Demiştim ki, “Bu arkadaşlar (yani Silivri’de yatan aslanlar) aynı anda hem Maocu, hem Kemalist, hem solcu, hem sağcı, hem sivil, hem militarist, hem ulusalcı, hem evrenselci olmayı başarıyorlar, bunu anlıyoruz da, sosyal demokrat Kılıçdaroğlu’nun bütün bu ‘şeyleri’ yeni CHP çatısı altında nasıl birleştirdiğine akıl erdiremiyoruz.”
Nasıl oluyor bu?
Epeydir, “Maocu Kemalistlerin” tezlerini seslendiriyordu.
Kendisine ait bir görüşü, orijinal bir düşüncesi, “Bakın, nasıl da muhalefet yapıyor” dedirtecek bir önermesi bulunmadığı için, Silivri cenahından gelen “sufle”ye göre hareket ediyordu.
Silivri önünde toplanılacak...
Toplanılıyordu.
Korsan Cumhuriyet yürüyüşü yapılacak...
Yapılıyordu.
Anıtkabir civarında hır çıkarılacak...
Çıkarılıyordu.
Bu da, “Perinçek CHP’yi dizayn etmeye mi çalışıyor? Kemal Bey buna nasıl izin veriyor?” sorularına yol açıyordu ve parti içinde rahatsızlık oluşturuyordu.
Kemal Bey nihayet uyandı; “Perinçek tak diye emrediyor, Kılıçdaroğlu şak diye yapıyor” izlenimini kırmak için, partisinin milletvekilleriyle basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi ve Perinçek konusunda birtakım uyarılarda bulundu.
Aslında kendiliğinden uyanmadı...
Daha fazlasını uman Perinçekçiler CHP yönetimine bayrak açmasaydı, uyanacağı filan yoktu.
Kemal Bey toplantıda Perinçek hakkında şunları söylemiş: “Sahibi eski Mao’cu olan bir gazete partimizi dizayn etmeye çalışıyor. Apo’nun önünde diz çökerken çekilmiş fotoğrafları olanlar, Apo’ya çiçek verenler, şimdi başımıza Atatürkçü kesildiler. Millet bunları unutmaz, millet bunları yemez...”
Bunları söylemiş ve eklemeyi ihmal etmemiş: “Burada konuştuklarımız burada kalsın. Ertesi gün gazetelerde okumayalım. Eğer gazetelere bilgi sızarsa, bir daha toplantı yapmam...”
Ne yazık ki, orada konuşulanlar “orada” kalmadı.
Ertesi gün, Aydınlık gazetesinin manşetini süsledi.
Bu arada (toplantı vesilesiyle) bir şeyi daha öğreniyoruz:
Tunceli milletvekili ve halaoğlu Hüseyin Aygün’ün “Seyit Rıza’ya iade-i itibar” girişimi, Kemal Bey tarafından püskürtülmüş.
Kemal Bey, “Başımıza Atatürkçü kesildiler... Partimizi onlara dizayn ettirmeyiz” diyor ama partisi “onlar” tarafından çoktan dizayn edilmiş bile...
Nasıl mı?
Hüseyin Aygün’ün girişimine en şedit tepkiyi Perinçek grubu gösterdi...
Memleketin cümle faşistleri sustu, bu girişimi eleştirmeyi zül saydı, ama solcu Aydınlık gazetesi Kılıçdaroğlu’nun “gençlikle buluşuyoruz” kılıfı altında Atatürk karşıtı sol maskeli gruplarla “Seyit Rıza ittifakı” kurduğunu yazdı.
Hani partinizi dizayn ettirmezdiniz?
Partiniz dizayn edilmiş ki, Seyit Rıza’ya iade-i itibar bile isteyemiyorsunuz.
Partiniz dizayn edilmiş ki, Dersim’i bile konuşamıyorsunuz.
Partiniz dizayn edilmiş ki, Dersim’de yaşananların “devrimin tarihsel meşruluğu içinde olağan olduğunu” söylüyorsunuz...
Partiniz dizayn edilmiş ki, Silivri Cezaevi önünden ayrılamıyorsunuz...
HAMİŞ: Kılıçdaroğlu’nun “başımıza Atatürkçü kesildi” dediği zat, vaktiyle “Milli mücadele, Yunan emekçilerinin zaferidir” buyurmuş, kendini tutamayıp “Kemalist burjuvazinin işçi sınıfını ezdiğini” söylemişti... Madem Perinçek grubuyla Atatürkçülük yarışı yapacaklar, bu argümanları kullansınlar.