'Kadın doğuştan yerel yöneticidir'

Kimi son düzlük diyor, kimi finale beş kaldı. Netice; seçime artık sadece günler var. Bu dönemeçte İstanbul’un kadın adaylarından biriyle, Şişli Belediye Başkan adayı Nihal Yıldırım’la buluştuk. Heyecanı ve enerjisi gerçekten çarpıcı. Dinamizminin kaynağını sordum, Şişli’nin sokaklarını gösterdi; 

“Sahanın teveccühü müthiş. Görmek lazım. ‘Bizi bunlardan kurtarın’ diyenleri duyuyoruz. Bu ses sadece AK Parti’ye oy vermiş olanlardan değil, onun dışındaki seçmenden de geliyor. Bu yüzden bu seçimin galibi samimiyet ve tevazu olacak.” 

Hem özel hayatınıza hem siyasete ilişkin kısa bir gezinti yapalım. Kendinizden, bu iki koldan bahseder misiniz? 

Aslen Bayburtluyum. Ama İstanbul doğumluyum. 35 yıldır Fulya’da yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji mezunuyum. Pedagojik formasyon eğitimim var. Mastırımı tüp bebek konusunda yaptım. Yerel bir televizyon kanalında da sağlık haberleri hazırlayıp sundum. Tabii bunları siyasetin ağır bastığı bu dönemde biraz askıya aldık. Bütün bunları yaparken ailemden de kopmadım. Aksine, onların desteği çok. Zaten bu kadar uzun soluklu bir siyasi ve iş hayatı hikâyesi, onların desteği ile mümkün oluyor. Benim mutluluğumu gördükçe, onların da desteği tam biçimde devam ediyor açıkçası. 

Siyaset hayatınıza nerede, nasıl eklemlendi? 

Siyasetle yolum, kadın kollarımızın 2002-2003 yıllarında yaptığı etkinliklerde kesişti. Bir sosyal sorumluluk projesi yemeğiydi. Önemli ve faydalı işler yapıldığını görünce, içinde yer almak istedim. Serüven böyle başladı. Sonra AK Parti Şişli Teşkilatı’nda Kadın Kolları Yönetim Kurulu’na girdim. Bir süre sonra kadın kolları başkanlığına atandım. 2007 genel seçimlerinde milletvekili aday adayı oldum. Sonra ilçe başkan yardımcılığı… Derken bir gece ansızın gelen bir telefonla adaylık sürecim başladı. Cumhurbaşkanımızın takdiri, ilçe teşkilatımızın desteğiyle… 

Siyasette kadın sesi neden önemli size göre? 

Aslında sadece siyasette değil, temsil noktasında birçok yerde olması gerekiyor kadının. Bilirsiniz, fıtratımız gereği yapımız farklıdır. Kadın daha duyarlıdır, detaycıdır, erkeklerin göremediklerini görür. Birleştirici ve şefkatlidir. Atılgan ve üretkendir. Bu özelliklerin siyasete çok şey katacağını düşünüyorum. 

Bir kadın olarak siyaset yapmanın avantaj ve dezavantajlarını nasıl yaşadınız? 

Siyasetin kadına olan ihtiyacına gerçekten çok inanmış biriyim. O yüzden bana hiçbir durum dezavantaj olarak görünmedi. Üstelik son dönemde daha farklı yetişmeye başladık. Kadın her yerde var. Sonuçta kadın doğuştan yerel yönetici! Evde başlıyor onun yöneticiliği. Evi, çocuğu çekip çeviren biri, bunu farklı bir ölçekte de çok başarılı yapar. Yani kadının bu doğal kapasitesinden siyaset, iş dünyası mutlaka yararlanmalı. 

Her seçimin, yapıldığı döneme göre kazandığı bir anlam var. Sizce bu seçimin anlamı, ruhu nedir? 

Bu seçimin iki anlamı var. Öncelikle belediye işi gönül işi dedik. Belediyelerin görevi aslında belli; halkımızın ilk nefesinden son nefesine kadar sorumlu olmak gerekiyor. Ama şu da var; biz diyoruz ki insana temas edelim, yüreklere dokunmayalım sadece, gönüllere girelim. Dertleriyle dertlenelim, çözelim. Kimsesizlerin kimsesi olmak için çıktık yola. Benim için ikinci anlamı kadın elinin yerel yönetime daha fazla değecek olması. Bunun için “Şişli’ye Kadın Eli Değecek” dedik. Bunun ne anlama geldiğini 1 Nisan’dan sonra halkımız yaşayarak görecek inşallah. 

Başkan adayı olarak Şişli’de gördüğünüz problemler neler? Şişli’nin neye ihtiyacı var? 

Şişli şu an açıkçası yorulmuş ve eskimiş bir yer. Hasta diyebiliriz aslında. Çünkü Şişli yaklaşık 20 senedir beklediği ve istediği gerçek hizmeti alamıyor. Çocukluğum Şişli’de geçti. Sokaklara caddelere çıktığımızda yapılacak o kadar çok şey görüyoruz ki. Bir yerel belediyenin zaten yapması gereken standart hizmet, mevcut yönetim açısından sanki bir lütufmuş gibi gösteriliyor. Kaldırım yapmak, çöp toplamak bugünün şartlarında öyle fazladan övünülecek şeyler değil. Ama biz maalesef bu şehrin gözbebeği ilçelerden Şişli’de bu kadar basit şeylerin bile yapılmadığını görüyoruz, yaşıyoruz. 25 mahallemizin hepsinde kaldırım işgali; kaldırım, yeşil alan ve sosyal tesis yokluğu ile karşı karşıyayız. Bir çocuk arabası ile geçemez, bir pazar arabası itemez durumda Şişli halkı. Hele yaşlı veya engelliyseniz vay halinize. Kaldırım devamlılığı yok. Mobese kameraları eksikliği de özellikle kadınlar ve çocuklar için büyük sorun. Hâlbuki çözümü hiç zor değil bunların. Şişli sosyal belediyecilik anlamında da maalesef bugüne kadar hiçbir hizmet görmemiş bir yer. 

Başkan olduğunuz takdirde 1 Nisan sabahı ilk işiniz ne olacak? 

Çöp dağları maalesef Şişli’nin gerçeği oldu ve Türkiye’nin gündemine de böyle geldi. Belediye çalışanı arkadaşlarımızın sorunları da hâlâ çözülemedi maalesef. Bu yüzden öncelikle bu arkadaşlarımızın maaşlarını ödeyerek başlayacağız. Ve yıllardır düzenli alamadıkları maaşlarının ödemesini yapılandıracağız. Ama her şeyden önce dirlik düzen gelecek. Bugünün şartlarında çöp toplanmaması, maaş ödenmemesi söz konusu olamaz. Bunlar tarihe karışması gereken şeyler Şişli için. Tabii ki sihirli değneğimiz yok ama işleri çözüme kavuşturacak planımız var. 

Bugünkü yönetim ödemeleri yapamazken siz nasıl yapacaksınız? 

Kaynak problemi mi var belediyenin? 

Şişli Belediyesi’nin yıllık geliri 650 milyondan fazladır. Ama farklı yerlere aktarılıyor. Detayına girmek istemiyorum, şov yapma derdinde değiliz. Önümüze bakıyoruz. Ama şunu söyleyebilirim, sorun kaynak yokluğu değil, kaynağın doğru aktarılmaması. İyi yönetilemediği için Şişli’nin durumu içler acısı. 

Belediye başkanlığı çok mesai isteyen, çok fedakârlık bekleyen bir makam. 

Hiç tedirgin edici gelmiyor mu? 

Şişli’nin sorunlarını biliyorum. Bugüne kadar aldığım görevleri sonuna kadar götürmüş bir insanım. İş disiplinim çok yüksek. Neden olmasın? Şişli’den daha güzel bir yer olabilir mi? Şişli İstanbul’un, hatta Türkiye’nin kalbidir çeşitli bakımlardan. Birçok ticaret merkezi burada. İnsan yaşadığı yeri sever. Ben de Şişli’yi çok seviyorum açıkçası. Zorluk beni motive eder.

Önceliğimiz gençler, kadınlar ve çocuklar…