Bazı şeyleri sakin kalarak konuşmakta fayda var. Bu, her şey için geçerli diyebiliriz. Lakin konu çocuklarsa, eğitimse, aklıselimle hareket etmek, genel faydayı öne almak daha da önemli hale geliyor.
Konumuz İmam Hatip Ortaokul ve Liseleri. Özellikle LGS (Liselere Geçiş Sınavı) sonuçları açıklandıktan sonra, kendisi de bir imam hatipli olan İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez ve bazı CHP'li vekiller, tamamen asılsız iddialarla imam hatiplerin LGS sonuçlarındaki başarılarının şaibeli olduğunu öne sürdüler.
İspatı çok kolay iddialardı bunlar.
Nitekim kısa sürede durumun hiç de anlattıkları gibi olmadığı ortaya çıktı.
Hem MEB, hem ilgili okullar, hem de İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Birimi iddiaların asılsız olduğunu ifade ederek doğru bilgiyi yayınladı.
Turhan Çömez, Bursa'daki tek bir imam hatip ortaokulundan 36 birinci çıktığını iddia etmişti. Bu ve benzeri iddialarla, soruların önceden bu okullara verildiği gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Oysa gerçeğin bu iddialarla hiç alakası yoktu. Bu sene LGS sınavına giren 963.142 öğrenciden 719'u tüm soruları doğru cevaplayarak 500 tam puan aldı. Bunların sadece 63'ü imam hatip ortaokulu öğrencisi. Çömez'in iddia ettiği gibi Bursa'da bir imam hatipte 500 tam puan alan 36 öğrenci yoktu. Hatta koca Bursa'da tam puan alabilen sadece 2 imam hatip öğrencisi vardı.
***İmam Hatip lise ve ortaokullarının LGS ve YKS başarılarındaki artışın belli kesimleri rahatsız etmiş olması muhtemel. Böyle bir provokasyon ve iftirayla iktidara zarar verebileceklerini düşünmüş olmalılar. Evrakta sahtecilikle Girne Amerikan Üniversitesi'nden İstanbul Üniversitesi'ne geçen Ekrem İmamoğlu'nun yaptığından rahatsız olmayanların; alın teriyle derece yapmış öğrencilerin, onları destekleyen ve en iyi eğitimi vermeye gayret eden okullarının ve evlatları için her türlü fedakârlığı yapan ailelerinin ortak başarısına çamur atma girişimini izledik.
Gerçekten hem çok üzücü hem de utanç vericiydi.
Bu ahval üzerine söylenecek çok şey var. Ancak siyaset, özellikle de muhalefet kanadı anlamalıdır ki bu ülkenin muhafazakâr kodlarıyla kavga etmek kimseye kazandırmaz. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, az buçuk bunu anlamış olacak ki imam hatip öğrencilerine yönelik yaklaşımların yanlış olduğunu söyledi. Lakin CHP'deki ana akım eğilim değişmiyor.
***İmam hatiplere yönelik saldırılar ister istemez hepimizin aklına 28 Şubat'taki uygulamaları ve bu uygulamaların mimarlarını getiriyor. İmam hatip okullarının tarihine bakarsanız, aynı hikâyenin defalarca yaşandığını görürsünüz. CHP zihniyeti her daim imam hatipleri kapatan, budayan, önüne engel çıkartan bir politikanın uygulayıcısı ve savunucusu oldu.
Demokrat Parti döneminde, Celalettin Ökten ve Tevfik İleri'nin girişimleriyle açılan imam hatip okulları; kapatılarak, yasaklanarak, katsayı engeline maruz bırakılarak, düşe kalka 1951'den bugüne geldi. Ve tüm engellere rağmen sayısal olduğu kadar eğitim kalitesi anlamında da çok mesafe aldı.
Üstelik Türkiye'deki imam hatip karşıtları sadece CHP'liler değilken...
Lafın tamamını söylemeye gerek yok, imam hatip okullarından en az CHP kadar rahatsız olan kimi "cübbeli" kesimler de var.
İmam hatiplerdeki başarının sırrını öğrenmek isteyenler, hedefe konulan okullara gidip baksınlar; okul yöneticileriyle, öğrencilerle konuşsunlar. Soruların çalınmadığını, başarının da tesadüf olmadığını anlayacaklardır.
***Sakin kalarak konuşmaya devam edelim; yanlış olduğunu düşündüğüm bir husus daha var. Her okul kendi derecelerini iftihar listesi olarak paylaşır, gayet tabii. ÖNDER, imam hatiplerin başarısından dolayı haklı gururunu kamuoyuna duyurmak ister, sonuna kadar hakkıdır. Ancak kamu yayıncılığı yapan medya organları arasında sadece imam hatiplerdeki derece yapanların listesini haberleştiren, sadece onları alkışlayanları görüyorum. Ve bunu fevkalade yanlış buluyorum.
Türkiye'nin tüm okulları, tüm öğrencileri bizim. Hepsi gözümüzün nuru, hepsi geleceğimiz.