Tüm bölgeyi ateşe atabilecek bir felaketin önlenmesi için bir an önce harekete geçilmeli.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Yazımızın başlığını bundan bir hafta önce bu şekilde atsaydık 'bu ne acaba?' şeklindeki yorumların sayısı epey fazla olurdu.
Ancak o meşhur deyişteki gibi 'siyasette bir gece bile çok uzun.'
Geçtiğimiz yazıda ne demiştik: Orta Doğu'da 7 Ekim 2023 ile Gazze ile başlayıp an itibarıyla Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'daki misyonlarını geri çekme hamlesiyle alevlenen İsrail'in 'yangını' tüm Orta Doğu'ya yayma hamlesinin eli kulağında olması.
Üzerinden birkaç saat geçmeden sabahına haberler bibiri peşi sıra düşmeye başladı ve kelime dağarcığımıza pek çok yeni kelime eklendi.
İşte onlardan biri Fettah.
Bu haberler ile günlük hayatımızda karşımıza çıkmayacak pek çok bilgiyi de ekledik bilgi hazinemize; tatsız içerikleriyle.
Hipersonik.
Demir Kubbe.
THAAD.
Hayber.
Ve tabii hava kuvvetlerinin ne kadar önemli olduğunu da gördük bir kez daha, Rusya Federasyonu topraklarından hava kuvvetlerinin kritik önemde bir kısmını (yaklaşık 7 milyar dolarlık) hedef alan saldırının hemen arkasından hem de.
Bu kez Orta Doğu coğrafyasında birbirine ezelden düşman iki aktör arasında karşılıklı atışlarla.
Ve işin en can alıcı noktası ise yine Ukrayna meselesiyle başka bir benzerlik daha taşıyor.
O da 'nükleer' meselesinin bu işin tam göbeğinde olması ve daha ilk günden 'nükleer kartının' masaya konması.
Hatta Ukrayna'daki gibi burada da 'nükleer sızıntı' haberi de geldi peşi sıra.
Yine 'müzakere' unsuru da eş zamanlı olarak gündeme geldi burada da.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald J. Trump dahil olmak üzere pek çok ülkeyle telefon diplomasisi yürüttü.
Tabii 'görünen' tarafların yanında 'görünmeyen' taraflar asıl belirleyici gidişatta.
Yani vekalet var yine bunda da.
Bu kadar benzerlik de pes dedirtiyor tabi.
Mevzunun yine Ukrayna meselesinde olduğu gibi 'uzaması' da üzerine tuz-biber ekiyor.
Çünkü 'nükleer' şaka kaldırmıyor.