İnanılmaz zorlu bir dönem.
Her yer kan gölü, her yer kaos, her yer karmaşa.
Dünyada karışmadık yer, huzur dolu bir mekân kalmadı.
Tadı tuzu yerle bir oldu tüm değerlerin.
Nereye Gidiyoruz?
Şu an tüm insanoğlu endişe içinde.
Herkes nereye savruluyoruz diye sorguluyor, uyuduğu günlere yanıyor.
Karamsarlığı, abartıyı hiç sevmeyen biri olarak bu gerçekler ışığında başlıktaki soruya kısa bir cevap vereyim.
İyiye gitmiyoruz...
Eğer araya birileri girmez, gidişe dur demez ise gidiş gerçekten tahmin ettiğinizden çok daha kötü.
Neler Oluyor?
İşte böylesi kaotik bir ortamda herkes bu soruya cevap arıyor.
İnsanoğlu olan biteni çözmeye yaşananları anlamaya çalışıyor, anlayanlar ise dünyaya ve kendine düşman cinsleriyle savaşmaya hazırlanıyor.
Gelin bizde yaşananları bu gözle sorgulayıp günümüzü çözmeye, yaşadıklarımızı anlamaya çalışalım.
Bu problemi çözmek için elimizdeki veriler neler?
Ukrayna-Rusya ile İran-İsrail savaşları, bir de buna ilave Gazze bataklığı ile derin Amerika'nın kendi içinde yaşadığı güçler savaşı.
Şunu başta belirteyim ki bu olayların hiçbiri birbirinden bağımsız olaylar değil. Bunların tamamı doğrudan ya da dolaylı birbirleriyle ilintili olaylar.
Dolayısıyla birlikte değerlendirmek lazım.
Mevcut Manzara...
Bu veriler ışığında İran İsrail savaşına baktığınız takdirde görülen manzara odur ki iki ülke geçmişin getirdiği düşmanlıkla birbirleriyle kıyasıya savaş halindeler.
Mevcut duruma bakarsanız İran İsrail'i yok etmeye kararlı görünüyor.
İsrail ise aynı şekilde Amerika'dan almayı düşündüğü desteğin getirdiği küstahlıkla İran'ı bitirmeye kararlı görünüyor.
Peki gerçek bu mu, yoksa birileri böylesi suni bir hava mı yaratmak istiyor?
Yine görünen bir başka manzaraya göre Trump bu olayın başından beri İsrail'i destekliyor ve bu saldırıyla ilgili tüm yapılanları doğru buluyor.
Peki gerçekte iş böyle mi?
İşin Doğrusu...
Küçük resme baktığınız takdirde göreceğiniz manzara bu.
Oysa bakmanız gereken resim büyük resim olmalı.
Büyük resme baktığınız takdirde göreceğiniz husus işin aslının hiç de öyle olmadığı, olayların görünenden çok daha farklı olduğudur.
Büyük resmin göstereceği husus, ilk farkına varacağınız konu yaşananların salt bildik ezber İran İsrail savaşı olmadığı hususudur.
Aslında bugün İran ile İsrail arasında yaşanan savaş Amerika'da yaşanan derin kavganın bir uzantısıdır.
Gazze'yi ve kendini unutturmak isteyen Netenyahu'nun kirli planı ile küresel çetenin Trump'a kurmak istediği tuzak bu savaşın kasıtlı olarak başlatılmasına sebep olmuştur.
Tuzağı gören Trump, İran'a karşı saldırı hazırlığı içinde olan Netenyahu'yu defalarca engellemiş ve İran'ı vurma isteklerini her seferinde geri çevirmiştir.
Son olarak arkasından iş çevirip Netenyahu ile birlikte İran'a saldırı planları yaptığını öğrendiği sağ kolu ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz'u görevden almıştır.
Bu olay ikili arasındaki gerginliğin zirve noktası olmuştur.
Haydi Masaya...
Üzerine kurulmuş oyunu bozmanın yolunu İran ile anlaşmak olduğunu gören Trump İtalya ve Umman'da İran ile tam beş kez müzakere masasına oturmuştur.
Hatırlayacağınız gibi bu görüşmelerin altıncısı 16 Haziran 2025 tarihinde yapılacak idi.
Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü bu buluşmadan saatler önce bir anlaşma çıkar korkusuyla Netenyahu Trump'a rağmen İran'a saldırıyı başlatmıştır.
Trump'a doğrudan bir tehdit ve rest olan bu saldırı ile masa tıpkı Ukrayna Rusya arasında kurulan masa gibi darmadağın olmuştur.
Aklınca Netenyahu bu saldırıyla Trump'a "cesaretin varsa hadi desteklemede göreyim" mesajı verdi.
Zorda Trump...
Bu tuzağı beklemeyen Trump düştüğü durumu kurtarmak için bugünlerde çözümü iki tarafa da mavi boncuk dağıtarak zamana oynamakta buluyor.
Trump'ın zaman zaman;
"İran'ı vurabilirim de vurmaya bilirim de..."
"Amerika savaşa girebilir de girmeyebilir de..."
"İran ile görüşebilirim de görüşmeyebilirim de
demesinin nedeni tam da budur.
Aklımıza Sahip Ol...
Uzun lafın kısası bölge, insanlık, dünya çok kritik günlerden geçiyor.
Trump bu yapıya karşı direnip galip gelmeyi başarabilecek mi bilmiyoruz.
Yenildiği takdirde hem kendi başına hem de Amerika'nın başına neler gelir bilmiyoruz.
Bildiğimiz bir şey var ki inşallah akıl galip gelir ve Türkiye'nin çabaları karşılık bulur. Aksi takdirde gerçekten dipsiz bir kuyu bizleri bekliyor.