Elbette, Trump, yazının başlığındaki gibi bir cümleyi kendisi için söylemedi; ama, 'Netanyahu'nun Gazze'de çok ileri gittiğini' söyledi, ama, sadece Netanyahu'yu değil, Siyonist rejimin bütün liderlerini ve cinayetlerini başından beri en pervasız şekilde destekliyenin Amerikan emperyalizmi ve liderleri olduğunu bilir ve kendi Başkanlığı döneminde de kimliği açısından herkesten önde olduğunu iftiharla itiraf edişi de meşhurdur...
Kezâ, siyonist İsrail rejimi mevcudiyet ve kuruluşunu 15 Mayıs 1948'de dünyaya ilan ederken, onun varlığını ilk tanıyanın kendileri olması için, Rusya ile rekabete girip, onu tanımakta, Sovyet Rusya'dan 11-12 dakika önce bitirdiğini de Trump biliyordur herhalde..
Bunları hatırlarken, şunu da hatırlamak gerekir..
Gazze konusunda dünyada herkes bir şekilde görüş belirtirken, orada işlenen korkunç cinayetler ve barbarlıklar konusuna Trump da değindi ve 'Gazze'de çok ileri gidildiği'ni söyledi.. Rusya lideri , Putin ise, Gazze konusunda 2 yıldır tek kelime etmedi, pusuda bekliyor.
Neyin pususu?
Çeşitli görüşler ileri sürülebilir.
HAMAS'ın 7 Ekim 2023'deki şanlı eyleminden birkaç ay önce Moskova'ya giden Netanyahu'ya, 'Ortadoğu'da İsrail'in mevcudiyeti bizim için 1 numaralı, en mühim konudur..' demişti..
Ama, aynı Putin, o İsrail'in Gazze'de işlediği barbarlıkları ve cinayetleri konusunda o zamandan bu gün kadar İsrail ve HAMAS bir 'ateş-kes' sağlanması konusunda Trump'ı ötesinde hiçbir görüş açıklamamıştı..
Bu arada Putin, İsrail barbarlığına karşı bir müdahale edilecek olursa, bunun İsrail'e değil, Amerikan emperyalizmine karşı bir savaş açmayı getireceğini biliyor elbette.. Hele de NATO üyesi (meselâ Türkiye gibi) bir ülke devreye girecek olsa, bunun, ânında, hemen NATO'nun beyni olan Amerika'yla bir savaşı getireceği ve böylece bunun diplomatik mahfillerde, NATO'nun çatlamasına vesile olacağı ve böyle bir çatlamayı ise, Putin'in de soğukkanlı bir heyecanla beklediği düşünülüyor. Ama, bunun da, belki 'Üçüncü Dünya Savaşı' demek olacağı, uzak ihtimal görülüyor..
Yani, çorap söküğü gibi bir durum meydana geldiğinde, savaş oyununda, neyin, nerede ve nasıl duracağı da tahmin edilemez..
Hatırlayalım ki, Stalin Sovyet Rusyası, 25 Ağustos 1939'da , (yani, 2. Dünya Savaşı'nın patlamasının bir hafta öncesinde) Avrupa'nın bölüşülmesi konusunda Hitler Almanyası ile anlaşma imzalıyordu. Ve ancak, 2,5 yıl sonra, Stalin Rusyası ile Hitler Almanyası kendi aralarında savaşa tutuşuyor ve komunist ideolojinin büyük ismi Stalin, kapitalist dünyanın lideri Amerika ile müttefik oluveriyor ve savaşın başında Adolf Hitler'le birlikte olduğu unutulup, savaş sonunda dünyanın paylaşıldığı Potsdam ve Yalta konferanslarında sahneye, zafer kazanmış bir güç odağı olarak çıkıyordu..
*
Bunları niçin mi hatırlamak durumunda kalıyoruz?
Çünkü, özellikle büyük şehirlerin büyük camilerinin avlularında yakınlarında yaşlı Müslüman kimseleri daha kolay kandırabileceklerini hayal ederek, Türkiye'nin Gazze konusunda laf üretmeyi bırakıp, artık, askerî açıdan devreye girmesi gerektiğini –sûret-i haktan gözükerek- fısıldayan malûm siyasî particiklerinin müntesiplerin propagandalarına dikkati çekmek için..
*
Halbuki, dünya siyaseti konusunda nice zorluklara rağmen, en üst sorumlu makamda, soğukkanlılığını yitirmeden, dünya çapındaki karar mekanizmalarında ve güçperestler karşısında eğilmeksizin, kendi iradesini Müslüman şahsiyetine yakışır bir tavırla ortaya koyan bir temsilcimiz düşmanlarımız üzerinde de ve hayranlık saygı uyandırıyor.
Ama, niceleri, bu Müslüman şahsiyetin, velev ki, Trump gibi birisi tarafından da olsa, diplomatik hesaplar gereği, 'çetin ve harika bir şahsiyet' diye övülmesinden bile rahatsız oluyorlar.
Hatırlayalım, Hz. Huseyn, Kerbelâ'da şehadetiyle noktalanacak olan hareketine çıkmak üzere Medine'den ayrılmak üzereyken, kendisine daha önceden kesin destek vereceklerini söyleyen seçkin şahsiyetlere haber gönderdiğinde, onların bir çoğu, 'mescid –medrese yaptırmak, yoksulları , başsız kalan aileleri korumak gibi çabalarımız akîm kalır' gibi, zâhiren makûl gözüken hayırlı hizmetlerin duraksamaması gibi gerekçe ve bahanelerle, o çetin yolculuğa katılmaktan ve destek vermekten kaçınmışlardı.
*