Türkiye, yarım asırdır farklı boyutlarıyla karşı karşıya kaldığı terör sorunu karşısında kararlı ve çok boyutlu bir mücadele yürütmüştür. Bin yıllık kardeşliğimizin harcıyla yoğrulmuş bu topraklarda, ihanetin ve fitnenin kökü kazınırken; milletimizin sabrı, devletiyle olan sarsılmaz iman bağıyla taçlanmaktadır. Gök kubbenin altında bir kez daha tecelli eden bu diriliş iradesi, bir milletin kaderini kendi elleriyle yazdığı kutlu bir destan olarak kaydedilmektedir. Bu milletin evlatları, şehitlerinin aziz hatırasına, vatanın namusuna ve bayrağın göklerde özgürce dalgalanmasına kefen biçenlere asla geçit vermez.
Bugün gelinen noktada, bölücü terör örgütü PKK'nın kongresini topladığı ve silah bırakmaya yönelik açıklamalara hazırlandığı yönündeki bilgiler, hem güvenlik bürokrasisi hem de toplumsal hafıza açısından tarihi bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Bu gelişme, sadece bir terör örgütünün yok olması değil; aynı zamanda Türkiye'nin millî bütünlüğünü pekiştiren, kardeşlik hukukunu yeniden inşa eden bir sürecin habercisidir.
Son 10 yılda Türkiye, terörle mücadelede güvenlik odaklı klasik yöntemlerin ötesine geçerek çok katmanlı ve entegre bir strateji geliştirmiştir. Sınır ötesi harekâtlarla örgütün lojistik ve psikolojik altyapısı çökertilmiştir. 2016'da başlatılan Fırat Kalkanı, ardından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla Türkiye, sınır güvenliğini sadece kendi coğrafyasında değil, bölgesel denklemde de sağlamlaştırmıştır. On yıl öncesine kadar Türkiye içinde eylem yapabilen PKK, bugün eylem kabiliyetini tamamen yitirmiştir.
Verilere göre 2015 yılında 2.817 terör olayı yaşanırken, bu sayı 2023'te 120'nin altına, 2024'te ise 10'lu sayılara düşmüştür. Örgüte katılım sayısı ise 2014'te 5.000'lere ulaşırken, son 5 yılda bu sayı 100'ün altına inmiştir.
Terör Gömüldü, Kardeşlik Dirildi!
Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlı duruşu, istihbarat kapasitesinin artması, yasal ve kültürel bazlı önemli reformlar ve bölge halkıyla geliştirilen pozitif ilişkiler sayesinde terörle mücadelede önemli bir başarı elde edilmiştir.
Gelinen bu nokta sadece rakamların başarısından ibaret değildir. Bu başarı, bin yıllık kardeşliğin yeniden ihyasıdır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan vatandaşlarımızla olan gönül bağı, devletin sadece güvenlik değil; adalet, eğitim, yatırım ve kalkınma alanlarında gösterdiği samimi çabayla güçlenmiştir. Terörden arındırılan bölgelerde okullar açılmış, yollar yapılmış, üniversiteler kurulmuş, gençlerin eline kitap ve kalem verilmiştir. Artık terörize olmuş zihinler değil, üniversiteye giden bir gençlik vardır.
Bölge halkı terörle arasına kalın bir set çekmiştir. Bugün, Şırnak'ta, Hakkâri'de, Van'da, Diyarbakır'da çocuklar özgürce parklarda oynuyor; esnaf huzur içinde kepenk açıyor; halk her sabah selametle uyanıyorsa, bu Türkiye'nin istiklal ve istikbal yürüyüşünün sonucudur.
Bin Yıllık Kardeşliği Tahkim Eden Tarihi Dönemeç
Aziz Türk milleti bu süreçte çok büyük acılar yaşamış; binlerce şehit vermiştir. Bu topraklara kanını veren Mehmetçiklerimizin, dualarıyla mücadeleye omuz veren analarımızın, birlikten yana tavır alan kardeşlerimizin hakkı asla ödenemeyecektir.
Silahların susması, sadece bir huzur ortamı değil; Türkiye'nin büyümesini, bölgesel liderliğini ve Türk dünyasıyla entegrasyonunu hızlandıracak güçlü bir zemin oluşturacaktır. Terörsüz bir Türkiye, ekonomik kalkınmasını derinleştirecek, dış politikada daha güçlü bir aktör olacak, Türk milletinin bin yıllık medeniyet yürüyüşünü sağlam adımlarla sürdürecektir.
Bugün bu topraklarda artık terörün değil, barışın, umudun ve milli birliğin sesi yükseliyor. Terörün gölgesinden çıkmış bir Türkiye, sadece kendi halkına değil, bütün bölgeye ışık olacak bir dönemin eşiğindedir.