Siyonist terörün teolojik boyutunu görmezden gelenler, gerçeği perdeleyen "aşırı sağcı" ya da "fundemantalist" etiketleriyle yetiniyor.
Oysa mesele, birkaç hahamın hezeyanı değil, bir devletin sözde teolojik bir misyon kisvesiyle soykırım yürütmesi.
Açalım...
Yahudi entegrizmi, bu vahşetin omurgasını oluşturuyor. Yani, seçilmişlik mitolojisi ve Mesihçi beklentilerle şekillenen bir teoloji, modern militarizme meşruiyet sağlıyor.
Haham Eliyoh Mali, "Bugünün bebekleri yarının savaşçıları, kadınlar onları doğuruyor, hepsi öldürülmeli" derken, bu teolojinin karanlık yüzünü açık ediyor.
Yaron Reuven, "Tanrı çocukları öldürmemizi emrediyor, merhamet gaddarlıktır" diyerek aynı çizgiyi sürdürüyor.
Bunlar marjinal söylemler değil; İsrail'in politikalarında somut karşılık buluyor.
Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın "İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz; su, gıda, elektrik yok" sözleri, açlığın bir silah olarak kullanıldığını itiraf ediyor. Bu, bir savaş değil, teolojik bir imha stratejisi.
Yahudi entegrizmi, "vaat edilmiş topraklar" mitini, Filistinlilerin varlığını ilahi bir engele indirgeyerek meşrulaştırıyor. 1917'den beri Siyonist hareket, bu teolojiyi terör üretimine çevirdi.
İsrail'in stratejik haritası, Arz-ı Mev'ud idealine dayanıyor; Filistinlilerin fiziksel ve kültürel varlığını silmek, bu planın parçası. "Aşırı sağ" etiketi, bu gerçeği sulandırmaktan başka işe yaramıyor.
Bu teoloji, getto ideolojisinden besleniyor: "Biz ve ötekiler" ikiliği. Yani 'bölünmüş benlik' hezeyanları.
Tarihsel dışlanmanın içselleştirilmesi, Filistinlileri tehdit olarak kodluyor ve yok etmeyi haklı görüyor. Ancak bu, sadece savunma değil, aktif bir imha zihniyeti.
Gallant'ın toplu cezalandırma politikaları, Mali ve Reuven'in vaazlarının devlet katındaki yansıması. Açlık, susuzluk, enerji kesintisi; hepsi bu entegrizmin araçları.
Yahudi entegrizmi, yalnızca İsrail'le sınırlı değil. Batı'daki evanjelik Hıristiyanlar, Mesih'in dönüşü için Yahudilerin egemenliğini destekliyor.
Bu, küresel bir ittifakın parçası. Ancak bu zihniyet, şizoid bir bölünmenin eseri: Kendi korkularını ilahi bir görevle aklayan, getto ideolojisinin korkaklığına hapsolmuş bir ruh hali.
12 yaşındaki çocukları vuran keskin nişancı İsrail askerlerinin saplantılı vahşeti, intihar eden askerlerin çöküşü, bu şizoid yapının göstergeleri.
Kendi vicdanlarını susturmak için masumları katleden bu zihniyet, korkaklık ve nefretle beslenen bir soykırım makinesi.
Hasılı...
Batı'nın sırtını sıvazladığı emperyalist bir aparat olan İsrail'in bir terör devleti olması ve yaptığı soykırımın arkasındaki teolojik alt yapıyı, yani bu vahşetin omurgasını oluşturan Yahudi entegrizmini deşifre etmemiz gerekiyor.