29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Hayatta esas olan anı yaşamaktır

Film festivallerinden ödüllerle dönen ‘Kasap Havası’ 2 Aralık’ta vizyona giriyor. Filmde Leyla karakterine hayat veren Şenay Gürler senaryoyu birkaç yıl önce okuduğunu ve hikayeden etkilendiğini anlatıyor.

GÖKŞEN AYDEMİR 26 Kasım 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Hayatta esas olan anı yaşamaktır

Şenay Gürler, sinema ve televizyon dünyasının en önemli oyuncularından. 2 Aralık’ta vizyona girecek olan ‘Kasap Havası’ filmi 22. Uluslararası  Adana Film Festivali’nde En İyi Müzik, 6. Uluslararası Malatya Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu, 3. Altın Defne Film Festivali’nde En iyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Filmde kendisinden yaşça küçük ve nişanlamak üzere olan Ahmet karakteri ile aşk yaşayan Leyla’ya hayat veren Şenay Gürler muhteşem bir performans sergiledi. Sevgili Şenay Gürler ile son filmi ‘Kasap Havası’nı konu alan içten bir söyleşi gerçekleştirdik.

 ‘Kasap Havası’nda seyircileri ne bekliyor?

 Bu film sadece kadının değil erkeğin de toplumsal baskı ve sıkışmışlık altında nasıl ezildiğini  gösteriyor. Bunu da, kırık bir aşk hikayesi üzerinden anlatıyor.

 Kadın bir yönetmenin ilk filmde çalışmak nasıl bir duygu?

Çiğdem Sezgi’nin yazdığı senaryo beni çok etkilemişti. Bu proje gerçekleşmeden birkaç yıl önce tanışmıştık. Hikaye anlatım tutkusu, inancı ve inatçılığı beni çok etkiledi. Bu filmi birçok zorluk içinde çekmeyi başardı. Sezgi’nin ilk filminde, sinema dilini yakaladığını ve çok iyi filmler izleyeceğimizi düşünüyorum.

Leyla karakterine nasıl hazırlandınız? 

 Filme yönetmen arkadaşım Feride Kaytan’ın beni Çigdem Sezgin’le bu senaryo için tanıştırmasıyla dahil oldum. Bu birkaç yıl önceydi. Çiğdem ile uzun zamana yayılan konuşmalarımız Leyla karakterini hazırlamamda çok yardımcı oldu. 

Leyla karakteri geçmişle olan hesabını kapatamamış bu nedenle her ilişkisinde mutsuz olan bir kadın. Bu kadar geçmişe bağlı yaşamak nasıl sorunlara neden oluyor?

Geçmişle ilgili kafamızda hala soru işaretleri kalıyorsa, geçmişle ilgili duygusal ilişkimizi çözümleyememişsek belki de defalarca geçmiş karşımıza çıkacaktır. Geçmişi  geri de bırakmak tabii ki çok zor. Duygusalsak ve çok yaralarımız varsa o yaraların iyileşmesi zaman alacaktır. Geriye dönüşler de o yaraları tekrar tekrar kanatacaktır. Ama bu da hayatı öğrenmenin bir parçası. Sürekli geçmişte kalmak kaybolmaktır. Esas olan anı yaşamaktır. Bunu ilke ediyorum.

Size ne gibi roller çekici geliyor? Hiç oynamam diyebileceğiniz bir karakter var mı?

 Öncelikle senaryonun beni bir bütün olarak ilgilendirmesi önemli. Ne anlatıyor, nasıl anlatıyor, karakter ne kadar gerçek ve yaşıyor... Değişik roller oynamak çok hoşuma gidiyor. Çünkü, bu içimde varolan değişik yanlarımı görmemi, ortaya çıkartmamı sağlıyor. Hiç oynamam dediğim karakter aklıma gelmiyor. Belirttiğim gibi karakter gerçek, yaşayan, oynama sürecinde beni zorlayacak olduğu sürece hepsini oynayabilirim.

 Bu sezon sizi televizyonda görebilecek miyiz?  

 Şu anda görüşmeleri devam eden projeler var kesinleşmeden bir şey söyleyemek istemiyorum. Tiyatro olarak Mam’art tiyatroda Eve Ensler ‘in yazdığı Tuğrul Tülek’in yönettigi ‘Nereye Gitti Bütün Çiçekler’ adlı mülteci kampında geçen oyunda oynuyorum. 2 Aralık itibariyle ‘Kasap Havası’ filmi vizyona giriyor. Herhalde bu sezon ‘Kırık Kalpler Bankası’ da vizyona girecektir.

“Kasap Havası’ sadece kadının değil erkeğin de toplumsal baskı ve sıkılmışlık altında ezildiğini gösteriyor.”