Dün geceki maçı incelemeye başlamadan, TFF’nin 6+0+4’lük kararına dönmemiz lazım. Bu karar yüzünden Galatasaray, transfer edebileceği birçok önemli futbolcuyu alamadı. Elindeki Riera, Amrabat, Dany gibi yabancılarsa, dünyada adı sanı bilinmeyen sıradan topçular. Real Madrid’de ise Galatasaray’dan çok daha pahalı, 100 milyonluk Bale yedek. Bu bile iki takım arasındaki farkı ortaya koymaya yeter.
Dün gece maçın ilk yarısında Galatasaray iyi futbol oynadı. Gol pozisyonları da buldu. Ama 2 yüzde yüz golü önce Casillas sonra da Lopez çıkardı.
Maçın kırılma noktası Drogba’nın sakatlığıydı. Drogba oynadığı sürece Real Madrid savunmadan çıkamıyor; Pepe ve bir başka futbolcu, Drogba ile yapışık kardeşleri oynuyordu. Pepe, Drogba’yı sakatladıktan sonra ve Galatasaray 4-5-1’e dönünce, Real savunması rahatladı ve öne çıktı. Ardında da goller gelmeye başladı.
Terim, son konuşmalarından birinde Burak’ı eleştirmiş, “Avrupa’ya gitmek istedi, takım aradı ama bulamadı” demişti. İşte neden bulamadığını dün gece bize çok güzel gösterdi Burak. Real Madrid’li futbolcu yakaladı mı atıyor; Burak topu dışarı yolluyor. İki takım arasındaki en önemli farklardan biri bu. Real yakaladığı zaman golü atıyor, sen yakaladığın zaman atamıyorsun.
Bu sadece dün gecenin hastalığı değil; geçtiğimiz hafta sonu Antalya karşısında da Galatasaray sayısız pozisyonu harcadı ve sahadan 1-1’le ayrılmak zorunda kaldı.
Sarı-kırmızılı takımın en önemli futbolcusu Drogba. O olmadığı zaman, rakip rahatlıyor. Savunma öne çıkıyor. Orta sahasını kalabalık tutuyor. Ve Sarı-Kırmızılılar’a sahanın her yerinde pres uyguluyor. İşte dün gece de böyle oldu.
Hocanın Drogba çıktıktan sonra Ambarat’ı almasını anlamak biraz zor. Umut tercihi, daha yerinde olurdu. Nitekim kötü olan Burak’ın yerine giren Umut da Sarı-Kırmızılılar’ın golünü atan isim oldu.
Galatasaray bu maçı, bu skorla kaybetmeyi hak etmedi. Ama sadece ilk yarıdaki oyunuyla. Ancak 2. yarıdaki oyunu kötünün de ötesindeydi.