Amerikan Başkanı Trump, vahşî kapitalizmin 19. Yüzyıldaki haydutluğunun bile yüzünü ak etmeye çalışırcasına, ‘Dünyaya kuralları biz belirleriz.. Dünya bizden sorulur’ diyerek fir’avnî yolculuğuna devam ediyor.
***
Trump, 27 Nisan günü, Wisconsin eyaletinde yaptığı konuşmada Suûdî rejiminin başındaki Kral Selman’la tlf. görüşmesini aktarırken; ‘Biliyorum, sizler Suûdî Arabistan'ı desteklememi istemiyorsunuz. Ama bizden 450 milyar dolarlık alımları var. Paradan başka bir şeyleri yok. Onları kaybetmek istemiyorum’ diyordu.
Ama, daha ilginç lafları da vardı, Trump’ın. ‘Kral'ı aradım, ona sizi savunmak için yırtınıyoruz (We’re losing our ass)" dedim. Bana, ‘Önceki yönetimlerden hiç böyle bir telefon almadığını’ söyledi. Ben de 'Çünkü öncekiler ahmaktı' cevabını verdim. Dürüst olmak gerekirse, bu iş, New York'taki bir kiracıdan kira parasını almaktan daha güvenli" diyordu.
Trump, aynı Kral’a daha önce de, ‘Bak Kral, biz olmasak, bir hafta bile ayakta duramazsın’ dediğini söylemişti. Gerçekten ibretlik!.
***
İşbu çağdaş firavunluk düzeni, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelere İran’dan petrol ve gaz almamalarını, aksi halde bedel ödeyecekleri tehditlerini yağdırıyor ve ‘İhtiyacınızı BAE ve Suûdî ‘lerden karşılayabilirsiniz’ diye, bir de ticaretin kimlerle yapılabileceğini de dayatıyor.
Türkiye en başta olmak üzere, diğer bazı ülkeler bu tehdide kulak asmayacaklarını belirttiler. USA emperyalizmi de mukabil tedbirlerini alıyor, alacak. Şeytan İmparatorluğu’nun başkenti Washington’da entrika bitmez.
***
Bu arada, Suûdî, Mısır ve BAE rejimlerinin desteğiyle ve perde gerisinde de onların her birisini güden USA emperyalizminin planı dairesinde, Libya’nın doğusunda birkaç yıldır çöreklenen Gen. Halife Hafter güçlerinin şimdi de başkent Trablusgarb şehrini de ele geçirme çabaları henüz başarıya ulaşmamış gözüküyor.
Bu arada, 90 yıllık geçmişinde, hattâ silahlı mücadeleden dikkatle kaçındığı ve mutedil bir yol izlediği için suçlanan ‘İkhwan-ul’Muslimîn (Müslüman Kardeşler)Teşkilatı’nı Mısır’ın kanlı diktatörü Gen. Sisî’nin, 6 yıl önceki kanlı darbesinden hemen sonra, ‘terör örgütü’ diye niteleyişine şimdi Trump’ın da katılacağı açıklandı, Washington’dan.
***
Suriye’ye gelince. Rusya, Suriye’nin Tartus limanını 49 yıllığına, yani 2068 yılına kadar kiraladığı açıklandı. İran medyasında da, Lazkiye’nin de İran’a bırakılabileceğine dair dünya medyasında bazı iddiaların olduğuna dair haberler yer aldı; adetâ, ‘Bizim elimiz de boş kalmayacak’ demek istercesine.
Suriye’de, Fırat’ın doğusunda ise USA emperyalizmi PKK/YPG güçlerini ‘devlet benzeri’ yeni bir yapıya kavuşturmaya hazırlanıyor. Çünkü USA, İsrail’in nasıl daha rahat nefes alabileceğini düşünerek, bölgede yeni sınırlar ve yeni ülkeler için coğrafî düzenlemeler peşinde; Türkiye’nin bütün karşı çıksa da; bazı siyasetçilerin ve erbâb-ı kalemin, Müslüman coğrafyalarının bekası konusunu hâlâ da basite almalarına rağmen. (Ki, aynı basiret bağlanması, aynı körlük 100 yıl öncelerde de yaşanmıştı.)
***
Ve Venezula…
Geçen Mayıs ayında- tekrar Başkan seçilen Maduro’ya karşı, Trump Amerikası’nın 3 aydır devam eden tam cephe kuşatma ve saldırısı ve Venezuela Meclis Başkanı Guaido’yu Devlet Başkanı olarak tanıdığını açıklaması, çok bir ‘demokrat’ (!) olan devletlerin Batı dünyası devletlerinin de bu tanımaya katılmalarıyla büyüyen siyasî buhran, Guaido’nun Maduro’yu devirmek için 30 Nisan günü bazı askerî birliklerle harekete geçmesiyle yeni bir merhaleye ulaştı. Amerikan Başkanı Trump ve Dışbakanı Pompeo‘nun pervasızca desteklemelerine rağmen, bu askerî darbe teşebbüsünün başarıya ulaşamadığı anlaşılıyor.
Maduro, öldürülmeyi, esir düşmeyi göze aldığını veya hayatta kalırsa gerilla savaşına kadar varacak direnme yollarına başvuracağını ve başka bir yolunun da olmadığını bilmenin verdiği bir kararlılıkta denilebilir.