
Hani kırk yıl düşünsem bugünleri göreceğim aklıma gelmezdi.
1977 1 Mayıs'ında 34 şehit veren Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu yani DİSK İzmir'de grev kararı aldı.
Bir anda nasıl olduysa AK Parti'nin "Truva atı" ilan edildi.
Şimdi önce hakkını teslim etmek lazım...
CHP'liler bu linçleme, karalama, manipülasyon işini gerçekten iyi beceriyor...
Şöyle anlatmaya çalışayım.
Ben kendimi bildim bileli DİSK adından da anlaşılacağı üzere sol partilere yakındır. CHP'nin kankasıdır.
En son 1 Mayıs kutlamalarında Özel, Kadıköy'de DİSK'in yanındaydı... Daha bir hafta önce yaptığı ziyarette TÜİK'i eleştiriyor, "Enflasyon çok yüksek ama TÜİK Erdoğan'a göre enflasyon belirliyor" diye açıklama yapıyordu.
Şimdi soru cevap şeklinde gidelim.
Madem enflasyon çok yüksek ama hükümet gizliyor.
İzmir'de zam isteyen 23 bin çalışan neden taşlanıyor?
Örneğin muhalefetin örgütlediği sosyal medya hesapları, CHP medyası, CHP'li gazeteciler "80 bin lira alan çöpçü mü olur?" diye bir kampanya başlattı.
Herkes de peşinden koştu.
DİSK en düşük işçi maaşının belediyenin teklifine göre 44 bin lira olduğunu açıkladı. İnanmayan sosyal medya hesabındaki bordro ve rakamlara bakabilir. Yani tam bir karalama kampanyası var.
Şimdi bir soru daha soralım. Velev ki İzmir Büyükşehir Belediyesi işçisi 80 bin lira istiyor... Şimdi bir yandan "TÜRK-İŞ'in yoksulluk sınırı 81 bin 734 lira" diye CHP medyasında haber yaptırıp, diğer yandan "Bu işçiler de nankör" yayını yaptırmak hakkaniyetli mi?
Bakın ben burada bu maaşlar normal demiyorum...
Üniversite hocasının 75-80 bin lira aldığı yerde çöpçü maaşı bu kadar olmaz elbette. Ama maaşları bu seviyelere çeken de CHP'li yönetimler değil mi? Hayatın gerçeklerinden kopuk popülist söylem ve eylemler yapıp, kadroları belediyeye doldurup sonra da kazanılmış haklar üstünden "Bunlar nankör" demek ne kadar doğru...
Şimdi çıkıp CHP medyası 58 akrabasını belediyede işe alan sendikacı haberi yaparken hiç mi utanmıyor?
Zira o kadroların nasıl doldurulduğunu en iyi kendileri biliyor.
Ancak CHP medyasında utanma duygusu bir süredir erozyona uğramış durumda. Öyle ki 40 yıllık yol arkadaşları DİSK'i bile bir kalemde harcayabiliyorlar.
Örneğin Kırklareli Belediyesi'nde DİSK "Sıfır zamma imza attı" diye yalan haber servis ediyorlar.
DİSK açıklama yapıyor. "İlk 6 ay yüzde 20, ikinci 6 ay için de memur maaş zammı oranında imza attık" diyor ama kimin umurunda ki nasıl olsa yalan 9 köyü dolaştı bile...
Peki tüm bunlar neden yapıldı?
İşte meselenin püf noktası burası...
Grevdeki işçiler etnik kökenlerine, geldikleri şehirlere göre ayrımcılığa uğradı, maaşlarıyla taşlandı, haklarıyla aşağılandı. İzmirli işçiye düşman edildi. Öyle ki bu nefretle eldivenleri takıp çöp toplayan İzmirliler kameraya yansıdı.
Sonunda işçiler pes etti, imzayı attı.
Net olarak söyleyelim; kazanan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay...
Ve belli ki CHP'de "İşçiler kardeş, patronlar kalleş" söylemleri çoktan nostalji olmuş... Soru şu, DİSK'i AK Parti'nin "Truva Atı" ilan edecek kadar pervasız bu anlayışın CHP içinde birbirini hançerlemesine gerçekten şaşırmamız mı gerekiyor?

İMAMOĞLU'NUN KRİMİNAL YOLU
Siyasette hele de büyük hedefleriniz varsa yürüdüğünüz yola çok dikkat etmeniz gerekir. Zira yürüdüğünüz yol aynı zamanda yürüyeceğiniz yolu da işaret etmektedir. Şimdi tamamı açık kaynaklardan İmamoğlu'nun yürüdüğü yolu size bir hatırlatmak istiyorum...
1- Gençliğinde şaibeli diploma peşinde koştu
2- Beylikdüzü Belediye Başkanıyken karakol bastı
3- Ordu'da valiye hakaretten ceza aldı
4- YSK üyelerine hakaret davasında mahkum oldu
5- Zoom toplantısıyla Kılıçdaroğlu'nu hançerledi
6- Şaibeli kurultay davasında hakkında hapis isteniyor
7- İmamoğlu suç örgütü soruşturmasında baş sanık
İlk aklıma gelenler bunlar.
Şimdi neresinden baksanız İmamoğlu'nun kriminal bir yolda yürüdüğü görülüyor. Ve kriminal yolların nereye çıktığını da en iyi aslında yürüyenler biliyor.
Bu yüzden İmamoğlu'nun seçime üç buçuk yıl varken Cumhurbaşkanı adaylığını açıklaması buradan bakınca bir ön alma hamlesi gibi görünüyor. Ama tabii siz kameraların bantlanmasıyla ilgili CHP Genel Başkanı Özel'in yaptığı açıklamalarla ikna oluyorsanız bilemem...

EK-İM PARTİSİ
CHP'deki Kılıçdaroğlu korkusu, sancısı derinleşiyor. Özel son grup konuşmasında "Buradayız" diye meydan okudu.
Özel isim vermedi ama akıllara "Buradayım" diye masayı tokatlayan Kılıçdaroğlu geldi. Zira Kılıçdaroğlu'nun 30 Haziran'da partinin başına geçmesi ihtimali artık daha kuvvetli gibi görünüyor.
Hatta bu yüzden İmamoğlu ile Özel'in EK-İM Partisi için hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Muhtemelen "Ekim Devrimi"ne atıf yaptık diyecekler ama kulislerde Ekrem'in EK'i, İmamoğlu'nun İM'i diye yorumlar yapılıyor.
"Bu nasıl bir narsizm?" sorusu akıllara geliyor...
Ancak 30 Haziran'a kadar karşılıklı atışma, hançerlemelerin süreceği anlaşılıyor. Hele ki eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem'in Saraçhane medyasının çalışma prensiplerini ifşa ettiği, "600 trol var. 46 milyon liralık bütçe ayrıldı" açıklamasını düşününce...
Bu arada fark ettiniz mi bilmiyorum ama, Kılıçdaroğlu'nun ardından gözyaşları döken Özel'den bu trol ordusunun saldırıları karşısında tek kelamını duyamadık. Mesele Kılıçdaroğlu'nun linç edilmesi olunca pek bir suskun. Hatta Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan üstünden Kılıçdaroğlu'na gözdağı verme çabası bile var. Ne diyordu Özcan, "Sakın ha CHP'ye geri gelme yoksa ben de İnce'yi nasıl devirdiğini açıklarım." Valla ne diyelim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deyimiyle "Hisseli harikalar kumpanyası" izler gibi CHP'deki gelişmeleri izliyoruz.