Yarın biz Müslümanların Kurban Bayramı..
Bayram, bir zaferin, bir başarının sevincini yaşamaktır. Yenilgi, başarısızlık ya da utanç verici sonuçlar için bayram yapılmaz..
***
Kurban, arabçadaki özü itibariyle ‘yakınlık’ mânâsındaki ‘qurb’ kelimesinden gelir. Kurban kesilirken de ‘qurb-e-t-en’lillâh/ Allah’a yakın olmak’ niyazı dile getirilir. Ve Hacc Sûresi, 37. âyette açıkça belirtildiği üzere, (meâlen), ‘..Allah’a ulaşacak olan, kesilen kurbanların eti veya kanı değildir, sizin taqvânızdır.’
Günlük hayatta, ‘Kurban olayım’ gibi söz kalıplarını hep söyler veya dinleriz de, onun gerçeğini pek düşünmeyiz. Kezâ, İslamî konuları sırf bazı beşerî ideolojilerin yaklaşımlarıyla izah etmeye çalışan bazı tuhaf yorumcuların medyada yer alan iddialarında olduğu gibi, bu ‘qurb’ kelimesinin, ‘gariblik vegurbet’le de bir ilgisi yoktur.
***
Kurban, özü itibariyle vahy-i ilâhîye dayanan dinlerde, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm’da aynı tarihî ‘qıssa’ya dayalı olarak yerine getirilen bir ibadet şekli olup, Hz. İbrahîm’in, çok yaşlandığı sırada, bir çocuk sahibi olması ve ona beslediği deriiin muhabbetinin, aşkının bir ilahî ölçüye kavuşturulması temeline dayanır. Çünkü, çok deriiin muhabbet ve aşk, kişiyi ancak Allah’a bağlılıkta gösterilmesi gereken ölçülerden saptırır. Onun için, insanlığa bir ders olmak üzere, Hz. İbrahîm’e, o çok sevdiği, derin bir aşkla bağlı olduğu oğlu İsmail’i Allah’a kurban etmesi bildirilir. Hz. İbrahîm ve oğlu mesajı almışlardır; teslim olurlar. Bu teslimiyetin mükâfat ve bedeli olarak bir kurbanlık gönderilir. Kurban keserken, bütün ölçülerimizin Allah’ın emirlerine uygun olmasını düşünmeliyiz.
Allah’u Tealâ’nın insana yaratılışında verdiği ‘özgürlüğün’ korunması için de, ‘Lâilâhe illallah’ (Allah’dan gayri hiçbir ilah yoktur..) şeklindeki kurtarıcı ‘tevhîd’ formülü vardır ve bu formül, insanlığa, ‘putkıranların pîri’ olan Hz. İbrahîm eliyle ve ‘kurban’ ibadetiyle de sunulmuştur. ‘Kurban’ ibadetiyle kazanılması hedeflenen zafer, işte budur. Yoksa, halk deyimiyle, ‘Haqq için kurban, küp için kavurma..’ değildir.
Allah’a olan bağlılığımızı ve onun bize emanet verdiği özgürlüğümüzü korumak için, bizim de fedâ etmemiz gereken ‘İsmail’lerimiz olduğunu düşünmemiz gerekir. Evet, Evlâd’u ıyâl mi, mal-mülk, makam, şöhret, çok sevdiğimiz dostlar, soy-sop, vatan, bayrak gibi kutsallaştırılmış kavramlara kadar her birisini, Hz. İbrahîm gibi, inandığımız ilahî ölçüye göre yerli yerine oturtmak zorundayız. Evet, bizim ‘İsmail’imiz nedir? Kurban ibadetini yerine getirirken, bu mânayı ne kadar düşünüyoruz?
Aynı şekilde Hacc ibadetini yaparken de, o ibadette tekrarlana-gelen İbrahîmî Sünnet’in, ‘Lebbeyk Allahumme Lebbeyk, /Allah’ım emret..’ deyişlerin, ‘teşriq tekbîrleri’nin, Şeytan Taşlamaların deriin mânâsının ne kadar farkındayız?
***
Hacc ve Kurban’la ilgili bu sembolik anlatımlar, özü itibariyle ‘vahy-i ilahî’ye dayanan bütün dinlerde vardır. (Ki, merhûm M. Hamidullah, brahmanizm’de de kurban ritüeli bulunduğunu, ‘Brahm’ın yolundan giden’ mânâsına gelen ‘brahman’ kelimesinin ‘İbrahîm’ ismiyle bağının düşünülebileceğini söylerdi.)
Bu vesileyle belirtelim ki,tebrikleşme de, bir şeyin bereketine, idrakine ermek temennisidir. Dikkatli Müslümanlar bu tebriki, ‘en derin bağlılık ve muhabbetlerini, Allah’ın koyduğu ölçüye göre şekillendirmek dikkat ve mücadelesinden başarıyla çıkmak’ mânâsında bir tavsiye ve temenni olarak yaparlar. Çünkü, bu ölçüye riayet olunmadığında, o muhabbet ve aşklar ortaya yığınla idol, ikon, put ve sairsahte ilahlar çıkarır.
Bu bayramın mânâsına ve bereketine ermek temennisiyle, bayramınızı tebrik ediyorum.