
İsrail Başbakanı Netanyahu, önünde sonunda yaptığı soykırımın bedelini ödeyecek.
Döktüğü kanda boğulacak...
Bunu gördüğü için de önünde iki seçenek var.
Ya daha da saldırganlaşıp, Gazze'yi bir kan denizine çevirecek.
Ya da Trump'ın önüne koyduğu ateşkes planını imzalayacak.
Ama her şartta tarihte lanetlenmiş bir isim olarak anılacak.
Hukuk ve tarih önünde yargılanacak.
Netanyahu'nun yaşadığı korkuyu ABD'ye giderken izlediği rotadan da anlamak mümkün... Korkudan İspanya, Fransa hava sahasından uzaklaşıp Cebelitarık Boğazı'ndan Akdeniz'den okyanusa açıldı...
Zira her an UCM kararı gereği tutuklanma korkusu yaşıyor.
Tüm bu yaşananlara rağmen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a vize verilmeyip, Netanyahu gibi bir soykırımcının BM'de konuşturuluyor olmasının ayıbı bir yana artık ülkeler İsrail'in savaş suçlarına ortak olmak istemiyor...
BM Genel Kurulu'nda Netanyahu konuşurken delegelerin protesto için salonu boşaltması en açık işaretti...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD dönüşü uçakta gazetecilere verdiği mülakattan bu anlamda umut veren ifadeler var...
"Genel Kurul'da bir kez daha gördük ki; İsrail zulmüyle, işlediği insanlık suçlarıyla artık yalnızlaşmaya başladı. Sözün bittiği yerde fotoğraflar bizim hislerimize tercüman oluyor. Bir deri bir kemik kalmış çocuğun ayakları her şeyi dile getiriyor. O yavrunun içler acısı hali bir yandan zalimleri işaret etti, bir yandan zulme seyirci kalanlara esaslı bir hakikat tokadı indirdi. İşte o kareler bize, "duramazsın", "dinlenemezsin", "yorulamazsın" dedi. Biz de anlatıyoruz, çare arıyoruz, onlara yardım için çabalıyoruz."
Bu yüzden mesele soykırım olduğunda kimsenin durmak, dinlenmek, bahane aramak gibi bir lüksü olmamalı...
İtalya ve İspanya'nın Sumud Filosuna eşlik etmek için savaş gemisi göndermesi düne kadar kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi. Ama bugün oluyor. Şüphesiz insanlık Siyonizm'e karşı artık daha güçlü... Hep beraber göreceğiz.
ABD'nin New Mexico Eyaleti Cumhuriyetçi Senatörü Jay Block'un kızı Maddie Block, babasının "İsrail'den para aldığına" inandığını söyledi. "Ruhunu şeytana satmış gibi" ifadesini kullandı.
Özellikle Avrupa ve ABD'deki bu uyanış Netanyahu'nun sonu olacak.
Zira her ne kadar İsrailliler şimdilik oylarıyla Netanyahu'nun koltuğunu korusa da bu gidişle kendilerine vebalı muamelesi yapılacağını görecek. Özetle, insanlık onuru Netanyahu'yu yenecek...

CHP'DE RABARBA
Önce rabarbanın anlamını paylaşayım...
"Rabarba sinema veya televizyonda kalabalık sahnelerin çekimlerinde kalabalığı oluşturan yardımcı oyuncuların hep bir ağızdan konuşur gibi yapıp anlamsız sesler çıkararak uğultu şeklinde bir ses efekti oluşturmasıdır. Anlaşılmayan kalabalık insan gürültüsü olarak da tarif edilebilir."
CHP'nin son dönemdeki hali tam da bu tarife uymuyor mu?
Dizi film izler gibi CHP'deki gelişmeleri izliyoruz.
Örneğin CHP yönetimi sürekli olarak adaletten, haktan, hukuktan bahsediyor. Sonra CHP'de kendisine muhalif, Kılıçdaroğlu'na yakın kim varsa üstünden silindir gibi geçiyor.
En son 42 yıllık CHP'li Gürsel Tekin ve mesai arkadaşlarının üstü çizildi... Tekin, sosyal medyadan "Suça bulaşmış kişilerin, partinin değil kendi şahsi çıkarlarının temsilciliğini yapanların aldığı bir kararla ihraç edildik. Bu kararın bizim onurumuzu zedelemesi mümkün değildir" diye mesaj yazdı.
Yine partiden ihraç edilen CHP'li Gazeteci Barış Yarkadaş da zehir zemberek bir mesaj paylaştı. Ama asıl dikkati çeken eklediği fotoğraflardı...

Atatürk'ün fotoğrafının kaldırılıp yerine İmamoğlu'nun fotoğrafının konulduğu yeni CHP budur. Atatürk'ü bile partiden ihraç edenlerin bizi ihraç etmesi şaşırtıcı değil demeye getiriyordu.
Neyse biz yine başlığımıza rabarba konusuna dönelim.
İzmir bir süredir çöp dağlarıyla gündemde. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, suçu hükümetin üstüne attı. Çevre Bakanlığı çöp depolama merkezini mühürledi o yüzden çöp koyacak yer yok diye bir tezvirat yaptı... CHP'li Zeybek'i bizzat İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay yalanladı.
"Çöp tesisini eksiklikler sebebiyle mahkeme kapattı. Bakanlık açmak için bize yardımcı oluyor" diye cevap verdi.
Bu sırada Silivri'ye mutat cezaevi ziyaretini yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kapıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretini yerden yere vurmakla meşguldü... Ama işin daha ilginç yanı Özel bir yandan, "Trump gibi bir menfaatçi beni o kadar övse yerin dibine girerim" derken, diğer yandan Beyaz Saray'ın önünden olurda Trump görür umuduyla İmamoğlu resmi olan kamyonlar dolaştırıyor. CHP medyası da bunu son dakika diye ekranlarından duyuruyordu...
Özetle CHP cephesinde kuru gürültü, laf kalabalığından başka bir şey yok. Yani rabarba yapıyorlar.
Ve hızla milletin umudu olmaktan uzaklaşıyorlar.
Bu arada müsilaj Marmara Denizi'ne geri döndü.
Çevre bakanlığı Yalova'daki CHP'li belediyelere atıkları denize bastığı için milyonluk cezalar kesti... Ama kime ne?
Ne diyelim takdir milletin elbette...

SORUNUMUZ AHLAKLI ESNAF
Türkiye'nin enflasyon diye bir sorunu var el hak...
Ama bir de ahlaksız esnaf diye bir sorunu var.
Turistin kredi kartından 400 bin lira taksi ücreti çeken iki taksinin ruhsatı iptal edildi haberini görünce meseleyi yazmaya karar verdim.
Bir süredir ikinci el temiz 500-600 bin TL bandında bir otomobil bulmaya çalışıyorum.
Özellikle galerici yalanlarını buraya yazıyorum.
Elbette hepsini karalamak, aynı kefeye koymak doğru değil ama benim yaşadıklarımı pek çok kişinin yaşadığını da biliyorum.
- En çok söylenen araç keyfe keder boyandı... Kimin böyle bir kederi varsa artık.
- Araçta boya var ama güneş yanığından boyanmış. Hasarlı değil.
- Araçta değişen var ama orijinal çıkma ile değişmiş, küçük bir sürtme
- Ağır hasarlı yazıyor ama tamamen sigorta şişirmesi...
- Yürüyeni, vites geçişleri mükemmel, yağını, suyunu, yakıtını koy bin
- Tavanda lokal boya var ama üstüne saksı düştüğü için
- Tramer kaydı yok. Ama bir bakıyorsun; şaseler sanayide işlem görmüş.
- Listeye siz de aklınıza gelenleri ekleyebilirsiniz.
İşin acı tarafı sizi çeşitli yalanlar ve vaatlerle aracın başına kadar getirenler, sizin işten anladığınızı ve yalanlarını yüzüne vuracağınızı anladığında da nobran ve ters tavırlarla sizi sindirmeye çalışıyorlar.
Bir de bu yalanlara inanıp şehir dışına gidip gelmeler var ki o bölüm tam bir hayal kırıklığı...
Bu yüzden önerim ikinci el araç satışlarında ekspertiz zorunluluğu getirilmesi... Kim ne satıyorsa satsın dürüstçe yazsın...
Ayrıca sarı sitenin de tıpkı ağır hasarlı araç satırı gibi seçeneklere bir de ekspertiz yapılmış, ekspertiz yapılmamış seçeneği eklemesi...
Ayrıca aracı görenlerin siteden yorum yapabilmesi işleri kolaylaştıracaktır. Size tavsiyem ekspertiz yaptırmadan kimseden araç almayın. Ben o hatayı bir kez yaptım. Dost işi diye baktırmadan aldığım araç daha kullanmak nasip olmadan kapımda yandı hurdaya gitti.
Rabbim herkese hayırlı rızık versin...