Bayram, kadim bir gelenek. Bütün toplumlarda var. Çağlar ve toplumlar değişse de devam edip gider. Çünkü insanların ve toplumların dünyasına anlam verir. Bu açıdan evrenseldir. Toplumlara ve insanlara hayatı anlamlı hale getirme fonksiyonlarını icra ederler.
İslamiyet'te iki ana bayram var. Ramazan Bayramı ve Kurban bayramı. Son din, bayramın evrensel anlamını yılda iki defa geniş ritüellerle yerine getirir. Hz. İbrahim'in kadim kurban kesme ritüeli Kurban Bayramının en önemli anlamı. Bu nedenle adı da Kurban Bayramı. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail arasındaki ilişkinin trajik dünyasına ayna tutar. Baba ve oğul, Allah ve peygamber, şeytanın bu iki ilişki arasına girerek kaos üretme çabası... Şeytan, bozan kimliği ile kaostur. Hz. İbrahim'in rüyasında aldığı mesaja teslimiyeti, Allah'a verdiği sözü tutma teslimiyeti, oğlunu kurban eden bir babanın teslimiyeti, tarihin olabilecek en büyük teslimiyeti...
Bu teslimiyetten bayram doğar. Baba kazanır, evlat kazanır, peygamberler kazanır. Yok olmanın eşiğinde yeniden varlığa gelirler. Ölüme giderken diriliş gerçekleşir. Şeytan yenilir. Baba ile oğul arasını açma, Allah ile peygamber arasını açma teşebbüsleri suya düşer. Şeytan, insanlığın evrensel tarihinde nasıl yenilir. Buradan insanlığın sevinci yükselir. Hayat doğar yeniden. İçinde muhabbet taşıyan hayat...
Bayramın en kudretli tarafı muhabbettir. Ailede muhabbet, mahallede muhabbet, şehirde muhabbet, toplumda muhabbet. Gülen yüzler, selamlaşmalar, hal hatır sormalar, kucaklaşmalar, ziyaretleşmeler. Herkes muhabbette yıkanır. Azar, aşağılama, kızgınlık, başını çevirme, görmezlikten gelme, duymama, görmeme yoktur.
Toplum muhabbetle yeniden canlanır. Kurban etrafında paylaşım ve dayanışma yaşanır. Sanki kurban edilmekten kurtulan Hz. İsmail değil, bütün Müslümanlar. Hepimiz nice kurban edilişler yaşıyoruz! Paraya kurban, şehvete kurban, makama kurban, bilgiye kurban, güce kurban... Bayramda İsmail olmak bunlara kurban olmaktan kurtulmaktır. Hz. İbrahim'in ailesine katılmaktır. Şeytanın ayartıcı oyununa gelmemektir. Şeytan ayartmaya devam eder. Güçle, egemenlikle, parayla, bilgiyle, güzellikle, gençlikle ayartır. Ancak bayramda şeytan yenilgiyi yaşar. Müslüman, bu günde bütün ayartmalardan uzak yaşar. Dünyanın ayartıcı her şeyinden uzaklaşmanın sükûnetiyle muhabbete katılır.
Bayram, af günüdür. Allah, Hz. İbrahim'i affeder. Onun teslimiyetiyle bütün insanlığı affeder. Allah'ın en büyük sıfatlarından biridir affetmek. Ehli Sünnet de şirk hariç Allah'ın bu affediciliğini merkezde tutar. Toplum muhabbetinin en köklü taraflarından birisi olan affı vurgular. O nedenle kolay kolay insanları tekfir etmez.
Af, trajik olandan kurtuluştur. Hz. İbrahim, oğlunu kurban etme trajedisinden kurtulmuştur. Oğlunu kurban etmek trajedinin taşıdığı kan, acı ve ıztırarın en zor biçimidir. Trajedinin trajedisidir. İnsanlar da af ederek Allah'ın, affetme sıfatıyla hareket ederler. Bundan dolayı bayramda küsler barışır. Müslümanlar birbirini affeder. Affetmekle muhabbet bulur.
İnsanlar affederek iyileşirler. Çünkü affetmenin iyileştiren tarafı var. Yoksa öç, kızgınlık gibi duygularla insanlar da toplumlarda yıpranırlar. Savaş hali ve çatışma hali insanları muhabbetten uzaklaştırır. Allah'ın affetme özelliğini en yüksek seviyede Hz. Muhammed yerine getirdi. Kendisini yurdundan atan, eziyet eden ve ona savaş açan Mekkelileri fetihle beraber affetti. Kendisine yaşatılanlara rağmen affettiği için kolektif travmalar oluşmadı.
Müslüman toplumlar etnik, mezhebi ve sınıfsal çatışmaları bayramın derin anlamına katılarak ve affederek aşabilirler. Türkiye, yaşanan 47 yıllık terörle gelen iç çatışmayı bu bayramın affı ile muhabbet toplumuna dönebilir. Kutuplaşma ve diğer nedenlerden kaynaklanan küskünlüklerin de yine bu bayramdaki af bilinciyle üstesinden gelebilir.
Her Müslüman bu bayramda affetsin! Kardeşini, Müslümanı, komşusunu, akrabasını, müşterisini, patronunu, çalışanını... Afla gelen muhabbetimizle Cemiyet-i Kamil'in mutlu toplumuna yelken açalım.
Ülkemizin, İslam aleminin ve bütün okuyucularımın bayramı kutlu olsun!