Birkaç gün önce, 10 günlük macerayı, 'Netanyahu ile bazen arası bozukmuş gibi göstererek, çok güzel taktiklerle idare edip bu neticeyi aldığını' açıklayan Trump'ın son taktikleri ve hileleri de geri tepti, denilebilir.. Hele de, düşünmeleri için, İran'a, 2 hafta mühlet verdiğini söyleyip, 2 gün sonra İran'ın nükleer merkezlerini vuran Trump'ın, hilekarlığını bir zafer havası içinde kutlayıp, 'ateş-kes' ilân etmesi.. İşitilmiş- görülmüş şey değildi..
Ne iyi.. Hiçbir savaş teamülüne riayet etmeksizin devreye girip hasmının varını-yoğunu dümdüz ettiği zannını uyandırarak 'ateş- kes' emrini vermek... Dünyada alışılagelmiş savaş usullerinden miydi?
Trump Efendi, şimdi, senin bu 'ateş-kes' emrine uymadıkları için, İsrail'e de çok kızgın olduğunu söylüyormuş ve İran'dan ayrı olarak, onlar için de hakaret sözleri ediyormuşsun.. Bazıları, hâlâ İsrail'e kızgın olduğuna dair laflarında bir samimiyet olması temennisiyle yorumlar yapıyorlar. Halbuki, gerçekte, Amerikan emperyalizminin Doğu Akdeniz'deki 51. eyaleti konumunda olmaktan başka bir özelliği bulunmayan 'İsrail rejimi'ne düşman olması muhaldir..
Evvelki gece, neydi o afrası-tafrası, Trump'ın.. 'Tebrikler dünya.. Şimdi artık barış zamanı.. ateş-kes ilan ediyorum.. İran ve İsrail de bunu kabullendiler.. Yaşasın Barış. Yaşasın Amerika, yaşasın İsrail, yaşasın İran.. Tanrı Amerika'yı korusun.. Tanrı İsrail'i korusun Tanrı İran'ı korusun, Tanrı dünyayı korusun!' gibi laflar..
Müslüman Filistinlilerin topraklarını Siyonist Yahudilere peşkeş çeken Amerikan zorbasının Tanrı'sına ettiği duaya 'Âmin...' diyecek olanlar bulunur mu sahi, güce tapar materyalistlerden, gayri?
*
Trump Efendi unutma ki, senin selefin Biden, HAMAS'ın 7 Ekim 2023'deki büyük eyleminden 10 gün sonra, yüzlerce bombardıman uçakları taşıyan uçak gemileriyle ve binlerce askerleriyle gelip, 'Biz buradayız, gidici de değiliz.. Bu sahneye bizden habersiz bir başkası müdahale etmeye kalkışırsa, bertaraf ederiz.. İsrail'in bu bölgedeki varlığı bizim kırmızı çizgimizdir.. Burada 75 sene öncelerde eğer İsrail adında bir devlet kurulmamış olsaydı bile, biz burada Batı Dünyası olarak, böyle bir devleti yine kurardık' demişti.. Ve bu sözler sadece onun görüşü değildi ve hepsi de böyle düşünüyorlardı..
*
Trump Efendi, İran'da 1979 İnkılabı gerçekleştiğinde, sen 43 yaşlarındaydın..
Trump Efendi, sizin ülkeniz, İran'a 45 yıldır sadece Amerikan silahlarını ve diğer teknolojik yenilikleri değil; başka ülkelerden silah ve teknolojik yeniliklerin verilmesine-satılmasına bile engeller koyuyor; bırakın savaş uçaklarını, yolcu uçaklarının satılmasına dahi yasaklar getiriyordu.. İran da, o çaresizlikler içinde, 'ihtiyaç dehânın anahtarıdır..' mantığıyla, ellerindeki dar imkanlarla, radarlara gözükmeyen ve Siyonist İsrail'in gurur kaynağı olan 'Demir Kubbe' isimli hava savunma sistemini işlemez hâle getiren 2500 km. menzilli füzeler yapmışlar..
Trump Efendi, siz İran hava sahasını, evet, delip geçtiniz ama İran da kendisini savunmak için Siyonist İsrail'e kurduğunuz hava savunma sistemini füzelerle deldi geçti. Ve İsrail'iniz, sizden, 'hava bombardımanlarına siz de katılmalısınız..' diye yardım isteyince, onun imdadına yetiştiniz ve İran'ın sadece nükleer merkezlerini değil, Tahran'ı ve diğer şehirlerini vurdunuz- vurdurdunuz; ve yine de netice alamayacağınızı görünce, 'ateş-kes' emirleri yağdırıp, barış türküleri söylemeye başladınız..
Trump Efendi, muhataplarınızı kendiniz gibi anlamaz mı sanıyorsunuz? İşte şimdi geldiniz ve resmen hiçbir uluslararası kuralı tanımadığınızı, 'kuralları güçlüler koyar..' şeklindeki güce taparlığınızla sergilediniz.. Ama, İsrail'iniz, saldırılarına devam etti, göz yumdunuz; İsrail'e çok kızgın olduğunuzu söylediniz; o saldırılara karşılık verdiği için İran'a kızgınlığınızı söylemeyi de ihmal etmeyerek..
**
Trump Efendi, henüz 38-40 yaşında olduğun ve dünyada emlak zenginliği peşinde koşarken, ülkenizin o zamanki liderlerinin yaşadıklarınızı hatırlasaydınız, yine bu kadar çelişkili konuşmazdınız..
Hatırlayınız, Kasım- 1979'da, Tahran'daki Amerikan Elçilik binası basılıp diplomat sıfatlı 52 casus, rehin alınınca, İran, onları hemen, bilinmeyen şehirlere dağıtıvermişti.. Onları bulup kurtarmak için, o zamanki ABD Başkanı Jimmy Carter, hatıratında açıkça, 'Tahran üzerine 2 Atom Bombası atmayı kararlaştırdık, ama, sonunda bunu yaparsak, Amerika'nın bütün Müslüman coğrafyalarından kovulması gibi bir tabloyla karşılaşırız diye düşünerek vazgeçtik..' diye yazmıştı..
Ve 1980 Nisan'ında, Carter Amerikası bir askerî operasyon yapmayı kararlaştırmış ve amma bu kez de Doğu İran'da Tebes Çölü'ne indirme yapacakları sırada, bütün Amerikan savaş uçakları birbirine girmiş ve Carter, o sabah o felaket haberini Amerikan halkına ağlayarak duyurmuştu..
*
Sen ise Trump Efendi, şimdi, saldırganlığın en daniskasını yaptın, sonra da 'İran'ın her şeyini bitirdik..' diyorsun.. Ama, o her şeyini bitirdik dediğin İran'ı teslim olmaya çağırıyorsun..
Kendi elinizde nükleer silah varken, başkalarının da aynı silâhının olmamasını istemenin insanî mantığı var mıdır Trump Efendi..
Dahası, İran'da bir rejim değişikliği niye olmasın diyebiliyorsunuz.. Yüz milyonlarca Müslüman da 'Amerika'da bir rejim değişikliği olması'nı temenni etseler bundan memnun mu olursunuz?
Trump Efendi, size bir haber verelim.. İran şimdi, dar ve sınırlı imkanlarla da olsa, Siyonist şehirlerini beklemediğiniz şekilde vurmaya başlayınca ve Dünya Müslümanları nezdinde kalbî dualarla tebrik ediliyor.. Bundan sonra Müslüman halklar, sizin karşınızda daha yürekli direnecekler ve 'Siyonist fino'nuz da bundan sonra daha bir korkuya kapılacaktır..
Sizin bu şirretliklerinizden bu 'hayır'lar da sâdır oldu, Trump Efendi.. Artık, 10 gün kadar önceki gücünüz bile, sosyo-psikolojik açıdan, dünya çapında büyük çapta zaafa uğradı, Trump Efendi.. Artık, bilâd-ı Arab'ın 'Petro-Dolar Şeyhlikleri' ne, 'Biz olmasak , 1 hafta bile ayakta kalamaz rejimleriniz..' diyemeyecek durumdasınız..
*