Fransa, Nice’te 8 yaşında bir çocuk polis tarafından sorgulandı geçen Çarşamba günü. Sorgunun gerekçesi çocuğun “Ben Charlie değilim, ben teröristlerden yanayım” demesi.
Çocuklar üzerine çalışan bilim insanlarının yazdıklarına bakacak olursak durum hakikaten traji-komik zira bu yaş grubu hayalciliğin en yüksek olduğu dönem. Ama asıl sorgulanması gereken noktaları ıskalamayalım.
1990’lı yıllarda,Türkiye’ye, terörün panzehiri daha fazla güvenlik değil daha fazla demokrasidir diyen Avrupa şimdi söylediğinin tam aksini yapıyor.
***
Amerika’da yaklaşık 20 bin kişi potansiyel şüpheli olduğu için uçakla yolculuk edemiyor. İngiltere’de metro saldırılarının ardından terör şüphelilerinin gözaltı süreleri 90 güne çıkarıldı.
Avrupa Birliği kendi içerisinde durumunu şüpheli gördüğü insanlara seyahat yasağı uygulama yolunda ilerliyor.
Bu yetmezmiş gibi uçak yolcularının domuz eti yemediklerini bile kayıt altına alacak bir fişleme sistemini yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor. Alınan ve alınması planlanan önlemlerin tamamına yakını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı ama davalar bugün açılsa bile sonuç alınması uzun zamana yayılacak.
***
Daha vahim olan noktaya doğru gidelim... Chalie Hebdo saldırısının ardından Fransa’da, tüm okullarda saygı duruşunda bulunuldu. Bir sürü okulda, bir sürü çocuk saygı duruşunda bulunmayı kabul etmedi. Fransa’da doğmuş, ana dilinden daha iyi Fransızca konuşan çocuklar bunların tamamı.
Bu durumu şaşkınlıkla karşıladı Fransızlar. Babası ve annesinin inançları yüzünden ayrımcılığa uğradığını gören bir çocuktan başka ne beklenebilir ki? Hollanda’da salgın hastalıklara rağmen aşı olmayı kabul etmeyen radikal Hristiyan gruplara kimse sesini çıkarmadı, peki bu insanlar Müslüman olsalardı medya ne yazar, politikacılar neler söylerdi acaba?
***
Demokrasiye ya inanırsın ya da inanmazsın. Ateist ya da Hristiyan ya da Müslüman, demokrasi ya herkes için vardır ya da yoktur. Kademeli demokrasi, kademeli özgürlük olmaz...
Charlie Hebdo saldırısına karşı olmak demek demokrasiden güvenlikçe politikalara geçişe de karşı olmayı gerektirir. Bu konuda hem insanlar hem de ülkeler çelişkiye düşüyor maalesef...