
Hadi kitabın ortasından konuşalım.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel artık hayal aleminde gibi konuşuyor... İzmir'de milyonluk buluşma diye kürsüye çıkınca yaşadığı hayal kırıklığından mıdır, yoksa "İmamoğlu suç örgütü soruşturması"nda "ahtapot"un kollarının çözülüyor olmasından mıdır bilinmez ama artık iyice saçmaladığını söylemek mümkün...
Sadece iki örnek vereceğim.
Takdir sizin elbette...
İzmir'den, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirmek için söylediklerine bir bakın lütfen...
Erdoğan bir ajansla anlaşmış kendisini dünya lideri gibi göstermesi için uğraşıyormuş...
Özel diyor ki; "Erdoğan'ın gözünün içine baka baka söylüyorum. Sen dünya lideri değil yerel bir diktatörsün"
Özel bunu söylerken, dünya medyasındaki manşetlerden bir seçkiyi sizinle paylaşayım.
ABD'de yayın yapan Newsweek dergisi, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en güçlü adamlarından biri ve Trump'ın müttefiki oldu" diyor.
Amerikan düşünce kuruluşu Atlantic Council'deki makalede, "Yükselen Türkiye için dikkat çekici bir hafta" başlıklı analiz yayımladı. Zira diplomasinin kalbi İstanbul'da çarptı.
Fransız Le Pelerin Dergisi de diplomasinin merkezinde Erdoğan'ın olduğunu yazdı.
Yine Fransız Le Point Dergisi, Erdoğan'ın Arnavutluk'ta Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un parmağını yakaladığı anların analizini yaparak Macron'a tavsiyede bulundu. "İdeolojik gözlükleri bir kenara bırak. Yükselen Türkiye ile ilişkileri güçlendir" diye yazdı.
Şimdi Putin'in, Trump'ın, Edi Rama'nın, dost ve müttefik ülke liderlerinin yaptığı açıklamaları yazsak sayfa yetmez...
Ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e göre "Erdoğan yerel bir diktatör"müş! Rahmetli Erbakan'ın deyimiyle
"Hadi ordan!"
Peki Özel bu söylemini neye göre belirliyor?
Onu da yazayım. Erdoğan'ın İmamoğlu'na operasyon yaptığını iddia ediyor. Hitler'in toplama kampları, Esed'in Sednaya Cezaevi'nde yaptıklarını Erdoğan'ın Silivri Cezaevi'nde yaptığını iddia edecek kadar da hem pervasız hem de hayal aleminde...
Ne diyelim gerçekten yazık...
Anlaşılan o ki "Şaibeli kurultay" davasında "Mutlak Butlan" kararı çıkması ihtimali yani bir başka deyişle koltuğun Kılıçdaroğlu'na iadesi riski Özel'i epey bunaltmış...
Saracak yer arıyor...
Ama net olarak söylemek gerekirse
Özel'de makara boşa sarıyor.

ERTAN YILDIZ DA İTİRAFÇI OLDU
CHP'nin içine düştüğü durumu gördükçe aklıma cehennemde başında Zebani olmayan kazan hikayesi geliyor.
Zira "İmamoğlu suç örgütü soruşturması"nda şikayetçiler CHP'li...
Belge, bilgi getirenler CHP'li...
Açık gizli tanıklar da CHP'li...
Yani tüm organizasyon CHP'liler arasında dönüyor.
Ve biz yeni itiraflarla bu örgütsel şemayı daha iyi görüyoruz.
Son olarak itirafçı listesine İmamoğlu'nun sağ kolu dedikleri kilit isimlerden Ertan Yıldız eklendi.
Yıldız, ilginç bir isim... Zira daha önce itirafçı olma başvurusunda bulundu. Ancak bildiklerinin sadece bir kısmını anlattığı için tahliye talebi reddedildi. Bu süreçte 3 günde 37 kez avukat görüşmesi yaptığı, ailesinin tehdit edildiği iddiaları ortaya atıldı. Ancak belli ki baskı ters tepti ve Yıldız savcıya ikinci kez itirafçı olmak istediğini bildirdi. Pişmanlık hükümlerinden yararlandı.
Bu kez anlattıkları örgüte dair somut bilgiler olduğu için de ev hapsine çıkarıldı. Yani özetlemek gerekirse "İmamoğlu suç örgütü soruşturması"nda savcı her geçen gün elini biraz daha güçlendiriyor gibi. Zaten siz de fark ettiyseniz Saraçhane Medyası'ndaki gazeteciler de artık İmamoğlu'nu eskisi kadar iştahlı savunmuyor. Murat Ongun'u çoktan unuttular bile.
Tüm bunların üstüne bir de İmamoğlu'nun kayıp cep telefonunun polisin eline geçtiği bilgisi geldi. Bakalım şifre kırıldığında ortaya neler çıkacak?

TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI
Türk Devletleri Teşkilatı'nın gözlemci ülke olan Macaristan'da toplanmasının sembolik anlamları var. Erdoğan'ın KKTC'nin tam üye olması yönündeki çağrısının da keza öyle...
Türkiye uluslararası alanda büyük bir diplomatik atak başlatmış vaziyette. Bu süreçte Türk Devletleri Teşkilatı'ndaki kardeşlerinin başka mecralara savrulmasının da önüne geçmeye çalışıyor.
Yani safları sık tutuyor. Zira özellikle Avrupa Birliği'nden Rumların bazı ülkelere çengel atmaya çalıştığını biliyoruz. Ancak diplomatlarımız yaşanan sıkıntıları aile içi mesele olarak görüyor; uhuletle ve suhuletle çözümler üretme yoluna gidiyor.
Türkiye birçok coğrafyada istikrar ve huzurun anahtarı olma yolunda ilerliyor. Huzur ve istikrar demişken son gelişmeleri de yakından takip etmek lazım gibi görünüyor.
"Terörsüz Türkiye" sürecinde yeni ve kritik hamleler yapılıyor.
ABD'de kurulan masa...
ABD Dışişleri Bakanı Rubio'nun "Suriye'deki geçiş hükümetine destek vermeliyiz. Yoksa iç savaş, kaos olur" açıklaması...
ABD'nin Lübnan kökenli yani uzak akrabamız Barrack'ı Ankara Büyükelçisi atadıktan hemen sonra Suriye özel temsilcisi yapması.
Suriye'ye yönelik yaptırımların ABD ve AB tarafından kaldırılması...
Şam hükümetinin silahlı gruplara 10 gün süre tanıyan ültimatom gibi açıklaması PYD ve İsrail'in planlarını akamete uğratacak gibi görünüyor.
Bir de Türkiye'nin Meclis'te başlattığı komisyon kurma süreci, yani tahkimat çabalarını düşündüğünüzde çok stratejik hamleler yapıldığını söylemek mümkün gibi görünüyor.
Güzel günler yakında yeter ki bu süreçleri zehirlemeye çalışanlara prim verilmesin...
Zaman her şeyin ilacı gibi görünüyor.
Biz de yakından tüm gelişmeleri takip etmeyi sürdürüyoruz.