26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Afrika'dan dünyaya yayılan notalar: 3MA 

Ülkelerinin geleneksel enstrümanlarının ustası olmuş, üç farklı Afrika ülkesinden üç müzisyenin bir araya gelmesiyle oluşan bir grup: 3MA. Bildiğimiz müzik grubu tanımına yeni boyutlar kazandıran, tutkuyla kavrulmuş bu oluşumun müzikleri ise Afrika’dan dünyaya yayılmış durumda… 

ALİ DEMİRTAŞ8 Aralık 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Afrika'dan dünyaya yayılan notalar: 3MA 

3MA, Afrika’daki ülkelerinin sembolü olmuş ve müzik tutkularını paylaşan, dostlukları sayesinde karşılıklı diyaloğa girebilen üç telli sazlar virtüözünün buluşması ile oluşan bir grup. Madagaskarlı valiha sanatçısı Rajery, Faslı ud üstadı Driss El Maloumi ve Malili kora sanatçısı Ballaké Sissoko’dan oluşan 3MA, 28. Akbank Caz Festivali kapsamında özel bir performansla 5 Aralık’ta Akbank Sanat sahnesine konuk oldular. Biz de bu vesileyle bir araya gelip kendileriyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

MÜZİK BULAŞICI BİR ŞEY

İlk olarak kendilerine müziğin mesleki ve teknik anlamları dışında onlar için duygusal olarak ne anlam ifade ettiğini soruyorum. Rajery şöyle yanıtlıyor: “Müzik evrensel bir dildir, bize keyif veren içimizde hissettiğimiz bir şeydir. Aynı zamanda değişik mesajlar vermek ve duyguları yaymak için de harika bir araçtır.” Driss El Maloumi ise Rajery’nin sözlerinden hareketle şöyle devam ediyor: “Müzik yaparken kendi içimizde hissettiğimiz coşkuyu çok seviyoruz. Bunun şöyle güzel bir yanı var: Bu sadece bizde kalmıyor, müziğin çok bulaşıcı bir özelliği var. Bunu yaparken aldığımız zevk bizi dinleyen herkese yayılabiliyor ve bu çok güzel. Her üçümüz için de müzik bir zorunluluk ve bizim olmazsa olmazımız.” Grubun üçüncü üyesi Ballaké Sissoko da bir ülke için müziğin çok önemli bir unsur olduğuna dikkat çekiyor. Müzik sayesinde duygularını ve mesajlarını paylaşabildiklerini söylüyor. 

ARAMIZDA RUH BİRLİĞİ VAR 

Grubun kendi arasındaki iletişiminden birbirleriyle çok iyi anlaştıklarını ve aralarında özel bir bağ olduğunu anlıyorum. Peki, bu müziklerine nasıl yansıyordu? Ballaké Sissoko şöyle yanıt veriyor: “Üçümüz de Afrika ülkelerinden geliyoruz ama tabii üçümüzün de ayrı ülkeleri var. Afrika çok büyük bir coğrafya, çok değişik sesler var. Bizim yaptığımız bir araya gelerek aynı zamanda birbirimizin kültürlerine de saygı duyarak fikirlerimizi paylaşmak ve bundan yeni bir şey oluşturmak.” Rajery ise çok doğal olan bu insanî buluşmalarının bir araya gelmeleriyle bir müzik paylaşımına dönüştüğünü söylüyor ve ekliyor: “Biz üç ayrı Afrika ülkesinden üç ayrı enstrüman çalan müzisyenleriz ve bir araya geldik. Yeni bir şey yapmak ve yeni bir dil oluşturmak istedik. Bundan mutluluk duyuyoruz.” Driss El Maloumi ise arkadaşlarının açıklamalarına şöyle bir katkıda bulunuyor: “Burada anahtar sözcük paylaşmak. Her birimizin kendi dünyaları ve enstrümanları var fakat bizim bir araya gelişimiz bir karşılaşma ve vermemiz gereken bir sınav gibi. Sonuç olarak biz insanız. Ve yüksek anlarımız olabiliyor, bazen anlaşamıyoruz. Ama tüm bunları aşıp paylaşma duygusu içinde bir bütünlük yaratıyoruz. Bunu da mükemmel bir şekilde yaptığımızı düşünüyorum. Bu bir ruh birliği.”

YEREL KİMLİK OLMADAN EVRENSELE ULAŞILAMAZ 

Grubun bütün üyeleri kendi ülkelerine ait enstrümanlar çalıyor. Ve yaptıkları müzik büyük kitlelere ulaşmış durumda. Yerelden uluslararası bir bakış söz konusu. Bu konu hakkında neler düşünüyorlardı? Driss El Maloumi şöyle yanıt veriyor: “Burada önemli olan zaten yerellik. Buna sahip çıkmak çok önemli. Eğer çok belli bir yerel kimliğiniz yok ise buradan evrensele ulaşmak mümkün değil. Çalınan aletler veya derilerimizin rengi hiç önemli değil.” Ballaké Sissoko ise şöyle düşünüyor: “Mali’de yüzyıllar öncesine dayanan yerel enstrüman korası geleneği var. Ben zaten böyle bir ortamda doğdum. Bu yerellik içinde müziğimi yapıyorum. Bu da evrensel bir boyutta dünyaya yayılıyor.” 

MÜZİK İNSANLARI İYİLEŞTİRİYOR 

Ballaké Sissoko’nun babası önceleri müzikle uğraşmasına karşı çıkmış. “Bütün ailem müzisyendi. Ama babam herkesin hayatını kazanması için bir mesleği olması gerekir diye düşünüyordu. Benden ilk etapta bunu bekledi. Bir süre sonra benim hayatımı bundan başka bir şeyle kazanamayacağımı anladı. Kariyerimi bunun üzerine inşa etmeme göz yumdu.” diye anlatıyor. Grubun diğer üyesi Rajery ise bir müzik terapisti. O da bu sürecini şöyle açıklıyor: “Çocukluğumdan beri  yerel enstrümanlarla ilgilendim ve şu an çaldığım aleti fark ettim. Bu aletin benim ruhsal dünyamda çok büyük bir etkisi oldu. Onu çaldıkça ruhumun ve beynimin rahatladığımı hissettim. Ve buna yoğunlaşmaya karar verdim. Büyüdükçe buna kafa yormak, müziğin insan hayatındaki etkilerine odaklanmak istedim. Bu konuyu araştırdım, sonuçlarını da insanlarla paylaştım. Müzik insanları iyileştiriyor.” Driss El Maloumi ise dünyaca ünlü birçok müzisyenle çalışmış: “Bir müzisyen sabah aniden kalkıp müzik yapacağım demez. Ama içinde her zaman biriktirdiği bir ses olur. Biz müzisyenlerde bu sesleri dinleyerek çeşitli iş birliklerine gideriz. Benim şansım geniş yürekli ve cömert müzisyenlerle birlikte olmaktı. ”