Birkaç hafta içinde konuştuğumuz bir konuydu iklim değişikliği meselesi. İtirazlar, eleştiriler ve fikirler sunuldu. Hepsi kıymetli ama bir gerçeği değiştirmiyor bu durum: İklim değişiyor.
İklim değişikliğinin yangınlara etkisi büyük. Bir de kasten veya özensiz davranarak insanların sebep oldukları var. Her yönüyle meseleye yeniden bakmak zorundayız...
MADEM YEŞİL VATAN DİYORUZ...
Yeşil vatan ifadesi önemli. Bu noktayı ıskalamamak gerekiyor. Vatan diyorsak bu yerleri "yangından koruma konsepti" ile değil "sınırları korur gibi" korumak zorundayız.
KONSEPTİN KODLARI NE OLMALI?
Meseleye teknik uzmanların görüşlerini dinleyerek hukuki olarak bakmaya çalışacağım. Bunu yaparken üçlü bir tasnif yapmak gerekiyor: Önleme çalışmaları, yangına müdahalede yetki karmaşası ve nihayet cezalar ve diğer yaptırımların mahiyeti.
ÖNLEME ÇALIŞMALARI
Bu konuda ciddi bir farkındalık sürecine ihtiyaç var. Ormanın vatana nasıl bir katkısı olduğunun, yeşil vatanın ne anlama geldiğinin, ormanların gelecek nesillere aktarılmasının bir borç olduğunun her yaştan insana anlatılması lazım. Bunun için internet medyası ve sosyal medya platformları önemli bir zemin olabilir.
KAMU SPOTU ZORUNLU OLMALI!
Bu konuda bir yasa çıkarıp sosyal medya şirketlerine bakanlıkça hazırlanan kamu spotlarını ücretsiz yayınlama zorunluluğu getirilmeli...
YAPAY ZEKA, TEŞVİK PAKETİ...
Önleme çalışmalarına yapay zekâ desteği şart. İnsansız araçlarla müdahalenin kapasitesinin arttırılması ve buna özgü basit cihazların üretilmesi mümkün. Bunun için devletin özel teşvik paketi ve alım garantisi vererek savunma sanayinden "transfer" yapmasını da düşünmek gerekiyor. Denetim kulelerinin arttırılması, bu alanların -mesela- jandarmaya hasredilmesi için bir yasal adımı da düşünmeliyiz...
YANGINA KİM MÜDAHALE EDECEK?
Türkiye'deki en büyük sorun "müşterek yetki" bence. Bir yere, bir olaya müdahale noktasında birden fazla yetkili kurum olunca bunun bir koordinasyona dönüşmesi gerekirken anlamsız bir vurdumduymazlığa, "onlar yapsın" ataletine dönüşüyor.
İDARİ SORUŞTURMA ETKİN OLMALI...
Evvela bu olaylarda geciken müdahale varsa veya bir kurum çekingen tavır sergilemişse idari olarak yöneticilerinin ceza alması ve görevden alınmasını sağlamak gerekiyor. İbret olmalı.
YETKİ VE SORUMLULUK TEKELİ ŞART
Orman sahalarının kent içi veya dışı ayırmaksızın güvenlik denetiminin sadece bir birime verilmesi elzem. Mesela otoyollarda yetki nerede olursa olsun jandarmada... Bunun gibi düşünmek gerekiyor. Yangına müdahalede de aynısı lazım. Ama yetkiyi kapasiteye göre vermek, kapasite düşükse arttırmak gerekiyor...
CEZALAR ARTSIN!
Suç işleyene ceza verilmesinin bir yönü de fail dışındakilere "caydırıcılık" sağlamaktır. Cezayı arttırmalıyız. Bunda herkes hem fikirdir sanırım ama cezanın arttırılması yetmez. Kast ve ihmal ayrımını kaldırmak, tedbirsizlik-dikkatsizlik kavramlarını Orman Kanunundan çıkarmak gerekiyor.
İKİ MADDE ÖNERİSİ...
Konuya ilişkin iki madde önerim var ve tüm sorunu çözeceğini düşünüyorum:
-Birinci madde; "her ne surette olursa olsun ormanların yanmasına sebebiyet veren kişi yirmi yıl hapis ile cezalandırılır, çıkan yangını söndürme çalışmalarında yer alan kişilerin yaralanması veya ölümü halinde faile ayrıca bunlardan da ceza verilir".
-İkinci madde; "ortaya çıkan orman yangınının söndürülmesi çalışmalarında özensiz davranışları, gecikmesi veya başkaca ihmali bulunan kamu görevlisine on yıl hapis cezası verilir"
TAZMİNATI UNUTMAYALIM...
Bunlar da yetmez! Hem bu günlerdeki failler için hem de sonrası için söylüyorum. Sebep oldukları tüm zararı -yani yaktıkları ağaç yerine dikileceklerin tutarını, devletin söndürmek için yaptığı masrafı, sebep oldukları yaralama ve ölüm sebebiyle kişilerin veya yakınlarının maruz kaldığı zararları- bu failler ödemeli. Hatta şimdi adli işlem yapılanlar hakkında bu tazminat konusunu gündeme getirmeliyiz...
Ateş soluyarak yeşil vatan için ölüme yürüyenleri hiç unutmayalım.
Yangınların sönmesi için canla başla çalışan herkese minnettarız.