5 Mayıs 2024 Pazar / 27 Sevval 1445

Dergahların zemzemi nisan yağmuru

Doğanın ilacı Nisan yağmurları, insan hayatı için yenilenmeyi işaret eder. Mevlevi dergâhlarında toplanarak “dergah zemzemi” olarak dağıtılan, bereketi için “istiridyenin içine düşerse inci, yılanın ağzına düşerse zehir olur” denilen Nisan yağmurlarının şifasını ve geleneğini sizler için derledik.

FATMA ERSOY 31 Mart 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Dergahların zemzemi nisan yağmuru

Nisan ayıyla beraber doğa da yenilenmeye başladı. Çiçeklerin açma ayı olarak bilinen Nisan ayının bereketinin “Nisan yağmurları”ndan geldiği ise aşikar. Bolluk ve bereketin simgesi Nisan yağmurları için eskiler “Nisan yağmuru midye ve istiridyenin içine düşerse inci, yılanın ağzına düşerse zehir olur” sözünü de boşuna dememişler. Hatta bu nedenle açık alana konulan leğenlere Nisan yağmurunun dolması beklenir, o dolan su hastalıktan arınması için küçük büyük herkese içirilirdi. Günümüzde azalan Nisan yağmuru biriktirme geleneğini Zeytinburnu Belediyesi Yayınları’nın çıkardığı Z Dergi’nin Su ve Şifa sayısı hatırlattı.

Yağmur çiğlerinden yoğurt

“Nisan yağmuru, Rûmî takvime göre Nisan ayında yağan yağmurlara verilen isimdir. Milâdî 13 Nisan’da başlayıp 12 Mayıs’ta sona eren Nisan ayı halk arasında “yağmur ayı” veya “yağar ay” olarak nitelendirilir” bilgisi verilen Z Dergide, yağmur suyunun nasıl toplandığı şöyle anlatılıyor: “Günümüzde Orta Asya’da, İslam ve Balkan coğrafyalarında, Hızır ile İlyas peygamberlerin 6 Mayıs’ta (Rumî takvime göre 23 Nisan) buluştuğuna inanılmaktadır. “Hıdrellez” (Hızır-İlyas) ismi verilen bu günde yağan yağmura önem atfedilir. Bolluğun ve bereketin timsâli olan Hızır Peygamber’in evleri ziyâret edeceği inancıyla kaplara yağmur suyu doldurulması âdeti hâlâ yaşatılmaktadır. Yağmur çiğleriyle yoğurt yapma geleneği de devam etmektedir.”

Bir tas VE dört kuş   

Mevlevîler tarafından da mübârek sayılan Nisan yağmurları, dergahlarda toplanıp üzerine duâlar okunarak dergâhın zemzemi olarak dağıtılırmış. Mineral yönünden oldukça zengin olan Nisan yağmurunun konduğu tasa ise “Nisan tası” denilmiştir. Nisan tasına toplanan suya Hz. Mevlânâ’nın sarığının ucu batırıldığı için “destar suyu” da denirmiş. Z Dergide “Nisan tası”na ilişkin şu bilgiler yer almaktadır: “Son İlhanlı hükümdarı, Ulcaytu Sultan Mehmed’in oğlu Ebu Said Bahadır Han tarafından Musul’da yaptırılarak 1327 yılında Mevlânâ Dergâhı’na hediye edilen eşsiz güzellikteki Nisan tası, bugün Konya (Mevlânâ) Müzesi’nde yer alır. Müze müdür vekili Dr. Naci Bakırcı da, buraya gelen ziyâretçilerin büyük ilgi gösterdiği eserler arasında yer alan Nisan tasının yüzlerce yıldır Anadolu’da var olan Nisan yağmurlarının toplanması geleneğinin günümüze yansıması olduğunu belirtmiştir. Bakırcı, “Nisan aylarında Nisan tası, Kubbe-i Hadra’nın (Yeşil Kubbe) hemen altına konur, kazanda toplanan su ziyaretçilere dağıtılırdı. Konya’da yağmurun az yağdığı kurak senelerde bu suyun bereket niyetine tarlalara serpildiği de bilinir” ifadeleriyle Nisan tasına verilen önemi îzah ediyor. Eski kaynaklarda yapılan araştırmalar sonucu, çiftçilerin tohum olarak kullandıkları buğday ve arpaların Nisan tasına bereket olsun diye konulduğu, ekim zamanında da buradan bu tohumların alınıp diğer tohumların arasına konularak ekildiği bilgisine ulaştıklarını bildirmiştir. Bronz üzerine altın ve gümüş kakma olarak yapılan Nisan tası dört parçadan oluşur: kapak, gövde, bilezik, kâide. Kapağında kuyruğu kırılmış bir horoz heykeli bulunan eser kıymetli madenlerle süslenmiştir. Nisan tasının diğer taraflarında gümüş kakma olarak uçar ya da yürür vaziyette muhtelif kuş resimleri vardır. Mâlûm olduğu üzere Bakara sûresinin 260. âyetinin meâlinde şu bilgi yer alır: Hz. İbrahim: “Ya Rabbi! Ölüyü nasıl diriltirsin bana da göster” diye yalvarınca “Dört kuş al, onları parça parça et, sonra çağır, sana koşarak gelirler. Bil ki Allah aziz ve hakîmdir” cevabını almıştır. Dört kuştan murat, Mesnevî-i Şerif’te kaz, tavus, karga ve horozdur. Kaz hırsa, horoz şehvete, tavus dünya mertebelerine, karga da tûl-i emele teşbih etmiştir. Bu sanat eserini ibdâ eden sanatkârların bu dört kuş hikâyesinden esinlendiği düşünülmektedir.”

BEREKETİN TİMSÂLİ OLAN HIZIR PEYGAMBER’İN EVLERİ ZİYÂRET EDECEĞİ İNANCIYLA KAPLARA YAĞMUR SUYU DOLDURULMASI ÂDETİ HÂLÂDEVAM EDİYOR.

Yılana düşerse zehir, midyeye inci olur

Nisan yağmurunun midye ve istiridyenin içine düşmesiyle inci, yılanın ağzına düşmesiyle zehir olacağına dâir inancı, A. Süheyl Ünver’in eski kaynaklardan bulduğu iki şiir ile desteklenmektedir:

Evvelâ Nevruz’un yirmisi veli 

Ertesi nisan gününün evveli 

Yedisi içre yağan nisan-ı has 

Ger sadef içre düşerse dürrü has 

Geçe nisanın yirmi ikisi

Hızır İlyas günüdür bil ertesi

(Edirne Selîmiye Kütüphânesi, Bâdî Efendi Kitapları 386/5).

Hemen söz katre-i nisana benzer

Olur dil âsumânından çün nâzil

Sadef ağzına düşse dürr olur pâk

Dehân-ı mâr düşse zehr-i kâtil

(İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi, 

A 2285).

Anadolu’da Nisan yağmuru geleneği

Bereket, şifa ve uğur getirdiğine inanılan Nisan’da yağmur yağmazsa kıtlık olacağı düşünülür. Anadolu’da Nisan yağmuruna dair bazı inanışlar da şöyledir:

- Rûhî bunalım geçirenlere üç İhlas sûresi okunarak Nisan yağmuru içirilir, yağmur suyuyla yıkanır.

- Nisan yağmurunda ıslanmanın sağlık, uğur getireceğine inanılır. Bu sebeple yağmur başlayınca baş açık ıslanılır.

- Nisan yağmuruyla boy abdesti alan kızın kısmeti açılır.

- Küçük çocuklara vücutlarına faydalı olsun diye her sabah Nisan yağmuru içirilir.

- Üzerinden yedi yıl geçen Nisan yağmuru suyu zemzem sayılır. Hastalara içirilir. Ölecek hastaların ağzına damlatılır.

- Nisan ayının ilk yağmur suyunu içen insanın başı ağrımaz.

- Asmanın baharda dallarının kesilmesiyle akan suyu toplanır, içine Nisan yağmuru katılır. Bu karışım zemzem niyetine içilir. Ölecek insanlara da bu su içirilir, kefenine sürülür.

- Zayıf, hastalıklı inekler, buzağılar Nisan yağmuruna çıkarılır, ıslatılır, bu yağmur içirilir.

- Nisan yağmuru kırk anahtarlı tasa konup üzerine okunur, sinir hastalarına içirilir.

- Para keseleri bereket için Nisan yağmuruyla yıkanır.

- Nisan yağmuruyla yemek pişiren kişi gelecek Nisana kadar yokluk çekmez.

- Nisan suyu ambarlara, un sandıklarına, mutfaktaki yiyeceklere bereket olsun diye serpilir.

- Tırnağı makas görmeden avuçları Nisan suyuyla yıkanan bebek büyüyünce eli açık, cömert olur.

- İlk Nisan yağmuru yağarken evin damına hânedeki insan sayısı kadar taş dizilir. Yağmur dinince taşların altına bakılır. Kimin taşının altından böcek çıkarsa o yıl rızkının bol olacağına inanılır.

- Nisan yağmurlarının yedinci günü yağan yağmur yutulursa kapalı kısmetin açılacağına, dileklerin yerine geleceğine inanılır.

- Nisan yağmuru yağmadan sebzeler yenmez.

- Zemzem suyu içine Nisan yağmuru katılarak çoğaltılır.

- Nisan yağmurlarıyla yetişen yemlik, madımak, kuşkuş, ebegümeci, ısırgan gibi bitkilerin yapraklarından yapılan yemekler yenilirse o yıl hasta olunmaz.

- Bitkilerdeki böceklere ilâç olarak nisan suyu serpilir.

- Nisan yağmuru gözlere sürülürse göz ağrısına iyi gelir.

- Nisan yağmuru ile yıkanmış iplere yedi düğüm atılıp yedi âyet okunarak ağrıyan yerlere bağlanır.

- Nisan yağmurlarının yedinci günü yunus balıkları ağızlarını açıp yağmur bekler.

- Nisan yağmuru istiridyenin içinde inci, yılanın ağzına düşerse zehir olur.