Salı günkü yazımda Lidsey Graham'in, "Sanctioning Russia Act of 2025" adında çok sert bir yasa tasarısı hazırladığından bahsetmiş ama ayrıntıya girmemiştim.
Hemen başta belirteyim... Batı için "barış", kazanacağı mutlak zaferden sonraki sürecin ifadesidir sadece. Dolayısıyla, bugünkü barış tıpkı tarihte olduğu gibi savaşın sürdürülmesini sağlayacak aparattan ibarettir.
Cumhuriyetçi Lidsey Graham'in tasarısının perdesi de "barış." Pazar günü Ukrayna'nın Rusya'ya karşı gerçekleştirdiği "Örümcek Ağı" operasyonuna ilişkin ABD'li senatörle ilgili ilginç bir ayrıntıyı da paylaşarak tasarının ayrıntısına gireceğim.
Tesadüfe bakın, Örümcek Ağı operasyonu, Graham'ın Richard Blumenthal ile birlikte Ukrayna'yı ziyaretinden sadece birkaç gün sonra gerçekleşti.
Öte yandan Cumhuriyetçi Graham, savaşın ilk gününden itibaren hep Demokratlarla birlikte hareket etti ve Ukrayna'nın yanında yer aldı.
Şahin senatör, şimdi yeni bir tasarı hazırladı. Graham, tasarının ABD Senatosu'nda 81 senatörün desteğiyle güçlü bir iki partili desteğe sahip olduğunu belirtiyor.
Temsilciler Meclisi'nde de ciddi bir destek var. Tasarının içeriğine baktığınız zaman yeni bir savaş tasarımı hemen anlaşılıyor.
Tasarının hedefinde sadece Rusya yok, onunla enerji ticareti yapan ülkelere bile %500 gümrük vergisi getirecek. Yani mesele artık sadece Rusya değil. Çin, Hindistan, hatta bazı AB ülkeleri de hedefte.
Amaç, Rusya'nın enerji gelirlerini kesmek. Yani savaş, artık sadece sahada değil; enerji tedarik zincirlerinde, finansal yapılarda ve ticaret rotalarında da yürütülüyor. Graham'a göre bu yaptırımlar güya Putin'i barışa zorlayacak. Ancak bu, sadece Moskova'yı değil, bu enerjiye bağımlı olan Avrupa ülkelerini ve Türkiye gibi çok taraflı ilişkiler sürdüren aktörleri de ekonomik olarak köşeye sıkıştırmayı hedefliyor.
Dediğim gibi tasarı, ABD Senatosu'nda güçlü bir destek bulmuş durumda. Hedef, bu yaz tatiline girmeden önce yasalaştırmak. Türkiye açısından da bu gelişme kritik: Zira bu yaptırım paketi, doğrudan bizim dış ticaret dengemizi ve diplomatik pozisyonumuzu da etkileyebilir.
AVRUPA DA YAPTIRIM PAKETİ HAZIRLADI
Diğer taraftan Avrupa Birliği de Rusya'ya yönelik 18. yaptırım paketini hazırlıyor. Yeni paket, yalnızca Rus bankacılık sistemini değil, aynı zamanda petrol tavan fiyatlarının aşağı çekilmesini, Rusya'nın Kuzey Akım altyapısına yeni kısıtlamalar getirilmesini ve Rusya'nın kullandığı "gölge filo"ya karşı yaptırımların artırılmasını içeriyor. Ayrıca, AB içinde Moskova ile ticareti kolaylaştıran bazı üçüncü ülke bağlantılarına yönelik düzenlemeler de gündemde.
İstanbul'da barış görüşmeleri sürerken, Berlin'de Von der Leyen ve şahin Graham arasındaki yeni strateji görüşmeleri tam ta bu yüzden çok önemliydi.
BARIŞ SÖYLEMİYLE SAVAŞI GENİŞLETEN BATI
Berlin'deki görüşme aslında baştan beri söylediğim gibi "barış arayışları, pratikte yaptırımlarla sabote ediliyor" ikiyüzlülüğünün tekrarından başka bir şey değildi. Batı, hep yaptığı gibi hem barış dili kurmaya hem ekonomik savaşı büyütmeye çalışıyor.
Daha net bir ifadeyle gelinen süreçte, Batı'nın krizi yönetme refleksi artık askeri ve ekonomik baskıya indirgenmiş durumda. Diplomasiyi yalnızca görüntüde sürdürüp, sahada ve piyasada savaş politikasını güçlendirmek istiyor. Ama bu krizi aşmasına sağlar mı? Hele ki enerjiye bağımlı, halkı yorgun ve ekonomik daralma ile yüzleşen bir Avrupa için mümkün değil.
Ne var ki, batının tarihi itiyadı bu stratejiden gerişi dönüşü de mümkün kılmıyor.