30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

24 TV yeni dünyanın haritasını çizecek

Habercilikte ilklere imza atan, doğruluğu motto edinmiş bir kanalın yöneticisi olmak zor. Bu hafta dünya ve Türkiye gündeminin en aktif olduğu süreçte 24 TV’nin patron koltuğunda oturan Murat Çiçek ile buluştuk. Çiçek, 15 Temmuz ile başlayan değişimi ve yeni stratejisini açıkladı: 24 ekranları artık dış haberde öncü olacak!

SERPİL ÇEVİK 8 Ekim 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
24 TV yeni dünyanın haritasını çizecek

Dünya ve Türkiye gündeminin en yoğun olduğu son üç yılda, doğru haberciliği motto edinmiş kanalı yönetti. ESMEDYA’ya bağlı 24 TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek bir taraftan moderatör kuşağı ile ilklere imza atan kanalına yenilikler planlarken, diğer taraftan değişen dünya düzenini Türkiye açısından okumaya çalışıyor. İlk izlenim yükü ağır olmasına rağmen oldukça enerjik bir yönetici. Ben merkezci değil. Ekibiyle biz olmayı becerebilen patronlardan. Yurt dışında eğitim alan Çiçek’e göre başarısının sırrı işe en alttan başlamış olması. Kanalın yeni yayın dönemini konuşmak için bir araya geldiğimiz Çiçek’ten televizyon haberciliği ve risk yönetimi hakkında çok şey öğrendik.

Aylan bebek, göçmen krizi, terör saldırıları ve darbe... Dünya ve Türkiye açısından sancılı bir süreçte 24 TV’nin kaptanıydınız. Mürettebatınızı nasıl yönlendirdiniz?

Birçok meselelerle mücadele etmek durumunda kaldık. Habercilik böyle bir şey. Mesai mefrumu yok. Daha önce yaz döneminde meclis, siyaset tatile girerdi, haberin rengi değişirdi. 2000’den sonra hem Türkiye’nin gelişmesi birçok noktaya odaklanması sadece kendi gündemiyle değil dünya gündemiyle beraber bir şeyler yapabiliyor olması bizi de etkiledi. Çünkü artık bu ülkenin maraton koşmasından çok maratonda Sprint yapması gerektiğini söyleyen bir iktidar vardı. Bunu takip eden medyanın da yapılanması gerekiyordu. Biz de bir değişim geçirdik. Artık kısa süreli tatillerle çalışıyoruz. Olaylara hazırlıklıydık ama içerik olarak da şöyle bir farkımız var bugün bu ülkenin lideri ‘yerli milli’ vurgusunu yaparken biz bunları üzerimize alınmadık çünkü biz zaten bu noktadayız. Ayağımızı bastığımız yer belli. Diğer medya gruplarında yazan mensuplarından şöyle bir ibare hatırlıyorum: Patronumuz bize dedi ki; bu darbenin karşısında duracağız seçilmiş hükümetin yanında yer alacağız. Bizim patronumuz Ethem Bey bize böyle bir şey söylemedi. Biz de sorma ihtiyacı hissetmedik. Bu kanalın refleksi zaten bunun üzerine. Milli ve yerli yayın çizgisi 24 TV’nin kuruluş temellerinde yer alan bir çizgi. 

Habercilikte mottonuz nedir?

24 TV’de mottomuz doğrusunu öğrenin. İşin doğrusunu aktarmakla mükellefiz. Bazen rakiplere bakıyorum haberi araştırmadan ilk haliyle veriyor. Haber kirliliği ve yanlış bilgi kaçınılmaz oluyor. Biz haberi double check ederiz, çapraz sorgularla doğrulamadan girmeyiz. Bu özelliğimiz zaman zaman bizi maalesef geride bırakabiliyor. Ama izleyiciyi yanlış bilgilendirme riskini de minimize ediyor. Türk medyasının hastalıklarından biri haberi atlatmamak kaygısıyla birçok haberin doğruluğu araştırılmadan vermek. Mesela bir olay neticesinde ölü sayısını önce yüksek açıklayıp sonra düşüren kanallar var. Biz haberi resmi bilgilere ve Türkiye’nin dört bir yanındaki temsilcilerimizden edindiğimiz bilgilere dayandırırız. 

Bir olay neticesinde ölü sayısını fazla verip sonra düşüren kanallar var. Biz önce haberi doğrularız.

Diğer haber kanallarınızdan en büyük farkınız ne desek?

İzleyici şunu biliyor: Bu haber 24 TV’de çıktıysa doğrudur.

Tehdit alıyor musunuz?

15 Temmuz başlı başına tehditti, Ankara büromuzu bastılar. Genel anlamda tehdit alıyoruz. ESMEDYA terör örgütlerinin hedefi. Binamıza bomba konuldu, eski patronlarımızdan Murat Sancak’ın aracı kurşunlandı. Sadece PKK değil FETÖ da tehdit ediyor. Mecliste terör örgütünün kolu olan partinin eş genel başkanı ESMEDYA kuruluşlarını elinde gazeteyi sallayarak tehdit etti. Bunlarla ilgili hukuki yollara başvuruyoruz ama mesele şu; bu davranış bizim söylemek zorunda olduğumuz meseleleri geriye atmamıza neden olmuyor hiçbir zaman da olmamıştır. 

Medya neden manipülasyon aracı olarak kullanılıyor?

Bu olay uzun zamandır böyle. Kimi yayın kuruluşları kendi desteklediği kurumlar üzerinden kazanmak için bu yola başvuruyor. Bazıları öyle kötümser bir tablo çiziyor ki ‘bunlar gerçekten de Türkiye’den mi bahsediyorlar’ deyip hayrete düşüyorum. Kötü haberin verişi bile mantık çerçevesinde olmalı. Araştırmadan verirseniz hataya düşersiniz. Sosyal medyaya güvenilmemesinin nedenlerinden biri de bu zaten.

Sosyal medya demişken mesleğinizin geleceği açısından internet yayıncılığından korkuyor musunuz?

Radyo çıktığı zaman gazeteler bitecek dendi, televizyon çıkınca da radyo ve gazeteler bitecek... Şimdi internet haberciliğinin konvansiyonel medyayı bitireceği söyleniyor. Reklamın bu yöne kaydığını görüyoruz. Ancak bunun konvansiyonel medyayı bitireceği kaygısında değilim. Bunun ters örneğini vereyim 15 Temmuz darbe gecesiyle ilgili. O gece özellikle haber kanallarına yönelimin çok daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Sosyal medyaya halk güvenmedi, döndü TV ve gazetelere yöneldi. 

Agresif bir yönetici misiniz? 

Ekibe çok müdahale ederim ama agresif değilim. İşin doğru düzgün yapılması gerekiyor, anlık agresif tavırlar sergilerim. Ama özür dilemekten çekinmem. Zaten haksızsam editör arkadaşlardan aynı ses tonuyla olmasa da cevaplar alıyorum. Bu iyi bir şey. Dinamik bir haber merkezimiz var, haklarını savunuyorlar. Katı hiyerarşiye hiç inanmadım. İnsan kaynaklı işler yapıyoruz. Burada beraber çalıştığım arkadaşlarımın morallerinin, çalışma ortamlarının ve imkanlarının iyi olması gerekiyor ki bir şeyler ürettikleri zaman hem onlar zevk alabilsinler hem izleyiciye bu zevki aktarabilsinler. Katı hiyerarşi bunu yıkar. İnsiyatif vermeyi severim. İnsiyatif almayan çalışanla aram pek iyi olmaz. Hata yapan insan güzel insandır. İnsiyatif almış bir karar vermiş ve bu karar neticesinde olumlu olursa taktir alacak olumsuz olursa uyarı. Bununla ilgili sorun yok. Mesleğe en dibinden başlayarak geldim. Kariyerimde 26’ncı yıl, haberin kodlarını biliyorum. Kimin yükün altına girdiğini kimin işin kenarından dolaştığını anlarım.

Habercinin hayatı 7/24 haber. Evde sorun çıkmıyor mu?

18 yıldır evliyim, bir kızım var. İlk zamanlar zordu, sonra aşıldı. Gazetecilik hayalimdi, kader bu noktaya getirdi. Eşim ve kızım tatil günlerinde evde televizyon açtırmıyor ama akıllı telefonlar sayesinde haberden geri kalmıyorum.

24’ün yayın yönetmenliği koltuğunda üçüncü yılınızı doldurdunuz içinizde kalan bir şey var mı?

Bütün bu işler en nihayetinde imkanlarla sınırlı. Türkiye’de bir haber kanalını yönetirken dünyadan da kendinizi soyutlamıyorsunuz. Elimden gelmiş olsaydı, ilk olarak Türkiyedeki reklam veren reklam alan düzenini değiştirirdim. Sektörde bir regülasyon olmadığı için reklam veren ve reklam alan algısı da etkileniyor. A kanalı ve B kanalı hemen hemen aynı reytingi almasına rağmen gelirler farklı. Ajanslar gerekçeyi ‘onun izleyicisi daha kaliteli’ diyerek açıklıyor. Gerekçe aslında şu: bir dönem medyayı reklam eliyle terbiye etmeye çalıştılar. Kendilerini merkez medya sanan kuruluşlar her şeyin ana hissesini alıp geri kalanları pay ediyorlardı. En nihayetinde  tüm kuruluşlar bu çarkı döndürmek zorunda. Dünyada ise işler böyle yürümüyor. Oradaki reklamın değeri 1 birimse bu birimin altına düşülmemesi gerek. Çok şükür bu ajansların büyük bölümü temizlendi. Zaman zaman bizim gibi kanalları manipüle etmek için de devletten şu kadar aldı gibi haksız beyanlar yapıldı. Bu kadar şikayeti yapan kurumların bizim kat be kat üzerimizde aldıkları ortaya çıktı. İkinci olarak televizyon teknolojisinde dünya başka bir yere gidiyor. Biz HD teknolojisini tartışırken onlar başka bir şey yapıyor. 360 derece kameralar geliştirildi. Keşke hepimiz teknolojiyi takip edebilsek. Tabii bunlar büyük maliyetli işler. 

Bugün  ülkenin lideri ‘yerli milli’ vurgusu yaparken biz haberci olarak bunları üzerimize almadık. Çünkü zaten bu noktadayız. Yerli milli yayın çizgisi 24 TV’nin kuruluş temellerinde  var.

“Katı hiyerarşiye hiç inanmadım. İnsan kaynaklı işler yapıyoruz. İnsiyatif vermeyi severim.”

Birand kahvede dış haber izletirdi

24 ekranlarında ne gibi yenilikler geliyor?

Aslında yeni yayın dönemi darbeyle başladı. Haberci olarak darbeyi savuşturmamız gerekti. Normalleşme süreciyle yeni programlar ve yeni yüzlerle takviye yaptık. Bunlardan biri de dış haberciliğin duayeni Selim Atalay. Gücümüze güç kattı.

Dış politika az izlenir kaygınız  oldu mu?

Şu an dünyada ve Türkiye’de bir kavga var. Yeni çizilen bir güç haritası var.  15 Temmuz darbesinin buradan olmadığını, Pensilvanya maşası kullanılarak üst akıl tarafından organize edildiğini gördük. Dolayısıyla haberi, arka planlarını da inceleyerek yapmak gerekiyor. Bunları okuyabilecek isimlerle güçlenmek ve izleyeciye aktarmak lazım. Bu ülkede Mehmet Ali Birand  gibi kahvede bile dış haberleri izletecek bir duayen vardı. Ondan sonra gelen çoğu isim maalesef dış haberleri kedi köpek haberleriyle özdeşleştirecek hale getirdi.

Amerikan basınına baktığımız zaman Larry King, David Latterman, Katie Couric gibi  ünlü birçok anchorman var. Bizden dünyaca tanınan isimler neden çıkmıyor?

Bizim kanalda Ardan Zentürk var. Zentürk, hem iyi dış haberci hem sunuculukta duayen. İşine yıllarını vermiş, araştırmacı, haberci, yazar ve ekran yüzü.  15 Temmuz gecesi habercilikten yüz akıyla çıktık.

Bizim sanatçılara hak ettiği yeri vereceğiz

24 TV moderatör kuşağını ilk başlatan kanal, sırada ne var?

‘Editörden’ adlı program başlattık. Tematik işler, belgesel ve filmlerde iyiyiz. Kültür sanatta bizim mahallenin sanatçılarına hak ettikleri yeri vereceğiz. Halil İbrahim İzgi Özlem Karahan’a destek olacak. Sağlıklı yaşam ile hafta sonuna renkli programlar hazırladık.

Yeni izleyiciye mesajınız var mı?

Kurulduğu günden bu yana kemikleşmiş bir politikamız var. Bu ekranda kimseye hakaret etmem, kimseye hakaret ettirmem. Yalan söylemem, söylemesine müsade etmem. Manipüle etmem, kimsenin de bizi manipüle etmesine müsade etmem. Hakkaniyetli eleştiri yapan bizim mahalleden olmayan izleyiciyle samimi bir medeni bir ilişkimiz var. Tüm eleştirileri dikkate alıyoruz. Düşmanca yaklaşanı ise ciddiye almıyoruz.