Sandıktan çıkan sonuçlar bize seçmenin geçim sıkıntısıyla  sandığa gittiğini gösteriyor. Yüksek gıda ve kira enflasyonu altında sıkıntı  çeken dar gelirli kitleler ve geçmiş yılların kazanımlarını kaybetmekle karşı  karşıya kalan orta sınıflar hükûmete bir mesaj verdi. Ancak mesele sadece  ekonomi değil, kültürel eğilimler ve yeni şehirli demografinin siyasetten  beklentilerini de göz ardı edemeyiz. 
Mevcut tablo DEM'le beslenen Cumhuriyet Halk Partisi için  bir iktidar bileti değil. 1989 yerel seçimlerine giderken Erdal İnönü yüksek  enflasyon ve dar gelirlilerin kısmen umudu olmuştu. SHP Belediyelerinin önünü  açan bu tablo yine de sürdürülemedi. Kısa süren DYP-SHP koalisyonu 90'ların  istikrarsız ortamını başlatmıştı. 
Şimdi AK Parti'nin özeleştiri yapma zamanı. Partinin  varoluşunu sağlayan dar gelirli kitleler Covid-19 salgınından sonra enflasyonla  karşı karşıya kaldı. Artan gıda, akaryakıt fiyatları ve konut kira artışları en  çok dar gelirli kesimi ve rutin alışkanlıkları olan orta sınıfı etkiledi. 
Elbette bütün bu sürecin arkasında küresel gelişmeler,  artan petrol fiyatları ve küresel kavganın ortasında kritik eşikten geçen  Türkiye var. Ancak asgari ücretliye, emekliye bu gelişmeleri anlatmak pek de  kolay değil. Tencere yurttaşla iktidarın arasını açabiliyor. Seçmen rasyonel  bir şekilde genel seçimde verdiği oyları yerel seçimde değiştirebiliyor ve  merkezi hükümetin politikalarına tepkili mesaj veriyor. 
Erdoğan iktidarının kurulduğu günden bu yana parti  merkezinde etkili olan entelektüel alan iyice daralmışa benziyor. Üstelik  parti-entelektüel alan arasındaki bağ neredeyse kopmuş durumda. Oysa geleceği  okuyan politikalar geliştirmek hiç de zor olmasa gerek.  
Türkiye'nin geleceğe dönük yatırımları var ve bu  yatırımlar uzun soluklu. Savunma sanayi, enerji ve koridor projeleri belki uzun  vadede meyvelerini verecek ancak Erdoğan bugün bir yandan bu yatırımların  arkasında dururken bir yandan da sosyolojik dönüşümü fark etmek zorunda. 
AK Parti için siyasetin önünü açacak söylem ve toplumsal  kesimleri demokratik zemine dâhil edecek atmosfer oluşturulmadı. Üniversiteler,  düşünce kulüpleri, sivil toplum kuruluşları demokratik sisteme seçim dışında da  mesaj verebilmeli.  
AK parti döneminde büyüyen dijital çağın etkisinde bir  gençlik var. Özellikle Erdoğan'ı kesintisiz destekleyen kitlelerin çocukları  artık birer yetişkin ve onların duymak istedikleri yeni bir söylem ve başka hikâye  var. 
Artık her şeyi Erdoğan'dan beklemek hata olacaktır. Parti  elitlerinin politika üretmesi şart. Partinin siyaset üretmesi ve entelektüel  alanla iletişim kurması bir zaruret. Siyasetin farklı kitlelere ulaşma  yöntemleri var. Siyaset yapıyorsanız geleceğe odaklanan, kitlelere ulaşabilen,  demokrasiyi tabandan tavana yayabilen bir anlayışı benimsemek zorundasınız. 
AK Parti vatandaşın gündemini siyasetin gündemine taşımak  zorunda. AK Parti bu sonuçları iyi değerlendirebilirse bu kazayı da atlatacak  tecrübeye sahip. Yeter ki doğru kanallar açık olsun ve politika üretilsin.