Bir konu  var ki hakkında ne kadar yazarsak yazalım ne kadar gündeme getirirsek getirelim  maalesef bir arpa boyu yol alamıyoruz.
Bunu cahilliğimizden mi yapıyoruz  yoksa işimize geldiğinden mi yapıyoruz bilemiyorum ama bir akıl tutulması  yaşadığımız kesin.
Olayın özeti bir haber içeriğinden  mülhem olarak şöyle:
"Mevlâna'nın  huzurunda 250 semazen aynı anda sema icra etti. Mevlâna Meydanı'ndaki programı  takip eden vatandaşlar, ortaya çıkan manevi iklimi hissetmekten dolayı mutlu  olduklarını söyledi."
Oysa ki bu tarz uygulamaların  yanlışlığına dair daha önce defalarca yazılar yazıldı.
Bunun  dinin özüne ve ruhuna aykırı olduğu, bu gibi uygulamalarla dinin bir folklor haline  getirildiği defalarca dile getirildi.
Bir yanlış niye ısrarla  sürdürülür, niye tekrar edilir anlamak mümkün değil.
Oysa ki Kur'an-ı Kerim'in ilk emri apaçık: Oku..!
"Oku!" emri aslında cehaletin panzehri.
Oku ki cahil  kalmayasın, öğrenesin.
"Oku!" emriyle başlayan ve  devamında kuralların, iman-ı kâmil olmanın anlatıldığı cümlelerle bezenmiş bir  kitap indirildi bize. 
Allah'ın kelamı ile muhatap kılındık.
Kulun,  okudukça yeniden var olduğu, kul olduğu, Rabbiyle konuştuğu kitap.
Bir insan ömrünü, kulluğu, insani  olan her şeyi ihata edip insana mihmandarlık yapan kitap.
Peygamberin  arkadaşlarıyla başlayan ve günümüze kadar devam eden ve edecek olan öğrenme,  daha iyi öğrenme, öğretme daha iyi öğretme ihtiyacı...
Oysa biz  günümüz Müslümanları "okumayı" bıraktık,  "ritüele" takıldık, "seyretmeye" daldık.
Değil 250  semazeni, 250 bini raks ederken seyretsen ne olur!
Hadi  seyret bakalım, cehalet seyrederek yok ediliyor mu?
Hadi  seyret bakalım, kulluğuna ve imanına yol oluyor mu?
Hadi  seyret bakalım, Kur'an okunurken seni  de beni de yaratan Rab ile konuşma makamına erişirken, seni kim seyrediyor?
Hadi  seyret bakalım, seyrettiğin mihmandarlık yapabiliyor mu?
Hadi  seyret bakalım, vicdanın mı rahatlıyor yoksa yaratan Rabbinin emirleri mi yerine  geliyor?
Vaktini  "Mevlana'nın huzurunda" değil de "Allah'ın huzurunda" geçirsen daha iyi değil  mi?
"Manevi iklimi" meydanlarda değil  Kur'an'ın sayfalarında, secdelerde aramak gerekmez mi?
Bu tarz  faaliyetler Müslümanın asıl hedefini saptıracak, onu hakikatten uzaklaştıracak  mahiyette. 
Bu  organizasyon için harcanan para daha faydalı yerlere harcanamaz mı?
Hele ki  ekonomik olarak sıkıntılı günler yaşadığımız bugünlerde bir kurum niçin böylesine  şaşalı bir gösteri tertip eder ki! 
Vatandaşın  şikayetlerinin ayyuka çıktığı bir zamanda bunu yapmak hangi aklı evvelin fikri!  
Haberi  okuyunca geçtiğimiz günlerde katıldığım bir programın gündemiyle örtüştüğünü ve akıl tutulmasının ortak olduğunu gördüm.
Küçük bir  platformda bir konuşmaya davet edildim. "Temel  seviyede Müslüman" başlıklı bir gündemi vardı. Konuşma; özünde tanıma ve  tanınma babından rengin belirlenmesinden çıkartılıp hikmet vesilesi olarak  görülmeye başlanılan takke, duanın herkesten farklı ve bir ritüele tabi  tutularak edilmesi gibi konular üzerinde yoğunlaştığında karşımdakileri anlamış  oldum. Karşımda oturan hazirun bir cemaat müntesibi. Bu kardeşlerimiz peygambere yönelik ihtilaflı mevzular  açınca da biraz irkildim. 
Peygamberden  habersiz kaldıklarını müşahede ettim. 
Haziruna  sordum: "Hanginiz cemaatinizin şeyhi olan  kişinin ismiyle yayımlanmış herhangi bir kitabı okudu?" Hepsi birden el  kaldırdı.
Sormaya  devam ettim: "Peki, hanginiz İbn-i  İshak'ın Siyer kitabını okudunuz?" Eller kıpırdamadı bile! Son soru: "Hanginiz, Efendimizi (sav) anlatan herhangi  bir siyer kitabı okudu?" Onca kişiden tek bir el kalktı!
Gönül verilen şeyh efendi, peygamberden  üstün tutulduğu sürece Allah'la münasebet temel seviyede dahi yakalanamaz!
Allah'ın uyarısı ayan beyan ortada: "Siz  Rabbinizden size indirilene uyun, onun dışında birtakım dostlara uymayın. Çok  az düşünüp ders alıyorsunuz."
Ey Müslüman!
Emin ol  semazenleri seyrettiğin kadar Kur'an  okusan, Mesnevi'den ezberlediğin  ve tweet attığın cümleler kadar Kur'an'dan  ayetler bilsen, takkenin rengine takılmasan, münacat halinde gönlünü O'nunla birleştirebilsen, peygambere itaat edilmesi gerektiğini okusan-bilsen,  bu din Allah'ın izniyle senin sayende hâkim olacaktır.
Ne  takkenin rengi ne semazenin raksı cehaletin kurtarıcısı değildir.