“Rusya  ne yapmak istiyor” sorusu, galiba bugünlerin en önemli sorularından  birisidir. Gerçi çevrede; olup bitenlere kimin nasıl baktığını, nasıl bir murat  beklentisinde olduğunu, topyekûn anlamamız lazım. 
Rusya yeniden tarih sahnesinde taraf olmak istiyor. Kendi içindeki çelişkilere  baktığınızda ise, nasıl bir zor dönemden geçtiğini görebiliyorsunuz. Sadece tek renkli bir Rusya’nın karşımızda olmadığını  defalarca yazmışımdır. Ermeni ve İsrail lobisinin etki ve ilgi alanlarına da bakmamız lazım. Ayrıca “Rusya Müslümanlarının ortak noktası var mı,  yok mu” onu da hesaba katmak lazımdır.
Çeçenlerin, Rusya içindeki etkisi göz ardı  edilmemeli. Lakin Tatar toplumu, Rusya’nın esas  Müslüman Türk altyapısıdır. Ve Rusya’da  etnik olarak karışık aileler faktörü, Türkler ile Slavların ortak aile yapısı, karşımıza  farklı Rusya modelini çıkarttığını  da dikkate almak şarttır.
Rusya’nın başarabildiği en önemli püf  nokta şudur. Farklı etnik kimliklerin önemli  temsilcilerini, Rusya Devleti koduna uyarlayabildi. Edebiyatına, tarihine,  bilim ve ilim dallarına baktığınızda, yüzlerce Türk, Yahudi, Ermeni, Gürcü, Çeçen  kökenli insanların, nasıl Rusya frekanslı bakış açısına sahip olduğunu ve bu bakış  açısı ile Rusya’ya aidiyet duygusunu  görebiliyoruz.
Rus olarak bilinen isimlerin çoğunluğu,  Tatar’la karışık olduğunu da bir tarafa yazmak lazım. Şuna değinmek istiyorum. Rusya’nın  bu yapısı, yeniden çöküş arzularının  önünü kesen ciddi faktördür. Ayrıca böyle bir yapı, Rusya’yı daha da güçlü kılmaktadır.
Devlet yapısında, tek renkli devlet anlayışının olmadığı açıktır. Hatırlatmak isterim!  Ordu içinde, Rus gemisinin Amerikalılar tarafından batırıldığı haberleri yayıldığında,  Deniz Kuvvetleri Komutanının Putin’e karşı geldiğini ve ciddi eleştiri notları  ile istifa ettiğinde bile, ordu mensupları arasındaki söylentiler tahminen bu  idi. “Putin Amerikalılarla para karşılığı  anlaştı...”
Bush dönemindeki Rusya-ABD ilişkilerine  baktığımızda, Putin’in Amerikalılarla anlaşma isteğinin, nasıl doruk noktaya vardığını  görebiliyoruz!
Rusya içindeki Yahudi grubunun nasıl  bir Rusya hayal ettiklerini, devrimler Çarlık dönemindeki ayaklanmaların içeriğine  baktığımızda da görebiliyoruz.
Putin iktidara geldiğinde, ilk işi Yahudi  oligarkların elinden paralarını almak oldu. Lakin daha sonra yine Yahudi kökenli  başka zenginlerin devreye girdiğini görebiliyoruz. Lakin şimdikilerin öncekilerden  farkı şuydu, onlar iktidar olma ve Putin’i yönetme isteğinde idi.  Şimdikilerle Putin eksenli siyasi  zemin oluşturuldu. Dolayısı ile Putin’e karşı tehdit oluşturmayan ve onu  iktidarda başarılı yapabilen her zemin, Putin’le  yola devam edebilecek anlayışı hâkimdir.
Rusya’da devlet yapısı çok katmanlıdır  ve “Putin tek kelimesi ile her şeyi yönlendiriyor  mu” sorusuna, “hayır” diye rahat  cevap vermemiz mümkündür. Teknokrat bürokrat yapı, ciddi etki oluşturmakta.  Zengin oligark yapı, Rusya’nın şekline etki etmekte. Moskova otellerinin her  biri, çeşitli ülke ve çıkarların lobilerini  oluşturma merkezleri olduğunu da bir tarafa not edelim. Yahudi kökenli  zengin ve etkililerin Rusya politikaları üzerindeki yeri ve rolünü hiç  küçümsemezsek iyi ederiz.
Rusya’da; etnik Rus ve milliyetçi  takımın da, nasıl bir yere ve söze sahip  olduklarını dikkate almak zorundayız. Türkiye açısından, bu yapı ile iş yapmayı  başarırsak, faydalı sonuçlara kapı açacak nitelik taşımakta. Rusya Devleti katmanlı  olmasına rağmen, kendi çıkarları konusunda karar vermiş bir yapı! Batı’nın bir parçası  olmak istiyor. Zaten oraya talip! Lakin Asya’nın da kalbine yerleşmenin, onu güçlü  kılacağının farkındadır. Ayrıca içindeki Müslüman nüfus sebebiyle de, İslam coğrafyasında  İsrail’in de yardımı ile şimdi yeni siyaset ağı oluşturmakta. İran’a fazla güvenmiyor,  lakin İran’la iş tutmaya devam edecektir. Çünkü açılan kriz alanlarını, genişlemek  için fırsat görmekte. “İdlib’de yaptıklarına  benzer adımlarını zaman zaman göreceğiz” diye yazmıştım. Hatta ABD-Türkiye arasındaki  ilişkilerin rengine ve seyrine göre de, hareket planlamaları ile siyaset yaptığı  açıktır.
Lakin ipleri koparan taraf olmayacak!  Tam tersi son hadde gelen ilişkileri, tekrar o sınırdan çekip düzeltmeye gayret  edecek. Türkiye’nin elindeki kozunu zayıflatmak istiyor. Suriye’de ileriye baktığımızda,  oluşturulacak ortamda eli zayıf Türkiye  ile masaya oturmak istiyor. Tıpkı Amerika gibi! Rusya ne kadar güçlü gözükürse gözüksün,  sahada Türkiye’nin fiili ağırlığı  kimsede olmayacak kadar derindir. Askerin, istendiğinde bir kaç saat içinde sınıra  gelebilmesi başlı başına avantajdır. Bu durum; Amerika içinde, Rusya içinde geçerli  bir durum değildir!
Ayrıca Türkiye, bedel ödemeye hazır olduğunu göstere göstere bu gücü  sahiplenebildi. Rusya’nın böyle bir durumu söz konusu değil. Zaten bu sebepten Türkiye’yi  sadece kendisine bağlama çabasındadır. Türkiye’nin siyaset anlayışı çok önemlidir  ve dozunu doğru ayarlamayı başardı. İdlib’de iplerin kopacağını beklemek, gerçekçi  bir okuma değil. Ne Rusya, ne Türkiye ipleri koparmayacak! Tekrar masaya gelme  ve anlaşma, her iki taraf açısından da önemlidir. Başkan Erdoğan’ın grup toplantısındaki  konuşma sırasında Rusya’yı da hedef alan cümlelerin kullanıldığı ve 10 dakikada  Moskova Kremlin’den cevap gelmesi, bu cevabın irtibatı sürdürme moduna dayanması  şunu göstermekte. Kimse Türkiye ile ipleri koparacak riski kendisi için geçerli  görmüyor. Ama sınırları zorlama modu  devam edecek. Sabırla bu zorlamalar aşılırsa, bir raundu daha başarılı bitirmiş  olacağız. İşimiz çok ve zordur. Lakin büyük devlet olmanın gereği de budur. Bedel  ödemeyi göze alanların, masanın  kurgusunu belirleme hakkını kimse değiştiremez!