10 Mayıs 2024 Cuma / 3 Zilkade 1445

Hostes Bey Oğlum bi'bakar mısınız?

Ahmet Kolik, namı diğer Hostes Bey Oğlum; sosyal medya kullanıcıları için tanıdık bir isim. 2004 yılından beri sivil havacılık sektöründe çalışan Kolik, @hostesbeyoglum adlı sosyal medya hesabında mesleğine ve yaşadıklarına mizahi açıdan yaklaşarak takipçileriyle paylaşıyor.  

ALİ DEMİRTAŞ4 Mayıs 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Hostes Bey Oğlum bi'bakar mısınız?

Ahmet Kolik’in @hostesbeyoglum adlı sosyal medya hesabı kendisiyle öylesine özdeşleşmiş durumdaki geçtiğimiz günlerde sahte hesapların önüne geçmek, daha profesyonel işler yapmak ve markalaşmak adına @hostesbeyoglum ismini tescilletti. Kendisiyle bir araya geldik ve hem sivil havacılığı hem de @hostesbeyoglum’u konuştuk. Önce onu daha yakından tanıyalım: “Üniversitede turizm okudum, 6 yıl boyunca Antalya ve Bodrum’da farklı görevlerde ve otellerde çalıştım. 2004 yılında ise havacılığı tanımaya başladım. Mülakatlara girdim ve OnurAir ile kariyerime başlamış oldum. 3 yıl bu şirkette uçtuktan sonra dedim ki “Madem bu işi yapacağım o zaman iyi şirkette çalışayım.” THY’ye başvurdum. Çok zorlu bir süreçti ama bir şekilde geçtim. 2007 yılında da THY’de çalışmaya başladım. Başlayınca da toparlanıp İstanbul’a taşındım. 2007 yılından beri bu firmada farklı kademelerde çalıştım. Şimdi de sorumlu kabir amiri olarak görevdeyim.” 

Evli ve iki çocuk babası olan Ahmet Kolik ayda neredeyse bin saat uçuyor. “Biz zamanla yarışan insanlarız ve her daim pratik olmamız gerekiyor. Mesleğim de sosyal hayatıma bu pratiklikle yansıyor. Pratik düşünmemizi ve pratik davranmamızı sağlıyor.” diyen Kolik, yeni havalimanı hakkında ise şunları söylüyor: “Yeni havalimanı İstanbul’a gerekliydi. Dünyadaki çoğu havalimanından çok daha güzel. İçerisinde henüz oturmamış şeyler var. Ama her şey rayına girince çok güzel olacak. Bu süreç yaz sonunu bulabilir. Biraz sabırlı olmalıyız.”

@HostesBeyOglum nasıl başladı? 

Uçuş sırasında karşılaştığımız çeşit çeşit yolcu oluyor. Onlardan biri de zamanında Almanya’ya göç etmiş gurbetçi yolcularımız. Onlar bizi hostes bey ya da hostes bey oğlum diye çağırırlardı. Bu bir şekilde benim aklımda yer etti ve ismine böyle karar verdim. Sosyal medyada böyle bir hayali karakter oluşturmak istedim ama asıl kimliğimi gizledim. 2013 yılında uçak içinde yaşadığımız anları ve durumları mizahi bir dille burada paylaşmaya başladım. Çünkü çok malzeme var, çok şey yaşıyoruz. Yüzlerce çeşit insan var ve birçok farklı yere uçuyorsunuz. Bunu bir şekilde insanlara aktarmak istedim. Profil resmini de Şener Şen’in Gülen Gözler filmindeki Vecihi karakterini yaptım. Bir şekilde tutuldu ve popüler oldu. Twitter’da başladığım süreç, Facebook ve Instagram’da devam etti. Video ve fotoğraf programlarını da iyi bildiğim için mizahi görseller de üretmeye başladım. Hâlâ devam ediyorum.

MESLEĞİMİZE MİZAHİ AÇIDAN YAKLAŞMAK İSTEDİM  

Kimliğinizi ne zaman paylaştınız? 

Şirket içinde dedikodular yayılmaya başladı, “Acaba kim?” diye… Çok yakın arkadaşlarım dışında kimse ben olduğumu bilmiyordu. Ama mizahi paylaşımlarımın dilinden ben olduğumu tahmin edenler de oldu. Ne kadar gizlemeye çalışsak da bir şekilde anlaşıldı ve yayıldı. Bir de o zaman katıldığımız Beyaz Show ile insanlar iyice anlamaya başladı. Ben de gizlemedim.

Hiç zor duruma düştünüz mü?

Büyük bir kitleye hitap etmeye başlayınca bazı insanların hoşuna gitmedi. Rahatsız olan insanlar bu durumu çalıştığım şirkete iletmiş. Böyle şikâyetler gelince bazı yaptırımlar ve sicilime işleyen cezalar oldu. Uyarılar ve kınamalar aldım. Yaptığımız işi küçük düşürdüğümü söyleyenler oldu ki, aksine bu hesap ile insanlar bizimle empati yapmaya başladı. Hatta bir gün şöyle bir mesaj aldım, hiç unutmuyorum: “Senin sayende kızımın ne iş yaptığını, nasıl yorulduğunu, jetlag’ın ne olduğunu öğrendim. Teşekkür ederim.” Ama yine de bu şikâyetlerin ardından biraz daha dikkat etmeye başladım. Daha ince eleyip sık dokudum. Yaptığımız iş stresli bir iş ve bu işe birilerinin mizahi açıdan yaklaşması gerekiyordu o da ben oldum. Meslek olarak böyle bir mizaha ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ayrıca büyük bir kitleye ulaştığım için sadece mizahi paylaşımlar değil, sosyal sorumluluk ve yardımlaşma gibi çalışmalarda da bulundum. Kitleyi doğru kullandım. 

PANİĞİ YOLCUYA YANSITMAMALIYIZ 

Unutamadığınız anılarınız var mı?

Yıllar önce bir Amsterdam uçuşumda uçak full dolu idi. Budapeşte’ye yaklaştığımızda 2-3 aylık bir bebek boğazına bir şey kaçması sonucu tıkandı. Hemen ilk yardım müdahalesinde bulundum ve boğazındaki şeyi çıkardım. Bir yandan da insanları sakinleştirmeye çalışıyordum. Ama bebeğin bu sefer de ateşi çıktı. Bir taraftan kaptanı bilgilendirmemiz, aynı zamanda servisin de devam etmesi gerekiyordu. Başka bir yolcumuz da lavabonun önünde yığılıp kalmıştı. Uçakta herkes çok sinirli ve gergindi. Bütün bunlar aynı anda yaşanınca Budapeşte’ye acil iniş yaptık. Bunu hiç unutamam. Başka tehlikeli anlar da oldu tabii. Bir seferinde Afrika’ya acil iniş yapmıştık, uçağın basınç sistemi bozulmuştu. Bir kez de asılsız bomba ihbarı olmuştu bu nedenle Yunanistan’a acil iniş yapmıştık. Her ikisi de çok korkunç anlardı ama böyle durumlarda bütün yolcular size bakıyor ve kesinlikle paniğinizi onlara yansıtmamamız lâzım. 

YAŞANAN SORUNLAR BİZDEN BAĞIMSIZ 

Geçen hafta havalimanında yer görevlisine yapılan saldırı hakkında ne düşünüyorsunuz? 

İnsanlar herhangi bir gecikme olduğunda kiminle görüşmeleri gerektiğini, şikâyetlerini kime iletmeleri gerektiğini bilmiyor. Söz konusu çalışan yaşanan gecikme olayını yolculara iletmekle yükümlüdür. Daha fazlasını yapamaz. Bu onun elinde olan bir şey değil. Yolcunun insanları aşağılayarak hakaret etmesi çok ayıp. Söz konusu arkadaşımızın sabrını koruması profesyonellik göstergesi. Kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yok. İnsanlar bazen bize de kızıyor ama yaşanan sorunlar bizden bağımsız.