"20 Kasım 2023 tarihinde, 38. Kurultayımızın üzerinden henüz iki hafta geçmişken, kurultaya ilişkin bazı iddialar kamuoyuna yansımaya başladı. O gün yayımladığım videoda, partimizi korumak adına gerekli olan her şeyi açıkça ve kararlılıkla dile getirdim. Ancak o günden bu yana, organize edilmiş, kimliklerini gizleyerek karanlıkta hareket eden trol hesaplar üzerinden sistematik bir linç kampanyasına maruz bırakılıyorum. Can güvenliğime yönelik açık tehditler alıyorum. Beni elektrik direğine asmakla tehdit edenler de var, silahla vurulmamı isteyenler de... Tehditler, iftiralar ve kirli kampanyalar bir araya gelmiş durumda. Sahte sosyal medya hesaplarından, fonlanan sözde akademisyenlere, iftira ve manipülasyonla mesleklerini kirleten bazı gazetecilere kadar uzanan geniş bir cepheyle karşı karşıyayız. Ve ne yazık ki, dün siyasi ikballeri uğruna yanımda saf tutan, bir zamanlar benimle yol yürümeyi bir övünç sayarken bugün başka mecralara savrulmuş bazı siyasetçiler de bu koroya katılmış durumda. Hepsi bir ağızdan, hiçbir bilgi sahibi olmadığım, hiçbir dahlimin bulunmadığı bir konuda konuşmamı talep ediyorlar. (...) Beni direklere asacaklara, silahla vuracaklara, beni yakacaklara, taşlatacaklara, bir adım attırmayacaklara ve lamalara söylüyorum: Sizden korkan sizden namerttir. Benden bir mesaj bekleyen herkese buradan açıkça sesleniyorum: Herkes bilsin ki; bu partinin düşmanlarını, yine bu partinin harim-i ismetinde boğmaya muktediriz."
Kemal Kılıçdaroğlu; CHP'nin bir önceki genel başkanı, 2020-2023 yılları arasında 13 boyunca CHP'nin başındaydı. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 65 oy alacağına inanılıyordu. 6'lı masa onun icadı olarak hayata geçti. CHP'nin büyük şehirleri almasını sağlayan strateji onun eseriydi. Yukarıdaki uzun alıntı ona ait. Önceki gün X hesabından yaptığı bu paylaşım CHP'nin neden başaramadığının da bir göstergesi.
Çok şey söylenebilir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına gelme şekli dahil, "etme bulma dünyası" da denilebilir. Ama galiba en temel problem, CHP'nin bir türlü ilkeli biçimde siyaset üreten bir partiye dönüşememesi. "Cumhuriyetin kurucu partisi" diye övündükleri CHP, bir miras yedi partisi. Bu yüzden de içerideki kavga hiçbir zaman bitmiyor. Birbirine kumpas kuranlar hiç eksik olmuyor.
Erdoğan'ı devirmek için sarfettikleri eforun onda birini halkı ikna etmek için siyaset üretmeye harcasalardı bugün bambaşka bir CHP'den bahsediyor olabilirdik. Deniz Baykal'ın genel başkanlığına en ahlaksız yollarla son verildi. O dönem CHP'liler bunu sorgulamadı. Parti üzerindeki FETÖ vesayetine ses çıkarmadı. Hatta FETÖ ile iş birliği yaparak Erdoğan'ı devirebileceğini düşündüğü için CHP, ucu ABD'ye uzanan bu istihbarat örgütünün tüm yalanlarını doğru kabul etti. Kemal Kılıçdaroğlu TBMM kürsüsünden, adeta FETÖ'nün sözcüsü gibi, bu yalanların ses kayıtlarını dinlettirdi.
CHP'de tarih tekerrür ediyor. Kılıçdaroğlu'nu "Gandi Kemal" denilerek göklere çıkartıldığı dönemde de CHP, kendi ideolojisi ve Türkiye perspektifi ile hareket eden bir parti değildi. ABD başkanlarının açıktan desteklediği, FETÖ'nün medet umduğu, Kandil'deki terörist başlarının "demokratik güçler ittifakı" diyerek tebrik mesajı yolladığı bir partiydi.
2023 seçimlerindeki hezimetten sonra Ekrem İmamoğlu için benzer bir süreç sahnelenmeye başlandı. Elbette Kılıçdaroğlu'nu diskalifiye etmek gerekiyordu. İmamoğlu gibi her yola yatmaya daha müsait, her eğilime yeşil ışık yakan bir profiller kazanma ihtimalinin daha yüksek olarak değerlendirildi.
30 Haziran'da karar çıkacağı düşünülen "şaibeli kurultay" davasındaki iddialar bu zeminde yaşandı. 6 CHP'li delege 6'lı oku temsilen kurultayda delegelerin iradelerinin rüşvet ile sakatlandığı iddiasıyla yargı yoluna başvurdu. İddialar somutlaşırsa kurultay yok hükmünde değerlendirilecek.
Bu ne demek? Çok muhtemel kurultaydan önceki CHP yönetiminin yeniden göreve gelmesi demek. Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan, Özgür Özel'in başkan yardımcısı ya da sözcüsü olduğu CHP... Artık ondan sonra ne yapacakları onların problemi. Lakin Kemal Kılıçdaroğlu'nun suskunluğunu bozduğu paylaşımı, CHP'de siyasetçisinden akademisyenine, gazetecisinden trolüne ihanetin, tehdit ve şantajın, iftiranın, kirli kampanyaların, fonlamanın kurumsallaştığını gösteriyor.
"Şaibeli kurultay" korkusuyla sözde gazeteci Nevşin Mengü, akademisyen Emrah Günsunar, "Kılıçdaroğlu Doktrini"nin mucidi milletvekili Yunus Emre gibi isimlerin dolaşıma soktuğu "Kılıçdaroğlu mahkemeye gitsin, 'şaibe yok' desin." beklentisi üzerinden Kılıçdaroğlu'nu kazığa oturtmaya çalışan bir linç kampanyası başlatıldı.
Kurultayla ilgili olası kararın İmamoğlu ve Özgür Özel ve fonlanan CHP yandaşlarında bu denli infiale yol açma sebebi, neticenin İBB ve Ekrem İmamoğlu hakkındaki 5. dalgasına ulaşan yolsuzluk davalarıyla ilgili kamuoyundaki algıyı da doğrudan etkileyecek olması.