Adnan Menderes'in idamının  60. sene-i devriyesini şaşkınlıkla idrak ettik. Darbeciler dâhil herkes bu  idamları eleştirdi! İyi de o zaman Menderes'i kim öldürdü?
27 Mayıs sıradan bir darbe  değildir, 27 yıllık CHP diktatörlüğünde gerçekleştirilen operasyonları bertaraf  etmeye kalkanları bertaraf eden bir "anaç" darbedir. Sonraki bütün darbe ve  muhtıralar, bu darbelere "anayasa" kılıfı hazırlayan 1960 darbesinin meyvesidir.  Bu yüzden 12 Mart muhtırasına, 12 Eylül darbesine veya 28 Şubat hıyanetine hatta  15 Temmuz işgaline adam gibi karşı çıkamayanların, 1961 idamlarını bugünkü konjonktür  gereği eleştirmesi demokrasi münafıklığıdır.
Ama darbecilerin en iyi  becerdiği şey istismardır. Bu marifetleri(!) sayesinde millete vurdukları her  darbeyi "millete hizmet" diye sunmuşlardır. 28 Şubat darbesini, laikliğe ve  cumhuriyete hizmet diye yutturan Ertuğrul Özkök dün de köşesinde çirkin bir  istismar tezgâhlamış, hem Menderes ve bakanlarının hem de Deniz Gezmiş ve  arkadaşlarının asılmasını hüzünle(!) zikrederek ucuz bir demokratlık gösterisi  yapmış.

Darbecilikten asla pişman  olmadığını, AK Parti iktidarının en güçlü döneminde "28 Şubat'ı destekledim ve hâlâ destekliyorum" diye haykıran (Hürriyet, 5 Aralık 2006) bu zat, 27  Nisan e-muhtırasını ise "Hâlâ 12 Eylül'ün  yanındayım ve Evren'i açıkça savunuyorum" ifadeleriyle eleştirmişti! (Hürriyet, 29 Nisan 2007) Gemisi, "karşı  liman"a demirleyince rota değiştiren Ertuğrul Özkök'ün, Menderes'in idamı  hakkında söyleyecek hiçbir sözü olamaz. Çünkü Menderes, Ertuğrul Özkök'ün desteklediği  darbelere yol açılması için idam edildi.
Üstelik sinsi bir yöntemle  Menderes'in idamını güya eleştirirken, onun davasını devam ettirenleri kan  davası gütmekle itham ediyor. Efendim, Deniz Gezmiş  ve arkadaşlarının idamı oylanırken, DP'nin devamı olan AP milletvekilleri "Üç bizden, üç onlardan" diye intikam tamtamları  çalıyormuş!.. 
Darbeci ruhu böyle bir şeydir. Ne kadar bastırmaya  çalışsalar da bir yerden patlak verir. Ben o günkü meclis tutanaklarını taradım "Üç bizden, üç onlardan" diye  bir ifade bulamadım. Ama araştırmacı gazeteci(!) Ertuğrul Özkök'ün göremediği(!)  önemli bir ayrıntı dikkatimi çekti. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı için  28 CHP milletvekili "Evet" oyu vermiş... (TBMM Zabıtları, 24 Nisan  1972, s. 235)
Kaldı ki bu kullanışlı darbe  araçlarının, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını eleştirmesi de ucuz bir  itibar devşirme hareketidir. Çünkü bu idamlar da, "Hürriyet Anayasası" diye  yutturdukları "darbeyi meşrulaştırma anayasası" sayesinde tezgâhlanan 12 Mart  Muhtırasının ürünüdür.
Aslında idam konusunda bir  "dengeleme" saçmalığı var ama Ertuğrul bey sanırım ilerleyen yaşı sebebiyle hatırlamıyor.  "Denge bozulmasın diye bir sağdan bir  soldan astık" diyen, savunmakla övündüğü Kenan Evren'dir.
Başka sözüm yok... 
3 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 28 Şubat Davası Gerekçeli  Kararı'nda "Ertuğrul Özkök'ün attığı  manşetler olmasaydı 28 Şubat darbesi gerçekleşemezdi. Özkök darbe şerikidir, yargılanmalıdır"  diyen ama yargılamayan yargı mensupları; sanık sizin... 
Bu kökten darbeci için "Artık bizim mahallede, bu kadar  hırpalama" diyenlere de bir notum var. Darbeciden dost olmayacağını, aynı  delikten daha kaç defa ısırılınca öğreneceksiniz? 
Bu zat Cumhurbaşkanı Özal'ın yanından ayrılmadığı için  basın camiasındaki soyadı "Özköşk" olmuştu ama sonra Özal'ın bütün değerlerine  savaş açan bir darbeci oldu. Bakmayın şimdi sıkışınca "28 Şubat'ta dolduruşa geldik, pişmanım" gibi laflar etmesine. (TBMM Darbe Komisyonu, 4 Eylül 2012)  Ayasofya'dan ilan edilen ezan yasağını kaldırdığı için Adnan Menderes'i  İmralı'da asan bu zihniyet, fırsat bulsa, Ayasofya'yı açan Erdoğan'ı da Sultanahmet'te  asmakta asla tereddüt etmez.