Kızı için alıyordu, koleksiyoner oldu  

Ankara'da yaşayan işletmeci Murat Yurtsever kızı Bircenaz’a 20 yıl önce Almanya’dan, porselenden yapıldığı için ‘taş bebek’ olarak adlandırılan antika oyuncak bebeklerden aldı. Bebeklerden korkan kızının bu korkusunu yenmesi için bir kaç tane daha almaya karar veren Yurtsever, zamanla bu oyuncakların koleksiyonunu yapmaya karar verdi. Kızının da oyuncakları sevmeye başlamasıyla gittiği her ülkeden bu bebeklerden alan Yurtsever, bugüne kadar farklı saç rengi ve ilginç kıyafetleriyle 7 bin 500 bebeklik koleksiyonun sahibi oldu. Temizliği oldukça özen isteyen taş bebeklerin bakımını ise “Onları başkasıyla paylaşamam” diyen Bircenaz Yurtsever yapıyor. Altı ayda bir silinen bebeklerin üzerindeki elbiseleri ve saçları da yumuşatıcıyla yıkanıyor.      

HER YERDEN BİR BEBEK ALDIK       

Baba Murat Yurtsever, bu ilginç hikâyenin kızıyla yaşıt olduğunu belirterek, “Kızım, oynaması için aldığım bebeklerden ilk başta çok korkuyordu, oynamıyordu. Korkmasın, alışsın diye oyuncak almaya devam ettim. Öyle birikti. İtalya, Almanya, Rusya, Çekoslovakya, ABD ve İngiltere gibi her gördüğüm her yerden bebek aldım” diye konuştu. Geçen hafta bebek almaya İtalya’ya gittiklerini anlatan Yurtsever, oyuncakların en küçüğünün 5, en büyüğünün ise 43 yaşında olduğunu söyledi. ABD’de bir kadının bu bebeklerden biriktirdiğini duyduktan sonra kendilerinin de biriktirmeye başladığını dile getiren Yurtsever, “Türkiye’de taş bebeği biriktiren bir biz varız. Kızım turizm işletme bölümünde okuyor. ‘Baba bir kafe açalım’ dedi. Bebekleri de burada sergiliyor” diye konuştu. Bircenaz Yurtsever, bebeklerle 6 yaşından beri bağ kurmaya çalıştığını söyledi. “14 senedir hepsiyle farklı farklı bağım var, hepsini çok seviyorum. Bazılarına isim koyuyorum. Konuşmadan uyuyamıyoruz.” diyen Yurtsever şöyle konuştu: “Onları başkasıyla paylaşamam, vazgeçemem herhalde. Küçükken yanımdan ayırmadığım bebekler oluyordu. Parka, okula onlarla gidiyordum. Şu anda yatağımın başucunda bir tane var. Onunla bakışmadan uyuyamıyorum. Derdimi dinliyorlar. Türkiye’de de üretimi yok ve böyle biriktiren de yok.”