İran'ın bir uzay programı neden var? Aya mı gidecekler? Hayır. Onların amacı, üzerine savaş başlığı yerleştirebilecekleri kıtalararası balistik füze (InterContinental Ballistic Missile) geliştirmek.
Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Marco Rubio
Olmaz denen oldu, Amerika Birleşik Devletleri İran'ı vurdu.

'Uluslararası hukuk' rafa kaldırılalı çok oldu.
'Haklının hukukunun' yerini 'güçlünün hukuku' aldı.
'Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu' lafzı çoktan 'füze icat oldu' ifadesine dönüştü.
Her şey bir yana o çok söylenen, şehir efsanesine dönüşen mitler birer birer gerçek oldu.
Ne demiştik, olmaz denen oldu.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Küba Füzeler Krizi gibi 'ha vurdu, ha vuracak' derken bu kez olan oldu ve o 'kritik eşik' aşılmış oldu.
Önce İsrail İran'ı vurdu, sonra İran İsrail'e 'mukabele' için vurdu.
Şehir efsanesine dönüşen mitlerden Fettah, Hayber, balistik, hipersonik hepsi gerçek oldu.
Bilinen bütün ezberler bozuldu.
Herkes Amerika Birleşik Devletleri müdahil olur mu, olmaz mı derken o da oldu; Amerika Birleşik Devletleri İran'ın 'nükleer tesislerini' vurdu.
Diplomatik hamlenin 'sonuçsuz' kalmasının üzerinden saatler geçtikten, İran'ın 'sıfır zenginleştirme mi, savaş mı' seçeneğinde 'savaşı' tercih etmesinin hemen sonrasında olanlar oldu.
Bütün işaretler 'olmaz denilen oluyor galiba' dedirtiyordu.
Önce 'kullanılacak bombanın sayısı ve türü' ile ilgili 'tartışma' sızdırıldı.
Sonra bombayı taşıyacağı söylenen 'hayalet uçakların' güzergahı.
Hatta eşlik eden tanker uçaklarının sayısı, rotası ve üssü/üsleri.
Ve son olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald J. Trump'ın golf için şehirden ayrılmasına rağmen 'olağandışı bir şekilde' Beyaz Saray'a dönüşü ve 3 gün boyunca Ulusal Güvenlik Konseyi'nden istihbarat brifingi alacağı haberi 'parti başlıyor' haberiyle duyuruldu en uzun günün en kısa gecesi olan 21 Haziran 2025 Cumartesi gecesi.
Ve Amerika Birleşik Devletleri 'savaşa dahil oldu'.
Bitti mi, biter mi hiç.
Ne demiştik, gerçek olan 'şehir efsanelerine dönüşen mitler' arasına İran'ın hep o sözü edilen 'Hürmüz Boğazı'nı kapatma' mevzusu dahil olmasa olmazdı.
Velhasıl 'görmediğimiz daha ne kaldı' dedikçe sanki birileri el yükseltirtken bize de bunları izleyip 'kötü günler geride kaldı, sırada daha kötü günler var' deyişini hatırlatmak kaldı.

Çünkü Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nı yukarıdaki sözü 'haklının hukukunun' yerini 'güçlünün hukukunun' almasının sınırının 'uzaya' gelip dayandığını acı bir şekilde gösteriyordu.