Muhtemelen yaşanan son gelişmeler, Suriye muhalefetinin zaten zorlukla bir arada duran yapısını iyiden iyiye ayrıştıracak. Söz konusu olan, bir unsurun radikal ya da diğerinin farklı özellikte olması değil. Rejimin pek çok uluslararası denge üzerinden bunca katliamı ve gayrı meşru girişimi gerçekleştirip hala masada kalabilmesi, muhalefet için hayli sıkıntılı bir süreci ortaya çıkardı.
Bugün Suriye muhalefetinin geleceği üzerine değil, toplamda geniş bir alanda devam operasyonların hedefi üzerine konuşmak istiyorum. Suriye bu zincirin önemli bir halkası, hatta diğerlerini belirleyecek kadar da önemli elbette. Ancak geniş bir alana bakmak daha önemli.
Mısır’da İhvan hareketi üzerindeki baskı, kelimenin tam anlamıyla teröre dönüşmüş durumda. Neredeyse yüzyıllık bir siyasi hareket boğulmak isteniyor. Kuşkusuz bu operasyonu yürütenler, İhvan’ı yok edemeyeceklerinin farkında olmalı. Ancak bu siyasi hareketin kısa iktidar tecrübesi, özellikle bölgeyi kontrol etmek isteyen bazı güçlere ‘Böyle bir İhvan ve Muhammed Mursi gibi bir lider, bölgedeki hesapları bozabilir’ endişesini vermiş olmalı ki, bir anda darbe ve ortaya çıkan baskı dönemi geldi.
***
Tuhaf değil mi, genelde dünyada ve özelde İslam dünyasında Mısır konusundaki ilgi neredeyse sıfıra inmiş durumda. Dünyanın başından itibaren ilgisi yok düzeyinde olsa da, mevcut duyarsızlığın, geniş bir operasyonun ifadesi olduğunu söylemek herhalde abartılı olmaz.
Bir büyük düzenleme var coğrafyamızda. Önemli bir bölümü Müslüman ülkeleri doğrudan ilgilendiriyor. Sadece iktidarlar üzerinden değil, yönetim biçimleri, yakın geleceğin hemen tüm kodları üzerinden aranan bir değişim ve dönüşümden söz ediyoruz. Kavramak, şu anda yazarken yaşadığım gibi anlatmak zor. Ancak Suriye’de olanı Mısır’dan, bir diğerini Irak’tan, ötekini Kenya’daki El Kaide eyleminden ve toplamda hepsini Türkiye’den ayrı düşünmek imkansız.
İslam dünyasını, Müslüman topluluk ve halkları, yüzyılın üzerinde bir zaman diliminde doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol eden güçler; bu kez yeni algılar, zihin dünyaları ve projeler üzerinden bir yeni dünya kurmanın peşinde.
Bu yeni dünyanın ne olduğuyla değil, sahipleriyle ilgilenen ve teslim olmaya razı olanlar için zaten sorun yok. Onlar her dönemde bir şekilde bahşedilenle yetindiler ve ötesine dair bir arayışları da olmadı.
***
Sorun, kurulan yeni dünyada ben de varım diyenlerden ve özellikle de bu dengelere itiraz edenlerden çıkıyor. Türkiye’nin son on yıllık profili ve sahneye çıkışı bunun yansıması. Sorun çıkarıyor Türkiye. Çünkü uluslararası düzenin eski kodlarına olduğu kadar, bunları yeniden yorumlarmış gibi görünüp yola devam etmek isteyenlere de itiraz ediyor.
İtiraz etsek kaç yazar diyenlerle yolum hiç kesişmedi bugüne kadar. Bunları tümüyle müzakereden yoksun kör bir kavgayla sürdürmek isteyenlerle de. Yeni bir dünya kurulurken, elbette müzakere, çatışma, kavga ve sorun çıkacak.
Eğer bu dünyada sözü olan bir güç olarak yaşamak istiyorsanız zor bir yolculuk sizi bekliyor. Öteki modeller zaten hazır. Dün hanedanlar, albaylardı, cuntalardı; bugün bir başka isim altında devam edebilir.
Gücünü iyi tartan, nerede durduğunu doğru tarif eden bir Türkiye için kafa yormaya devam edelim. Bunun ne denli önemli olduğunu gerçekten çok kısa sürede görme imkanımız olacak.