ibare de vardı o metnin içinde, yanılmıyorsam..
Şimdi havalar soğuyunca , o sahneler yok oldu, ama, geçtiğimiz yaz aylarında Marmaray ve metrolarda ve şehrin ana caddelerinde üzerine sadece göğüsleri kapatıldığı ve daracık kısa bir şort giymiş yüzlercesi genç kızlar görüldü..
Bu gibi, özgürlüğü başıboşluk olarak anlayanlara karşı, anayasa hükümlerini hangi yöntemlerle frenlemek mümkün olabilir?
*
Anayasa değişikliğine eklenen ve aile kurumuyla ilgili hukukî 'tarif'in iyi yapılması gerekiyor..
Evliliklerin kimler arasında yapılabileceğine dair sınırlar net olarak yapılmazsa, (İstanbul Sözleşmesi' misali uluslararası sözleşmelerde görüldüğü üzere) Müslüman halkımızı hesap edilmeyen sıkıntılarla, sıkboğaz etmeye kalkışan mâlum birkaç harfli sapkın güruhun saldırıları güçlenmeyecek midir?
Düşünelim ki, Amerikan Temsilciler Meclisi'nde daha geçen hafta, aynı cinsten olanların birliklerini kanunî / legal sayan bir düzenleme kabul edildi.
Özellikle cinsî sapıkların, aynı cinsten olanlar arası bir birlikteliklerin aile ve evlilik birliği olarak sayılması, insanlığa karşı hazırlanmış bir saatli bomba hükmündedir ve daha dün, Amerikan Başkanı Biden, 'cinsî sapıklar arası evliliğin kaçınılmaz olduğunu' ve o kanunu imzalayacağını söylüyordu.
ABD Yüksek Mahkemesi'nin cinsî sapıklar arası evliliği yasallaştırma kararını aldığı tarih, 26 Haziran 2015 idi. Homo'lar, lezbiyenler, heterosexueller, bayram yapmışlardı. Ama, 7 sene sonra bu noktaya varacaklarını yine de tasavvur edemezlerdi.
10 yıl önce de, dönemin USA Başkan Yardımcısı Joe Biden siyasi dünyayı şok etmiş ve Obama'yı da ilzam edecek şekilde, onun önüne geçip, "Her şey o kadar hızlı değişiyor ki, yakın gelecekte birinin 'cinsî sapıklar arası evliliklere karşıyım' demesi siyasi bir yükümlülük haline gelecek." demişti..
Bu tuzaklara dikkat...
NOT: 'İran'da neler olduğu ve hadiselerin nereye varacağı' üzerinde bu akşam 21.30'da -birkaç gündür sıkıntılı geçen sağlığım elverirse, inşaallah - Akit-Tv'de olacağım.