29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Şarkıcı Metin Şentürk: Hayatımı ‘rağmen’e karşı yaşıyorum

Şarkıcı Metin Şentürk, 20’nci albümü ‘Tek Yürek’le sanat hayatının 30’uncu yılını taçlandırdı. Şentürk “30 yıl geçti ama bende iş bitmedi. Çünkü her seferinde yaptığım iş için “Çok güzel olmuş” denmesini istiyorum. Hayatım boyunca ‘yapamazsın’ kelimesi beni iyi yerlere taşıdı. Kısaca hayatımı ‘rağmen’e karşı yaşıyorum” diyor.

Bahar Erdoğan18 Mart 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Şarkıcı Metin Şentürk: Hayatımı ‘rağmen’e karşı yaşıyorum

Metin Şentürk denince çoğumuzun aklına elinde udu ile söylediği ayrılık şarkıları geliyor… ‘Bırakma Beni’yle başladığı müzik yolculuğuna Şentürk, yeni albümü ‘Tek Yürek’le devam ediyor. Üstelik bu yıl sanatta 30’uncu yılını yaşıyor. Tüm bu güzellikleri konuşmak için kapısını çaldığımız Şentürk her zamanki gibi bizi güler yüzü ve enerjisiyle karşıladı. Ortaya da işte böyle sıcak bir sohbet çıktı… 

Metin Şentürk için şu sıralar hayat nasıl gidiyor?

Memleket gibiyim… Hayat hiçbir zaman iyi gitmez iyi yönetilebilir. İyi yönetilirse iyi gider. Şu sıralar yeni albümümün heyecanını yaşıyorum. 

Albümünüz hayırlı olsun. 

Teşekkür ederim çok inanarak yaptığım bir iş oldu. Söz-müziği de kendiniz yazınca biraz daha güçlü inanmanız gerekiyor. 

Bu 20’nci albüm ile koskoca 30 yılı da geride bırakmış oldunuz…

Geride bıraktığım 30 yılımı onurla gururla taşıyorum. Akmak üzere kurgulanmış bir hayatı iyi yaşamak iz bırakmak ve adam gibi yaşayabilmek çok önemli. Ben de bunları yapabildiğimi düşünüyorum. Sosyal sorumluluk anlamında üzerime düşenleri yapıyorum. Dahası seviliyorum insan başka ne ister. 30’uncu sanat yılım bu adam artık bitti gibi bir algı oluştursun istemiyorum. Hatta acaba bu 30 yıl hiç duyulmasın mı falan dedim. Çünkü nasılsa genç duruyorum biraz daha yüzüm gözüm buruşsun diye takılıyorum etrafıma. (Gülüyor)

Bu yılları doldurmaktan hiç mutlu değil gibisiniz?

Aslında başkalarına göre bende daha uzun süren bir 30 yıl var. Tüm bu süreç meşakkatli geçmedi ama sürecin başlangıcı, yatılı okula gitmem, hayati engeller derken maça eksik oyuncuyla başladım. Ama galip bitirmek zorundaydım. Düşünsenize göremeyen bir insanın hayatının başlangıcını her şeyi farklı. Kısaca ‘rağmen’e karşı yaşamak zorundasınız. Bir de eskimekte istemiyorum daha çok şey yapmak istiyorum. ‘Yapacağımızı yaptık artık’ demek istemiyorum. Aynı ilk gün ki gibi devam etmek istiyorum. Bu benim enerjimden hayatı algılayış biçimimden kaynaklanıyor. 30 yıl geçti ama bu gün yeniden başlamış gibiyim. Yani 30 yıl geçti ama bende iş bitmedi. Her albüm çıkarışımda ‘acaba ünlü olabilecek miyim’ gibi bakıyorum. Deneyimle falan ilgisi yok bu durumun her seferinde yaşıyorum işte... Çünkü her seferinde “Çok güzel olmuş” denmesini istiyorum. 

Albümün ismi ‘Zirve’ olacaktı. Neden vazgeçtiniz?

Biraz ukalalık gibi algılanacaktı o yüzden istemedim. Bir de büyük beklentiler mutsuzluk getirir. İçimizden geleni ‘Tek Yürek’imizi koyalım dedik. Yürekte birleşince zaten zirveye de ulaşıyorsunuz. Bir de bir şeyi yapmadan somut olarak ortaya koymadan söylemeyi sevmiyorum. Sadece bir şeyi yapmayı planlayınca yakınımdaki birkaç kişiye anlatıyorum onu da şahidim olsunlar diye yapıyorum. Çünkü sonradan “Nerden bilelim senin yapacağım dediğini” demesinler diye. Çünkü beni hep hayatım boyunca ‘yapamazsın’ kelimesi iyi bir yerlere taşıdı. Çocukken hatırlıyorum şarkıcı olacağım derdim ‘olmazsın’ derlerdi. Konservatuara gireceğim derdim ‘giremezsin’ derlerdi.  Bunun gibi bir sürü yapamazsın duydum hayatım boyunca. Ama bana yapamazsın diyen herkesten Allah razı olsun. Bana böyle demeye devam ettikleri sürece de yapamayacağım hiçbir şey olmayacak. Belki bana ‘yaparsın’ dedikleri gün yapamam. (Gülüyor)

‘Yalnızca Sitem’ şarkınız hala ilk gün ki gibi popülerliğini koruyor. Artık neden böyle klasikleşecek şarkılar üretilmiyor?

Sektörel bir çöküş var. Dolayısıyla sektörün çöktüğünü gördükçe insanlar iyi bir şey yapmak istemiyor. Çünkü herkes albümler eskisi gibi satmıyor kafasına girdi. Bir şarkı yaparım sosyal medyada da bir-iki zıpır hareket yaparım bakarım keyfime diyorlar. 

O yüzden mi herkesin single yaptığı bir dönemde siz hiç single yapmadınız?

Ben 30 yıldır beni dinleyen, sevip kalplerinde yer ayıran insanlara sadece bir şarkı yaptım diyemem. Bu gün işler kötü gidiyor diye geçmişte kazandığım o duygulara ihanet edemem. “1 milyon satarken 12 şarkı yapıyordun şimdi albüm satmıyor diye bir tane mi şarkı yaptın” demesinler diye çabalıyorum. 

Ama yolun başında olan insanlar için bu dediğiniz şey pek geçerli değil.

Biz sabırla bir yerlere geldik. Her şeyi kolayca elde etmedik. Ama elde ettiklerimizin kıymetini bildik. O zamanlar daha zordu. Çünkü tek kanal vardı. Trt’de bir şarkımın çıkması için denetim kurumundan yedi-sekiz defa döndüm ve her dönüş en az iki-üç ay sürüyordu. Yani tek şarkımın çıkması için 24-25 ay Trt’nin kapılarında süründüm. Şimdi öyle mi? Birinde yayınlanmazsa kanalın diğerinde yayınlanıyor. Hiçbirinde yayınlanmazsa internette kendi kanalını kuruyor insanlar. Şimdikilerin işi kolay kayırılması gereken birileri varsa eğer o da bizim dönemizdeki insanlar.

Arabesk, pop, Türk sanat müziği... Denemek istediğiniz farklı bir tarz var mı?

Dediğim gibi bir şeyi yapmadan önce çok konuşmayı sevmiyorum ama İngilizce bir albüm yapmayı istiyorum. 

Bir de ticarete atıldınız bir köfteciniz var değil mi?

Yedi çocuklu bir ailede birileri bir şeyler yapınca ön planda da ben olunca ben yapmışım gibi oluyor. Ama orası ağabeyimin ben sadece yemeğe gidiyorum. Ekonomik anlamda bir ihtiyaç varsa ona destek oluyorum. Kalbimdeki fabrika bir gün durursa belki o zaman başka işler yaparım.

Ailede sizden başka müzikle uğraşan birileri var mı?

Hayır yok. Belki de ben bastırmışımdır onları. Çocukluktan geliyor benim müziğe olan ilgim. Çocukken bakkallara gider yağ tenekelerini alır içini güzelce temizler arkasını çevirip çalardım. Yani küçükken tenekeciydim. (Gülüyor)

Dostlarınız çok sık gelip gidermiş evinize…

Doğru ben evimde hep yenilsin içilsin dostlar meclisi kurulsun isterim.  Üç dört gün ev boş kalsın hemen ellerimi açıp “Allah’ım ne yaptım da evime kimse gelmiyor” derim. Çok üzülürüm ve kaygılanırım. 

Kafanızda yeni projeleriniz var mı?

Televizyon programı yapmayı çok seviyorum. Sadece evdekileri ve çevremdeki güldürmek istemiyorum. Gülmeye çok ihtiyacımızın olduğu şu günlerde herkesi güldürüp eğlendirmek istiyorum. O yüzden kafamda bir televizyon programı yapma fikri var. 

15 Temmuz dünya İhanet tarİhİ

Önümüzde bir referandum süreci var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Referandumu çok demokratik bir yöntem olarak görüyorum. Siyasiler bir konuda uzlaşamadıklarında çözümü halka sorarak bulmaları çok güzel. Milli irade ne diyorsa gönlüm onun olmasından yana. Ben her gece yatarken“Allah’ım ülkemi, bayrağımı koru” diye dua ederim. Bu süreçteki tek sıkıntı halkın üzerine çok geliniyor olması. Mesela 15 Temmuz gibi dünya tarihinde görülmemiş bir olayı atlatan halkın veremeyeceği hiçbir karar yoktur. Dünyada sanat tarihi, ekonomi tarihi, siyasi tarih var ama dünyada ihanet tarihi var mı? 15 Temmuz tüm dünyaya kötü örnek olarak gösterilebilecek bir dünya ihanet tarihidir. Yedi-sekiz ay geçti ama böyle bir olayın travmasının geçmesi daha çok zaman alacağa benziyor.

Sizde bir travma oluşturdu mu?

Bende değil ama yeğenlerimde oluşturdu. Sert bir şekilde kapı kapanınca bile korkuyorlar. Hatta bir yeğenim balon bile patlayınca korkuyordu. Onun korkusunu yenmesi için 50-100 tane balon aldım. Onları evde birlikte patlatarak aşmasını sağladım. Bu bizim evin içinde yaşanan travma kim bilir başka yerlerde ne travmalar yaşanıyordur. 

Peki sizdeki bu bitip tükenmek bilmeyen enerji nereden geliyor?

Ne kadar kötü kalkarsam kalkayım, sabah ilk işe kendimi sevmekle başlarım. Çünkü hayatı sevmek kendini sevmekle başlıyor. Tabii ki kesintisiz mutluluk sadece aptallara ait. Öyle bir dünya yok. Ben sadece acılarımı da yönetmeyi biliyorum. Çünkü yönetemediğiniz her şey gün gelir sizi yönetir.  

Hayatımın mİmarı annem

Evinizin her yerinde annenizin fotoğrafları var. Çok güzel bir kadınmış…

Annemin adı Elmas’tı hakikaten elmas gibi bir yüzü vardı. Ama ruhu çok daha güzeldi. Annem okuma-yazma bilmezdi ama hayatımın mimarıydı. Annem otobüsle beni okula götürürken otobüsün numaralarını duraktakilere sorardı. Bugün bile çok tahsilli insanlar nerede bir körler okulu var bilmiyorlar. Ama annem 40 sene önce bir körler okulu bulup eğitim almamı sağladı. Annemle yatılı okulda bir ayrılık sahnem var ki film karesi gibi... Ben yatılı okula gidinceye kadar acayip sevinçliydim. Fakat anladım ki beni bırakıp annem dönecek. O zaman anneme bir sarıldım ki annemi benden ayırdıklarında pardösüsünün tüm düğmeleri ellerimde kalmıştı. O hayatımın ilk tokadıydı. Sonra o tokat bu günümün ödülü oldu.