5 Mayıs 2024 Pazar / 27 Sevval 1445

Avustralya gribi sınırda! İnfluenzanın en tehlikelisi: H3n2

İlk kez Solomon Adaları’nda görüldü, kısa sürede okyanusu aşıp Avrupa’ya ulaştı. İngiltere’de şu ana kadar 48 kişinin hayatına kaybetmesine neden olan Avustralya gribi için Dünya sağlık Örgütü uyarı yayınladı. Kurbanların çoğunun hamile, çocuk ve yaşlılar olarak kayıtlara geçtiği H3N2 için ifluenzanın en güçlü tipi olarak tanımlanan yeni virüs hakkındaki her şeyi uzmanlara sorduk.

20 Ocak 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Avustralya gribi sınırda! İnfluenzanın en tehlikelisi: H3n2

İngiltere genelinde şu ana kadar 48 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Avustralya gribi dünyayı alarma geçirdi. İşi daha da ciddi kılan olay H3N2 olarak açıklanan virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin yarısının yaşam mücadelelerini geçen hafta kaybetmiş olması. Dünya Sağlık Örgütü’nün salgın olarak açıkladığı H3N2’nin aralarında Türkiye’nin de bulunduğu tüm Kuzey Yarımküre ülkelerine yayılacağını öngördü. Yeni virüs öncesi Memorial Sağlık Grubu’nun kapısını çaldık. Memorial Sağlık Grubu’nun enfeksiyon ve klinik mikrobiyoloji, çocuk hastalıkları dahiliyeye kadın doğum uzmanları salgındaki yüksek risk grubundakiler için virüsün farklı belirtilerini, tedavi ve korunma önerilerini verdi. 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GÜÇSÜZ OLANLAR İLK 48 SAAT KRİTİK

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uz. Dr. Yasemin Şahin, Dünya Sağlık Örgütü’nün yılın salgını olarak açıkladığı Avustralya gribiyle ilgili bağışıklık sistemi güçsüz olanları uyardı. İnfluenza virüsünün mutasyona uğramış hali olarak karşımıza çıkan H3N2’nin enfekte olmaş kişinin öksürmesi ve hapşırmasıyla ortama saçılan damlacıklarla bulaştığını anlatan Uzm. Dr. Yasemin Şahin, “Okul öncesi ve okul çağı çocuklarda atak hızının yüksek olması, hastalığın toplumda yayılmasındaki önemli faktörlerden biridir” dedi. 

Bulaşma süresi: Erişkinler, belirtilerin ortaya çıkmaya başladığı ilk günün öncesinden, belirtilerin etkili olduğu sonraki 5 güne kadar bulaştırıcıdır. Çocuklarda bulaştırıcılık 10 günden daha fazla olabilir ve küçük çocuklar hastalanmadan önce birkaç gün boyunca virüsü yayabilirler. Ciddi immün yetmezliği olan kişiler haftalar, hatta aylar boyunca bulaştırıcı olabilirler.

Belirtiler: Ateş, kas ve baş ağrısı, şiddetli halsizlik, öksürük, aşırı yorgunluk, tükenmişlik hali, boğaz ağrısı ve rinit en sık görülen belirtilerdir. Çocuklarda bunlarla birlikte; bulantı, kusma, ishal ve kulak ağrısı görülebilmektedir.

En riskli grup: Astım, KOAH, kardiyak yetmezlik, atrial fibrilasyon, koroner kalp hastalığı, DM, multipl skleroz, epilepsi gibi kronik nörolojik hastalıklar influenza enfeksiyonuyla bir arada olduklarında hastaların durumu daha fazla kötüleşebilir.Ölümcül risk sağlıklı erişkinlere göre, kardiovasküler hastalığı olanlarda 52 kat, pulmoner hastalığı olanlarda 120 kat, kardiovasküler hastalığı ve diyabeti olanlarda 241 kat artmaktadır.

Tedavi şekli: Grip belirtileri görülmeye başladıktan sonraki ilk 48 saatte antiviral tedavi başlar. Semptomatik tedavide antipiretik ve analjezikler (parasetemol), antihistaminikler, dekonjestanlara sıklıkla başvurulur. 

BEBEK VE ÇOCUKLARDA ‘B TİPİ’ YAYGIN

Avustralya gribinin çocuklar üzerindeki etkisi hakkında  bilgi veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Seda Günhar, “Çocuklar arasında sıklıkla influenza B tipi yaygın” diyor ve virüs hakkında şu bilgileri veriyor:  

İnfluenza virüsleri A, B ve C olmak üzere üç ana grupta sınıflandırılır. Bunlar da kendi aralarında alt gruplara ayrılmaktadır. İnfluenza A; öksürük, hapşırma ile ortama yayılan damlacıklar ile çok hızlı bulaşır. Domuz, at, kuş ve deniz memelilerinin yanı sıra insanlarda da hastalık yapabilmektedir. H1N1(domuz gribi) ve H3N2 (Avusturalya gribi) gibi alt tipleri bulunur. İnfluenza B; sadece insanlarda hastalık yapmaktadır. Özellikle de okula giden çocuklarda sık görülmekte olan İnfluenza B, İnfluenza A’ya göre kısmen daha hafif seyirlidir.

Belirtiler: Tanı, semptomlar, fizik muayene ve çocuktan alınan burun sürüntüsü ile yapılan hızlı grip testlerine dayanarak yapılır. Çocuğun grip olduğu tespit edilirse, tedavi yaşına, genel sağlık durumuna ve hastalığın süresine bağlı olarak değişir. 

Tedavi: Belirtilerin şiddetini veya hastalığın süresini kısaltmaya yardımcı olabilecek antiviral ilaçlar reçete edilir. Bununla birlikte, bu ilaçlar, semptomların başlangıcından itibaren ilk 48 saat içerisinde alınırsa daha etkilidir. Bu nedenle, hastalar daha geç başvurdu ise ilacın gerçekten fayda sağlamayacağına karar verilebilir. Ayrıca hasta grip komplikasyonları açısından yüksek risk altında değilse, antiviral ilaç kullanılmasına gerek olmadığına yine doktor tarafından karar verilebilir. Bebek ve okul öncesi çocuklarda hastalığın septomlarını hafifletmek için çocuk iyi beslenmeli, sıvı tüketimini artırılmalı, belli aralıklarla serum fizyolojik il-e burun temizliğini yapılmalı. Bebek anne sütü alıyorsa sık sık emzirilmeli, vücut sıcaklığı kontrolü için çok kalın giydirmekten kaçınılmalıdır.

GEBELER EN RİSKLİ GRUP 

İngiltere’de çoğunlukla anne adaylarını vuran Avustralya gribinin hamileler üzerindeki etkilerini Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Parvana Seyidova şöyle anlattı: Avusturalya gribi virüsü olarak bilinen H3N2 virüsünün risk oluşturduğu gruplardan biri de hamilelerdir. Hamilelik sırasında kalp atım hızında, kalbin pompaladığı kan miktarında, oksijen tüketiminde, akciğer kapasitesinde ve bağışıklık sisteminde ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler, gribe bağlı komplikasyonların görülme olasılığını artırıyor. 

Belirtiler: Hamilelerde genel belirtilere ek olarak ishal, karın ağrısı, kusma, iştahsızlık ve tat alma duyusu kaybı ile uykusuzluk yapabilir. 

Önlem: Grip olan kişilerden uzak durulmalı, eller sık sık yıkanmalı,  evdeki ve ofis alanındaki yüzeyler sık sık temizlenmeli, çatal, bıçak, bardak veya tabaklar soğuk algınlığı olan kişilerle ortak kullanılmamalı, düzenli bir uyku sistemi olmalı. 

YAŞLILARDA ÇARPINTI VE İŞTAHSIZLIKLA BAŞGÖSTERİYOR

Grip söz konusu olunca ayrıca dikkat edilmesi gereken gruplardan bir diğer 65 yaş ve üstü kişilerdir. “65 yaş ve üzerine grip tanısı konulması zorlu olabiliyor” diyen Dahiliye Uzmanı  Dr. Özlem Kaplan dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı:  Yaşlılar (65 yaş ve üzeri kişiler), bağışıklık sistemindeki yetersizlik nedeniyle genel olarak enfeksiyonlara daha yatkındır. Yaşlılarda enfeksiyonların daha sık görülmesinin diğer nedenleri ise mevcut kronik hastalıklar (böbrek yetmezliği, diyabet, kalp yetmezliği vb.) ve huzurevi gibi toplu yaşam alanlarında bulunmalarıdır. Yaşlı popülasyonda en sık görülen enfeksiyonlar grip ve zatürredir. Ateş normal popülasyonda en önemli belirtiyken yaşlılarda ciddi enfeksiyonlarda dahi ateş olmayabilir. Bu da tanı ve tedavide gecikmeye, bu nedenle de enfeksiyonların yaşlılarda daha ağır seyretmesine ve ölüm oranlarında artışa yol açmaktadır. 

Belirtiler: Şuur değişiklikleri, halsizlik, iştahsızlık, iletişim kurmada azalma, öksürük, ishal, burun akıntısı, idrarda yanma, tansiyonun düşmesi, kalp hızında artış en sık görülen belirtilerdir.

Tedavi: yaşlılar yüksek risk grubunda olduğu için belirtilerin görülmeye başlandığı an vakit kaybetmeden enfeksiyon hastalıkları alanında uzman bir sağlık merkezine gitmeleri gerekiyor.