Türkiye Büyük Millet Meclisi için yeni bir dönem başlıyor. Meclis Başkanlığı seçimleri yapıldı. Başta Terörsüz Türkiye hedefi bağlamında süren çözüm süreci ve yeni, sivil anayasa çalışmaları olmak üzere çok kapsamlı ve büyük aşamalar bekliyor yeni dönemi. Devasa zor meseleler. Allah yeni dönemde iş gören tüm siyasetçilerimize basiret ve feraset versin.. Bu ülke hepimizin.
Dünkü oylamayı seyrederken, siyasetin bir toplum için ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha fark ettim... Millet temsilinin, milletin sesini Meclis'e taşımanın ne kadar önemli olduğunu düşündüm basın koridorunda Başkanlık seçimini beklerken... Üç turu da dikkatle seyrederken MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli'nin ciddiyeti, oylamayı özenle takip edişi görülmeye ve ibret alınmaya değerdi.
Sayın Numan Kurtulmuş beyefendi, 3.turda farklı partilerin de oylarını alarak yeniden Başkan seçildi. Allah muvaffak eylesin.
TBMM'deki başörtülü vekilleri görünce yeniden içim eski karamsar günlere gitti. Hani okullara, hastanelere, adliyelere, devlet dairelerine alınmadığımız günlere... Siyasetin demokratikleşme adına aldığı değerli yolu Meclis'te seyretmek çok daha etkileyiciydi. Çünkü ülkemizin hemen her ilinden kadınlarımız ve özellikle örtülü vekillerimizi görmek, büyük engellerin aşıldığının çok değerli bir göstergesiydi...
Diyeceksiniz şimdi, demokratikleşmenin tek rengi başörtü yasaklarının kaldırılması mıdır? Elbette hayır! Lakin benim ve akranım hatta daha genç ve daha yaşlı pek çok kadının, binlercenin hayatını soldurmuş bir yasağın kaldırılması elbette milattı ve bu miladı sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan beyefendi liderliğindeki siyaset yazmıştı. Çok değil, pek çok yasak daha 10 yıl öncesine kadar sürüyordu. Uzak bir karanlıktan bahsetmiyoruz anlayacağınız...
Hatta eşini izlemek için TBMM'ye gelmiş Prof. Sevgi Kurtulmuş hanımefendiye bakınca da bu zorlu yılları hatırladım. İstanbul Üniversitesi'nden başı örtülü olduğu için uzaklaştırıldığında henüz bir doçentti. Başarılı bir öğretim üyesiydi. Eşi Numan beyle o günlerde verdikleri hukuk mücadelesine de tanığım. Ama ülkemizdeki kılık kıyafet yasakları 1968'den bu yana verilen hukuk mücadelesiyle değil, siyasetin gücüyle kaldırılabilmişti.
Yasaklardan nice sonra Sevgi Hanım fakülteye geri döndü ve Profesör ünvanıyla yıllarca ders vererek emekliliğine ulaştı. Şimdiyse bir balkondan eşini seyrediyordu.
Yıllar sular seller gibi geçerken, harman gibi savruldu içimden. Şu milletvekili sıralarında Merve Kavakçı'ya neler yapmışlardı. Nur Serter'in önderliğinde açılan ikna odaları mı, ideolojik peruk yasakları mı, Avrupa'ya zorunlu sürgünler mi... Hangi deli rüzgarlar fırtınalar esmişti bu Meclis'ten...
Yeni barış süreci, yeni ve sivil anayasa, TBMM'yi gözlemlediğim dün akşam içinde, yepyeni umutlar uyandırdılar ruhumda... Ülkem için iyilik güzellik duası ettim. İnsanlığa esenlik barış gelsin dedim Meclis'imizi seyrederken...