Türkiye’nin pandemi sürecini  yönetmedeki başarısı tüm dünyada takdir edilirken, muhalefetin bu başarıya  gölge düşürebilmek için fırsat kullandığını üzülerek müşahede ettik.
Salgın baş gösterdiğinde, hemen  konunun uzmanlarından oluşan bir bilim kurulu oluşturup onların  tavsiyeleri istikametinde tedbirler alması, Sağlık Bakanı’nın bu konuda  yaptığı ciddi çalışmalar başlangıçta muhalefet çevrelerince de takdir edildi.
Erdoğan nefretiyle siyaset yapanlar  bile sağlık bakanının özverili gayretlerini görmezden gelemediler.
Türkiye hem yurt içinde aldığı tedbirlerle hem yurt dışından  vatandaşlarını tahliye operasyonlarıyla bu ülke vatandaşlarının göğsünü  kabarttı.
Dünya Sağlık Örgütü bile korona ile mücadelede Türkiye’yi takdir eder oldu.
Ama hükûmetin başarısından rahatsız  olan muhalefet çevreleri, önce kısa sürede 250 milyon maske dağıtılmasına rağmen,  kimi küçük aksaklıklar sebebiyle ‘maske dağıtmayı bile beceremediler’ diyerek  karalama kampanyasına başladılar.
Sonra gerçek rakamlar gizleniyor  diyerek hem hükûmete hem de özelde Sağlık Bakanı’na saldırmaya başladılar.
Toplu taşıma araçlarında sefer  sayılarını artırarak korona ile mücadeleye destek vermesi gereken İstanbul’un  şovmen başkanı bile, tüm bulaşıcı hastalıkları korona sayıp elindeki defin  bilgileriyle vefat sayılarının doğru verilmediğini söyleyerek doğrudan Bakan’a  sataşma yolunu tercih etti.
Bakan vak’a ile hastalığın aynı  şey olmadığını defaetle açıklamasına rağmen Bakan’a ve iktidara saldırı  durmadı.
Yine konunun uzmanları hasta  sayısının en az on katının toplumda dolaşarak virüs yaydığını, bu nedenle de  maske, mesafe ve temizliğe özen gösterilmesi gerektiği gerçeğini hatırlattılar.
Bakan, Avrupa ülkelerinin yaptığı  gibi belirti göstermeyen vak’aları değil, sadece belirti gösteren  hastaları açıkladıklarını söylemesine rağmen bu eleştiri devam etti.
GEREKEN TEDBİRLER ALINDI
Bu saldırılar ve eleştirilerle,  sanki hükümet tespit edilen vak’alara karşı gerekli tedbir almıyormuş gibi bir  algı oluşturmaya çalıştılar.
2. dalga başlayıp vak’alarda patlama  yaşanınca, Bakanlık bence toplumu tedbirlere uymada etkili olacağı amacıyla  belirti gösteren hastalarla birlikte açık belirti göstermeyen vak’aları da  açıklayınca ‘Biz demedik mi?!’demeye getirdiler ve dünyanın en  başarılı Sağlık Bakanı’nı istifaya davet edecek kadar işi ileriye  götürdüler.
Oysa gerçek şu ki Bakanlık  ciddiyetle yürüttüğü bu mücadelede belirti gösterenleri tedavi için hastanelere  alırken, testi pozitif çıkıp belirti göstermeyenlere de evlerinde karantina  uyguladı ve 14 gün boyunca takibe aldı ve almaya devam ediyor. 
Belirti göstermemesine rağmen testi  pozitif çıkıp evlerinde karantinaya alınanlar da 1, 3, 7 ve 14. günlerde bizzat  doktorlar tarafından kontrol edildiler ve ediliyorlar.
Bu bağlamda, sağlık çalışanlarının fedakârlıklarının  tüm takdirlerin üstünde olduğunu belirtmek ve teşekkür etmek hepimiz için bir  insanlık borcudur.
MİLLET OLARAK CİDDİYE ALMADIK
Fakat millet olarak tedbirlere  uymakta gösterdiğimiz kayıtsızlık sebebiyle, hem kimi karantinada  kalması gerekenlerin hem de hastalığı tespit edilmemiş olanların -hepimizin-  kayıtsızlığı salgının patlamasına sebep oldu.
Bakanlık bu kez işin vahametini göstermek  için vak’a sayılarını da açıkladı.
Keşke vaka ve hasta sayıları  başından beri birlikte açıklansaydı da muhalefetin bu algısına meydan  verilmeseydi.
Şimdi 30 binlere yaklaşan vak’a  sayısının sadece Türkiye’de arttığını iddia etmeye çalışıyorlar.
Oysa Türkiye’nin uyguladığı test  politikasını Avrupa ülkeleri de uygulasa oralarda da büyük rakamlar  görülecektir.
TÜRKİYE GERÇEĞİ
Gözlerden kaçan bir gerçek var, o da dünyada hiçbir ülkenin hastaya temaslılar üzerinde test  yapmıyor olmasıdır.
Batıda sıradan belirti gösterenlere  bile hasta muamelesi yapılmadığını ve test uygulanmadığını biliyoruz. 
Batıda açıklanan rakamlar sadece  belirti gösteren hasta sayısıdır.
Hatırlayın İsveç’te bir Türk  vatandaşı kimi belirtilere rağmen hastaneye alınmamıştı da, Türkiye o vatandaşı  özel uçakla getirip tedavi etmişti.
Türkiye’nin dünya devletlerinden farkı  ve üstünlüğü insan merkezli bir politika takip  etmesidir. Koronayla mücadelede hiçbir devletin uygulamadığı serbest test  yöntemiyle (filyasyon) hasta ile temaslı olan herkese belirti göstermese  bile test yapmakta, pozitif çıkanları evlerinde karantinaya almaktadır. 
Dolayısıyla rakamların yükselmesinin  nedeni muhalefetin iddiasının aksine Bakanlığın başarısızlığı değil, halkımızın  meseleyi maalesef ciddiye almamasıdır. Caddeler, AVM’ler toplantılar, toplu  taşıma araçlarındaki manzaralar ortada.
Bu arada temizlik, maske ve  mesafe konusuna camilerin tamamında azami dikkat edildiğinin altını kalın  çizgilerle çizmek ve bu hassasiyeti için Diyanet camiasını tebrik etmek  gerekir.
Vak’a sayılarının açıklanmaması  meselenin ciddiyetinin kavranmasında olumsuz etki ettiği düşünülebilir. O  yüzden ben de keşke açıklansaydı diyorum. 
Bununla birlikte vak’a sayılarının  açıklanmaması Bakanlığın vak’alarla ilgilenmediği anlamına gelmiyor. 
Tam tersine -vak’a sayılarının  açıklanmamasını bir hata olarak kabul etsek bile- korona ile mücadelede dünyanın  en başarılı bakanlığının TC Sağlık Bakanlığı ve dünyanın en başarılı Bakanının Sayın  Koca olduğu gerçeğini görmezden gelmemeliyiz.
Korona bir siyasi mesele değildir.  Korona partiler arasında ayırım da yapmıyor. AK Partili Yıldırım da, CHP’li  Ağbaba da, DP’li Babacan da, GP’li Ahmet Davutoğlu da koronaya yakalanabiliyor.  
Konuya insan sağlığı olarak bakmak  ve o istikamette politikalar belirlemek gerekiyor.
Hükümet de bilim kurulunun  tavsiyeleriyle konuyu ele alıp tedbirler uyguluyor. Başından beri alınması  gereken tedbirleri alarak hem vatandaşlarını mağdur etmemek adına tahliyesinden  tedavisine, ekonomik tedbirlerinden (ekonomik tedbirlerin maliyeti 530 milyar  lirayı aşmıştır) aşı stoku ve yerli aşı faaliyetlerine kadar ne gerekiyorsa  yaptı/yapıyor.
Koronayla yapılan mücadelede herkese  düşen sorumluluk tedbirlere azami düzeyde riayet etmektir.
Eğer riayet edilmezse Cumhurbaşkanının  söylediği gibi daha sert tedbirlerin alınması icap eder ki, mesela birkaç hafta  tam kapanma gibi bir tedbiri uygulamak zorunda kalırsa devlet olarak da toplum  olarak da zarar ederiz.
Vefat edenlere rahmet, hastalara  acil şifalar dileğiyle.
Temizlik, maske mesafe!
resultosun60@gmail.com