Evvelki gün, (31 Mayıs günü) İstanbul- Çamlıca Camii'nin altındaki konferans salonlarından '1071 – Malazgirt' isimli olanında, Fas'lı fikir adamlarından Taha Abdurrahman'ın bir konferansı vardı. Konferansı düzenleyen, Mehmed Görmez hoca'nın başkanlığını yürüttüğü 'İDE' (İNSTİTUTE OF ISLAMIC TRUOUHT /İslamî Düşünce Enstitüsü'nün tertiplediği bir toplantı vardı.
Taha Abdurrrahman'ın konferansında sıkça vurguladığı ve 'hakikati olmayan ve bu yüzden de vehme dayalı algılarla toplumları yönetmeye çalışan siyasetçiler için kullandığı 'hakikatsiz algıların politikacısı' ibaresini biraz değiştirerek yazının başlığı yaptım.
Bu tanımlamaya günümüz dünyasının siyasî yönelişlerini belirlediklerini sanan, belirleyeceklerini iddia edenlerin başında muhakkak ki, Trump ve emsali diğer emperyal güçler odaklarının başında bulunanlar geliyor ve ülkelerin iç siyasetçilerinde de bunlardan bir hayli var, bizde de olduğu üzere.
Bu acı gerçeğe rağmen, elbette, dünyayı domuz çobanlarının , kovboy mantığıyla yönetmek isteyişlerine teslim olmayan ve bunca şeytanî yönelişlerin karşısına, inandıkları 'hakikat'in ölçüleri göre yönetim çabası içinde çırpınanlar da vardır ve olması da tabiîdir.
O konferansta ele alınan konulara bir sonraki yazıda özetle de olsa değinmek ümidiyle, bugün dün ve bugünün dünya siyaseti çok önemli bir açısından gelişmesine değinmek önceliği gerektiriyor.
Bugün, 3 yılını dolduran 'Rusya-Ukrayna Savaşı' için 'ateş-kes' görüşmeleri yapmak üzere, iki tarafın üst derece yetkili temsilcileri İstanbul'da bir araya gelecekler..
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın geçen hafta hem Moskova'da Putin'le ve hem de Kiev'de Zelensky ile yaptığı görüşmeler bugünkü toplantının gerçekleşmesine zemin hazırladı.
Fransa Başkanı Macron, Başkan Erdoğan'la ilgili soğuk mesajlar verdiği 10 ay kadar öncelerde, 'Rusya- Ukrayna Savaşı konusunda iki tarafla da konuşabilen ve iki tarafın da güvendiği tek lider Erdoğan.. Düşünebiliyor ve kabul edebiliyor musunuz bu durumu?' şeklinde bir cümle kurmuştu..
Aradan zaman geçti, Macron'la Erdoğan arasındaki o soğuk mesafenin biraz kapandığı söylenebilir. Ve bugün de, Rusya-Ukrayna Savaşı konusunda, her iki tarafa da güven veren ikinci bir isim henüz de yok dünya liderleri arasında.. Tayyip Bey'in bulunduğu makama verdiği bu itibar, sadece bu ülke için değil, dünya Müslümanları için de bir iftihar vesilesidir.
Bu noktaya bu kadar işaret ettikten sonra...
Gelelim, bugün yapılacak görüşmelerin sonunun ne ve nasıl olacağı henüz meçhul ise de; ondan önce, görüşmede bir uzlaşma metni imzalanıncaya kadar, her iki taraf da, karşı tarafa güçsüz bir görüntü vermemek için, son dakikaya değil, son saniyeye kadar, üstünlük kazanmaya çalışacaklardır. Çünkü, bir anlaşma sağlanırsa, o imza ânından önceki son durum esas alınır bu gibi görüşmelerde.
Amerikan Başkanı Trump, muhataplarına bazen gülücükler ve övgüler, bazen tehditler yağdırarak, seçilmesinin hemen ertesi günü durduracağını zannettiği bu savaş ateşinin öyle kolayca söndürülemeyeceğini anlamış olmalıdır. Amerikan toplumu nasıl bir 'gelişmiş' ! toplum ki, Başkanları her an bir başka açıklamalar yapıyor ve bir an sonra neler yapacağı da belli olmuyor.
Rusya Başkanı Putin'i o kadar övdükten sonra baktı ki, istediği sonuca varamayacak, bu sefer de, Rusya'nın Kiev'i bombardıman etmesi üzerine 'Sivil insanların yaşadığı şehirleri bombardıman ederek devamlı insan öldürüyorsun.. Ama bundan zararlı çıkacaksın..' diye tehdide kalkıştı.. Yine, netice alamadı..
Ve, Putin, kendi savaşını, kendi planladığı şekilde sürdürmeye kararlı gözüküyor..
Ama, Putin de konuşacak olursa, (İsrail ile münasebetleri açısından Gazze'nin adını açıkça anar mı, bilinmez ama); başka yerlerde yüzlerce değil, binlerce değil, en azından 70 bini aşkın sivil insanın, Amerika'nın desteğiyle katledildiğini söylemesi durumunda, Trump'ın söyleyecek sözü ne olur? Evet, yine bulur bir takım gerekçeler; 'İsrail'in hayatta kalmasının kesinlikle gerektiği' gibi.. Ama, bunlar 'şeytanî akl'a, hakikatsiz algılara teslim olmuş siyasetçiler'in bilinen gerekçeleridir.
Ve bugün İstanbul'da, saat 13.00'te Çırağan Sarayı'nda gerçekleşeceği bildirilen görüşmelerin başlamasına ramak kala, dün, Ukrayna'nın elindeki dünya kadar dronlarla , Rusya, en hassas yerinden vuruldu ve yapılan açıklamaya göre Rusya'nın 40 savaş uçağı imha edildi ve dünya ajansları, o imha edilen o savaş uçaklarının yangın sahnelerini yansıttılar ve Rusya da, şoke olmuş vaziyette. Ama, savaş halinde iki ülke olduğuna göre ve henüz de 'ateş-kes' durumuna geçilmeden önce, bu beklenmeliydi.
Evet, Ukrayna ordusu, dün sabah Rusya'ya karşı şimdiye kadarki en etkili saldırılarından birini başlattı ve Ukrayna'ya 2 bin kilometre uzaklıkta olan Doğu Sibirya'da, Baykal Gölü'ne yaklaşık 150 km mesafedeki bir Rus hava üssünü, dronlarla vurdu ve nükleer bomba taşıma kapasitesine sahip 40 adet Rus bombardıman uçaklarının imha edildiği açıklandı.
Açıktır ki, Ukrayna'ya Rusya karşısında bir üstünlük sağlamasının planlandığı ve o güçlü dronlarla, Rusya'yı o kadar uzak mesafelerde vurmasının kim tarafından sağlandığı ortada. Amerika ve Avrupa ülkeleri... Çünkü, Rusya durdurulamazsa, Avrupa, savunmasız kalacağının korkusu içinde.. Zelensky, ülkesinin bağımsızlığını korumak için çalıştıklarını ifade etse de, perde gerisinde de perde önünde de kimlerin olduğunu Putin bilmiyor değil..
Ukrayna lideri Zelensky İstanbul görüşmelerinde "tam ve şartsız ateşkes" sağlanması ve tutuklular ile kaçırılan çocukların iadesi gibi konuların ele alınacağını vurguladı.
İlginç bir nokta da şu ki, Ukrayna heyetine Savunma Bakanı Rüstem Umerov başkanlık edeceği açıklandı. Anlaşılıyor ki, Rusya, Çeçen lider Kadirov'un savaşçılarını cephelere sürerken, Zelensky de 'müslüman ismi' taşıyan birisini Savunma Bakanı yaparak Rusya'ya karşılık vermiş bulunuyor.
Bu satırların yazıldığı dün gecenin geç saatlerine kadar gelen haberlerden anlaşıldığına göre, Rusya da karşılık verecektir ve vermesi de hattâ kaçınılmazdır ve karşılık vermeyecek olursa, bu durum, Putin'in ve Rusya'nın zaafına verilecektir ve bugün de toplantının sonuna kadar karşılıkla güç gösterilerinin sergilenmeye çalışılması tabiîdir.
Elbette burada Trump, bir taraftan, Rusya'nın saldırısıyla başlayan savaşın başlatıcısı olarak Zelensky'yi suçlarken; Ukrayna'ya her türlü silah ve 100 milyar doları aşkın dev malî yardımların yapanların başında Amerikan emperyalizminin geldiğini biliyordu ve bugün de ne söylerse söylesin, ABD emperyalizminin stratejik merkezlerinin hesaplarının dışına çıkamaz. Ve mesele Ukrayna'nın kurtarılması değil, Avrupa'nın kurtarılması ve Amerika'nın dünya jandarmalığı iddiasına zarar gelmemesi için, Trump da gerekli her şeyi yapacaktır.
Çünkü, o ve Amerikan derin devletinin aklı da biliyor ki, Amerikan emperyalizminin inisiyatifi yitirmesi halinde, NATO da, Avrupa da belirsiz yarınlara sürüklenecektir.