Adam, ömründe hiçbir resmî sorumluluklar almamış.. İş hayatı dışında dünyayla ilişkileri olmamış.. Dünyanın her yanında gökdelenler dikerek, dünyanın en büyük gayrimenkul krallarından birisi haline gelmiş.. 70 yaşındayken, ‘Bir de Amerikan Başkanı olayım’ demiş.. Ve oldu da...
***
Ama, siyaset alanında sivrilmesini İslam ve Müslümanlar aleyhinde konuşmalarına borçlu.. İlk zamanlarda çoğu kimse, onun için, ‘Üşütüğün biri mi, ne?’ dercesine dudak büktüler. Ama, USA toplumunun ekonomik açıdan orta ve alt gelir kesimleri, İslam’ı ve Müslümanları büyük tehdit kaynağı olarak gösteren bu kişinin sözleriyle irkildiler. Geçmiş asırlarda her sosyal problemi ve hattâ salgın hastalıkları Yahudilerle irtibatlandıran kafa, şimdi de yeni bir düşman yontmaya başlamıştı. Ve o kişi, milyarlarca dolar harcayarak girdiği seçimi kazandı da..
Trump isimli bu megaloman kişi, Amerikan Devleti’nin 19 trilyon doları bulan borçlarının nasıl kapatılacağını’ soranlara ise; ‘Körfez Ülkeleleri’nden alacağım.. Biz olmasak onlar bir hafta bile ayakta kalamazlar..’ diyordu. Nitekim, bu kişi, kazandıktan sonra ilk gezisini Müslüman dünyasının en hassas merkezi olan Suûdî rejimine yapıp, bir çırpıda tam 110 milyar dolarlık silah satış anlaşması yaptı. Ve sonra diğerlerine yöneldi.
***
Bu kişinin, dünyanın USA iradesine göre şekillenmesi gerektiği yönündeki sözleri zâten mâlum.. Ama geçen hafta Brüksel’de yapılan NATO toplantısında, ‘İstersem, NATO’dan ayrılabilirim.. Ama şu anda buna gerek yok..’ deyip, arkasından da, Rusya Başkanı Putin’le Helsinki’de yaptığı görüşme sonrasında ‘NATO artık daha güçlü..’ demesi, her an neler diyeceği ve ne kararlar vereceği konusundaki belirsizlikleri taşıyor. Nitekim, Amerikan kamuoyundan bile şiddetli tepkiler alınca, ‘Yanlış telaffuz ettim..’ diyerek bazı laflarını geri aldı. Ama, bu kişi her şeyi yapabilir.
NATO’dan ayrılmayı onlar bile düşündüğüne göre, bize artık iyice yük olan NATO’dan ayrılmayı Türkiye de düşünmeli ve kendi dünyamızı kurmaya hazırlanmalı değil midir?
***
İki NOT: 1- Geçen hafta, Samsun’a kadar uzanan kısa süreli yolculuğum sırasında, Pazar sabahı, Bafra’da Yavuz Selim Vakfı’nın yıllık kahvaltısında karşılaştığım ve toplumun manevî zenginliklerini yansıtanlar arasında, yeni Belediye Başkanı Hamid Kılıç’ın da yıllardır bulunduğunu memnuniyetle öğrendim. Vakf’ın merkezindeki iki saati aşkın sohbet de sanırım verimliydi.
Pazartesi gün ise, Bafra Belediye Başkanlığı’ndan Samsun B.Ş. Belediye Başkanlığı’na getirilen Zihnî Şahîn beye yaptığımız ‘Hayırlı olsun..’ ziyaretinden sonra, ‘İlk Adım’ Belediye Başkanı Erdoğan Tok beyi de ziyaret ve çok güzel tanzim edilmiş olan belediye tesislerinden birisi olan Ihlamur’da kısa süreli bir tevakkuf..
Bu süre boyunca, yakın ilgileriyle ‘fakir’i mahcub eden Av. Mustafa Bayram ve İlâhiyatçı İ. Hakkı İnal başta olmak üzere bütün kardeşlere de teşekkürler..
2- AK Parti yöneticilerine: ‘15 Temmuz Darbe Hıyaneti’nin 2. Yıldönümünde Almanya- Nürnberg’deki törende, AK Parti’nin yan kuruluşu olarak bilinen ‘UİD’ (Union of International Democrats / (Uluslararası Demokratlar Birliği) adına bir ‘güvenlik elemanı’nın gelip; orada, 40 yıl öncelerden beri Millî Görüş saflarında bulunmuş ve şahsen de 20 yıldır yakından tanıdığım THY’de çalışan bir kamu vazifelisini, -üstelik de çocuklarının yanında-,‘Burada istenmiyorsunuz’ (!) diye tören mahallinden çıkarmasını ve o kamu vazifelisinin ‘FETÖ’yü suçlamadığı’ gibi -doğru olmadığına kesinlikle inandığım-asılsız iddialar ve ındî mülâhazalarla karalamaya çalışıldığını dikkatlerinize sunarım.