9 Mayıs 2024 Perşembe / 2 Zilkade 1445

Avrupa’nın eşarbı GAP bölgesinde üretiliyor 

GAP bölgesinde üretilip dünya markası olma yolunda ilerleyen Rumisu, özellikle Avrupa’da aksesuar olarak kullanılan eşarba yerel dokunuşlarla farklı bir zenginlik katıyor.

TUĞBA GÖKTAŞ KAVİCİ8 Aralık 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Avrupa’nın eşarbı GAP bölgesinde üretiliyor 

Müslüman kadının örtünme sembollerinden ‘’başörtüsü’’ batı toplumunda ‘eşarp’ adıyla aksesuar olarak kullanılıyor. Temelinde dini ve etnik özelliklere sahip olsa da bu iki durumdan farklı olarak kullanılabilirliği açısından geçmişten günümüze her dönem moda dünyasının gündeminde yer aldı. Kâh 17. yüzyılda Jan Vermeer’in başyapıtı sayılan ‘’İnci Küpeli Kız’’ isimli ikonik tablosunda, kâh Metropolitan Müzesi Kostüm Enstitüsü Galası’nda Kate Moss’un başında...  Dünya arenasında her inanca mensup kadın tarafından kullanılabilen eşarp, aksesuar olarak büyük ilgi görüyor ve başlı başına diğer birçok eşyayı geride bırakabilecek güce sahip. Moda endüstrisinin yükselen ‘modest fashion’ ( muhafazakar moda ) trendinin de kaçınılmaz tamamlayıcısı olan eşarp artık kıyafetlere de sirayet etti. Bilhassa Kraliçe Elizabeth’in İngiliz tasarımcı Richard Quinn’in defilesini ön sıradan izlemesiyle İngiliz majestelerinin üniformalarının vazgeçilmezi ‘’eşarbın’’ kıtalara yayılarak trend haline gelmesi sürpriz olmadı. 

Eşarp modasının kısa tarihi 

Günümüz moda dünyasında gördüğümüz, çoğumuzun gardrobunda yer alan giysiler, aksesuarlar aslında geçmişte ‘’ihtiyaçtan’’ ötürü doğdu. Hasır şapkalar güneş ışınlarını engellemek için dokundu, yağmurdan korunmak için kova şapkalar yapıldı, atkılar soğuk havada boynu sıcak tutmak için üretildi. Jilet gibi takımları ipek gömleği ve boynuna bağladığı ipek eşarbı ile Beethoven 1810 yılında ipek eşarbı aksesuar olarak moda haline getiren ilk kişi oldu. Birkaç yıl sonra 1837’de Kraliçe Victoria tahta geçti ve kullandığı ipek eşarpları lüksün sembolü olurken soyluların yegane aksesuarı oldu. Bilhassa ipek eşarbın halk tarafından kullanımı çok daha sonralara dayansa da, bunun gerçekleşmesi ikonik isimler sayesinde oldu. Dünyaya ‘’first lady’’ stilini lanse eden Amerikan Başkanı John F. Kennedy’nin eşi Jackie’nin eşarpları onun şöhret kalkanıydı adeta. Tiffany’de Kahvaltı filminde Audrey Hepburn’un şapkasını süsleyen eşarp hafızalardan silinmedi. Grace Kelly’nin kırılan kolunu desteklemesi amacıyla bir askı olarak eşarbı kullanması da en sıradışı kullanımlarından biri olarak tarihe geçti. 

En kullanışlı aksesuar

Moda tasarımcısı Donna Karan’ın ifade ettiği üzere ‘’Eşarp en kullanışlı aksesuardır’’ cümlesi bugün tam anlamıyla vücut buluyor. Başörtüsü olarak kullanımın yanı sıra boyunda, bilekte, çantanın sapına bağlanmış bir şekilde ve yeni sezonda kıyafet olarak kullanılması oldukça popüler olmuş durumda. Dünyada lüks devlerinin yıllar boyu aralık vermeden her sezon ürettiği ipek eşarplar artık çeşitli karışımlarla skalasını oldukça genişletti. Pamuk-ipek, sadece pamuk, pamuk- kaşmir gibi doğal karışımlılar en çok tercih edilenler arasında. 

Ülkemizde yıllardır duyduğumuz eşarp markalarının yanı sıra alışılagelmiş çizgilerin ötesinde sizi mistik ve eğlenceli bir dünyaya davet eden, uluslararası arenada çok başarılı bir Türk markamız var; Rumisu. 

Oyalı yazma eşarba ilham verirse 

Rumisu 2013 senesinde iki yetenekli kız kardeş, Deniz ve Pınar Yeğin’in özellikle illustrasyona ve tasarıma olan tutkuları ve daima dinamik hissettikleri heyecanlarını çizgisel bir biçimde ifade etmeleriyle doğmuş. Kendi çizimleriyle tasarladıkları ipek ve koton fularlar, eşarplar, mendiller ve gittikçe büyüyen ürün skalalarıyla dünyaya açılmış özel markalarımızdan bir tanesi Rumisu. Bir marka olarak çok taze olmasına rağmen şu anda 16 farklı ülkede 50’ye yakın satış noktasında bulunmasıyla başarısını özgün olmasına borçlu. Desenleriyle anlattıkları hikâyeler rengarenk, çocuksu ama bir o kadarda egzotik. Her fuların ve eşarbın kenarında, deseninin hikayesini bütünleyen üç boyutlu minik bir figür ekleniyor. Bu figürlerle el emeğine olan tutkularını yansıtırken Anadolu tekstil kültürünün önemli bir parçası olan ‘oya’ geleneğine minik bir atıfta bulunuyorlar. Figürler ve tasarımlar İstanbul’da yapılıyor, üretimi ise GAP bölgesinin farklı şehirlerinde istihdam edilen kadınlar tarafından gerçekleşiyor.