Amerikan Başkanı Trump ile yarım trilyonu bulan 100'lerce milyar dolarlık servetiyle, dünyanın en zengin adamı olarak nitelenen Elon Musk arasında bir ilişki vardı, perde önünde... Musk, Başkanlık seçimleri öncesinde Trump'a olan, 'Bir erkeğin bir erkeği sevebileceği derece en üst seviyede seviyorum' şeklindeki bir tuhaf cümle kuruyor ve onun kazanması için Trump'ın seçim kampanyasına açıkça, 300 milyon dolar verdiği açıklanıyordu. Ve seçimi Trump'ın kazandığı açıklandığı zaman da, ekranlar önünde sevinçten defalarca zıplayıp hoplayan, tribünlere güç gösterisi yapan ve hatta Almanya'da olsa, 'Hitler selâmı verdi' diye aleyhinde dâva açılacağı kesin olan, 'Heil Hitler!' cümlesiyle mâruf olan selâm tarzının sözsüz şeklini çağrıştıran davranışlar dünyayı da meşgul etmişti.
Dünyanın maddî güçler açısından en büyük devleti olarak nitelenen Amerikan emperyalizminin iktidar gücünü kazanan Trump, elinde kılıç, dans ediyor gibi hareketler yaparken; Musk da, Trump'ın seçimle elde edilen bir iktidar gücüne; seçime girmeksizin, hatta hiç bir devlet yönetiminde de bulunmamışken, en üst derecede ortak olmanın güçperestlik gösterilerini sergiliyordu. Öyle ya, dünyanın maddî açıdan en zengin ve teknolojik yenilikler icat etmekte orijinal buluşlara da imza atmış olmanın ötesinde hiç bir özelliği olmayan bu kişi, demokrasilerde önceleri bu kadar açık örnekleri olmayan bir şekilde Amerikan Başkanı'nın yardımcısı değil, iktidarın en az yarısı oluveriyordu.
Bu tuhaf ilişkinin nasıl şekilleneceği, nasıl bir ilerleme çizgisi göstereceği daha ilk andan tahmin ve tasavvur edilmeye de başlanmıştı. Çünkü önce böyle bir örnek görülmemişti. Trump da ona o kadar geniş yetkiler vermişti ki, Amerikan sisteminin en gizli istihbarat birimlerine bile girip istediği bilgi ve belgeleri elde eder hale gelivermişti, şu son 4 ay içinde... Hatta azletmelere, işten çıkarmalara kadar...
Ve Trump, Musk'ın bütün bu icraatını, 'Harika işler yapıyor. O çok akıllı birisi.' gibi sözlerle teyit ediyordu. Ama 14 Şubat 2025 günü, Beyaz Saray'a 4-5 yaşında ve adı 'X' olan oğluyla birlikte gelen Musk, Trump'la görüşürken, o çocuk, Trump'a yaklaşıp "Sen Başkan değilsin, gitmen gerekiyor!" şeklinde şoke edici bir cümle söyleyiveriyordu!
Trump'ın yüzünde en küçük bir tebessüm çizgisi bile belirmemiş ve duymazlıktan gelmiş gibi davranmıştı. Ama Amerikan kamuoyundaki bir takım yorumlara paralel şekilde bir hava oluşturmuştu bu sözler... Sanki Türkçedeki, 'Çocuktan al haberi...' deyimini hatırlatacak şekilde, bu çocuğun, evde konuşulan sözleri, kendi kafasında yeniden şekillendirip -çocuk aklına göre- 'tercüme etmiş olabileceği' ihtimalleri bile Amerikan medyasına da yansımıştı, ironik bir hava içinde.
Evet, sonra gelişen hadiseler gösterdi ki, o çocuğun sözleri, babası açısından boş değilmiş.
*
Ve Trump'la Musk arasında soğukluklar olduğu ve Musk'ın Trump tarafından uygulamaya konulan bazı kararlarına yumuşak eleştiriler yönelttiği de medyaya yansıyordu.
İşte bu gelişmeler olurken, 4-5 gün önce Musk, 'bombayı patlatmanın zamanı geldi' deyip Amerikan ve hatta dünya kamuoyunu da şaşırtan lafları ediverdi. Başka ciddî eleştirileri de vardı Musk'ın, ama onlar o kadar iliği çekmedi asıl büyük iddianın yanında. Çünkü Trump'ın, '(küçük çocuklara cinsî eğilim içinde olmak için kullanılan), tıbbî terimle, Amerika'da yıllardır, çok ünlü bir 'pedofili' vak'asıyla malûl olduğunu söyleyiverdi! 'Epstein' isimli ünlü bir milyarder Yahudi'nin, Amerikan toplumunda ünlü isimleri, kurduğu bir korkunç ahlâksızlık şebekesinin çarkları arasına aldığı ve küçük çocukları onlara servis ettiği ve onları filme alıp kendi istediği şekilde ve özellikle de İsrail aleyhine söz söyleyenleri kamuoyunda küçük düşürmek ve çökertmek için kullandığı ortaya çıkınca, açılan dâvalar yıllarca devam etmiş ve 'Epstein' hapiste öldürülmüş veya intihar etmiş ve o büyük sosyo-politik skandalda yer alan bilgilerin ve o kişinin çengeline takılanların isimlerinin açıklanması 'Çok Gizli' kaydıyla CIA'in ve diğer istihbarat birimlerinin karanlık dehlizlerine konulmuştu. Arada bir, o dosyanın açıklanması konusunda yapılan tartışmalara ise kimse net bir cevap veremiyordu.
Ama Musk, işte bu bombayı patlatmış, 'Epstein Dosyaları'nın açıklanmaması, o dosyaların içinde Trump'ın da bulunması yüzündendir.' deyiverdi.
*
Trump şaşkınlık içinde, ama bu ağır ithamı, başkalarına sergilediği azarlayıcı bir tavır yerine, alttan alıcı cümlelerle geçiştirmeye çalıştı ilk gün. Ama ertesi gün, 'Musk'la işim yoktur artık. O çıldırmış bir zavallıdır.' dedikten bir gün sonra, Musk'ın uyuşturucu kullandığına dair mukabil ağır suçlamalar yapıp onun ayrıca 'Amerikan Başkanlık Makamı'na saygısızlık ettiğini ve karşılığını göreceğini' de ekledi. Daha komik olan ise, Musk'ın bundan sonra da 'Demokratlar'a maddî yardım yapacağı' suçlamasında bulundu. Halbuki kendisinin 300 milyon dolar aldığı Amerikan toplumunda ve resmî kayıtlarında gizli bir şey değil, ap-açık... Trump'ın bundan sonra, Musk'ın dev firmalarını çökertmek için devlet gücünü kullanacağı, sözlerinden de anlaşılıyor. Yardımcısı Vance de, 'Musk'ın Trump'a karşı büyük hata işlediğini' ifade ediyor.
Musk ise, Amerika Birleşik devletlerinin iki partili sistemine, artık son vermek gerektiğine dair ve 'Amerikan Partisi' adına yeni bir parti kurmaktan söz ediyor ve anketlerde, Musk'ın bu talebinin, yüzde 81 destek gördüğü ileri sürülüyor.
*
Bazılarının, 'Beter olsunlar...' dediğini duyar gibi oluyorum.
*