İşgal, yağma ve cinayet üzerine kurulan İsrail, şimdi bunu Orta Doğu çapında genişletiyor. Uzun yıllar Suriye, Türkiye, İran, Hizbullah ve Hamas ortak paydasında İsrail'e karşı ciddi bir tavır vardı. Bu nedenle Filistin toprakları dışına çıkamıyordu. Arap Baharı, büyük bir kırılmaya yol açtı. Suriye'deki iç savaş ile beraber İsrail'e karşı oluşan bu beraberlik de bozuldu. Suriye'ye İran milis ve askeri kuvvetleri girdi. Muhalefete ve Türkiye'ye karşı savaş açtılar. Haşdi Şab'i milisleri katliamlar yaptı. IŞİD ve El-Kaide de. Rusya ve ABD bölgeye girdi.
Orta Doğu hem kendi içinde iç savaşlara yaşadı hem de daha fazla emperyalizm taarruzlarına açık hale geldi. İsrail buradan nefes aldı. Önce Hamas'ın liderlerini yok etmeye başladı. Arkasından Hizbullah yok edildi. Peşinden Gazze katliamlarını soykırıma dönüştürdü. Hala da bütün dünyanın gözüne sokarak bunu yapmaya devam ediyor. Netanyahu, ABD ile Ortadoğu'da yeni bir düzen kuracaklarını açıkça söylemişti.
İsrail, bir yandan Gazze'de her canlıyı yok ederken öte yandan ulus aşırı operasyonlara başladı. Lübnan'da çeşitli operasyonlar yaptı. Suriye içlerine müdahalelerde bulundu. Açıktan Dürzilerin hamisi olduğunu söyledi. Hatta Kürtlere bile sahip çıkmaktan bahsetti. Şimdi bütün Ortadoğu'da yayılmak isteyen bir emperyalizm aşamasına geçti. Artık istediği yerlere bombalar yağdırıyor. Merkezleri vuruyor. Orduları dağıtıyor.
Şimdi İran'a bombalar yağdırıyor. İran cephesi de açıldı. Tahran, Tebriz ve Isfahan'daki nükleer merkezlerine saldırdı, üst düzey İran Devrim Muhafızları komutanlarını ve Genel Kurmay Başkanını öldürdü, yüzlere varan insan yok edildi. Netanyahu, kendisini Siyonizm'in kehanetini gerçekleştiren lider olarak görüyor.
İran mezhepçi ve Persi siyasetlerine yöneldi. Doğru. Ancak olayı sadece böyle okumak doğru değil. İran, bütün yanlışlarına rağmen bir ülkedir. Müslüman bir ülkedir. Komşumuzdur. Asırlardır beraber yaşıyoruz. Ancak İsrail Siyonist'tir, işgalcidir ve soykırımcıdır. İran'a saldırarak Orta Doğu'da tam yerleşmeye çalışıyor. Bütün Orta Doğu Müslüman ülkeleri dize getirmek istiyor. Emperyalisttir. Batının taşeronudur. Nitekim Fransa devlet başkanı İsrail'in bu saldırganlığına "İsrail'in kendisini koruma hakkı" derken, Trump da benzer biçim de tehditler savuruyor. Bir tek Erdoğan bunu soykırımcı provokasyon olarak değerlendiriyor.
İsrail, Ortadoğu'da kurmak istediği düzeni ile bölgeye tamamen hakim olmaya kalkışıyor. Bugüne kadar buna karşı en çok direnen üç devlet oldu. Türkiye, Suriye ve İran. Suriye bu işlevini kaybetti. Şimdi asıl Suriye'nin İsrail karşıtı tarafında yer alan İran'ı da yok etmeye çalışıyor. İran da karşı saldırılarda bulunmaya başladı.
Orta Doğu'da İsrail Siyonizm'ine teslim olmayan tek devlet kaldı. O da Türkiye Cumhuriyetidir. Bahçeli'nin saldırıya karşı yaptığı açıklama bu açıdan oldukça dikkat çekicidir: "İran'a yapılan operasyon, bir yönüyle Türkiye'ye verilmiş sinsi mesajdır. Aynı şekilde Türkiye Yüzyılı'na mühür vuracak kutlu hedeflere, terörsüz geleceğe ve ayağa kalkan diriliş ruhuna karşı dolaylı tepkidir". İsrail, Batılıların iddia ettiği gibi ne modern, ne demokratik, ne de laik bir ülke. Barbar ve teolojik bir devlet. Biz varlığımızı bütün "yedi düvel-i muazzama"ya karşı koruduk. Bugün daha bağımsız bir devletiz. İsrail'in Ortadoğu düzeni inşa çabalarına direnen tek umuduz. Bahçeli de "İsrail soykırımını durdurun" diyerek bu umudun sesi oluyor.
İsrail'in Ortadoğu düzeni için başlattığı savaşların genişlemesine karşı direnmek, mücadele etmek ve tavır almak bütün Müslümanlara farzdır. Çünkü Müslümanların vatanlarını, namuslarını ve dinlerini çiğnemektedir. Müslüman beldeleri yakıp yıkmaktadır. Yeni nesil haçlılar olarak ortaya çıkmaktadır. Haçlıların taşeronu. Haçlı zihniyetin ayaklanan arkaik güdülerin taşeronu. Buna karşı dur demek her Müslüman için bir görevdir.