26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Müzik: Bizi her durumda kucaklayan yuvadır

“Müzik benim için her şey demek. Hayatımızı bir film gibi düşünürsek müzik bu hayatın içinde bizi bütünleyen unsurlardan biri. İyi hissettiğimiz zaman, eğlenirken müzik dinleriz ya da kötü hissetliğimizde, mutsuzken yine müziğe koşarız” diyen Ceren Gündoğdu, müziğin bizi her şekilde sarıp sarmalayan bir yuva olduğunun altını çiziyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ13 Ekim 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Müzik: Bizi her durumda kucaklayan yuvadır

Müzisyen bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Ceren Gündoğdu, müziği herhangi bir türle kısıtlamayan, müziğin kendisine aşık bir sanatçı. Babası Türk Halk Müziği duayenlerinden şef Zafer Gündoğdu, annesi ise Türk müziği sanatçısı Ferahnaz Gündoğdu. On parmağında on marifet bulunan Ceren Gündoğdu ile eğitimini, müziğini ve bu sezonda oynamaya devam edecek olan Damdaki Kemancı müzikalini konuştuk. 

Evin içerisinde türküler ve Türk müziği ezgileri duyarak büyüyen Gündoğdu, caz ve müzikal eğitimi almış. Altı yaşında piyano çalmaya başlayan Gündoğdu, eğitim hayatı boyunca müzikle olan bağını koparmamış. Orta okul yıllarından itibaren besteler yapmaya başlayan sanatçı, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu. Sosyoloji bölümünün hayata farklı bir pencereden bakmasını sağladığını dile getiren sanatçı, “Sonuçta yaptığımız işte insanlarla iletişim halindeyiz. İnsanı anlamak, toplumu tanımak sanatla ilgilenen herkes için bir gereklilik. Üniversite yıllarımda aldığım eğitim hayatıma yön verdi.” diyor. Kalbi her zaman müzikten yana olan Gündoğdu, üniversite okurken aynı zamanda yarı zamanlı olarak Devlet Konservatuarı’nda müzikal tiyatro eğitimi aldı. Mezun olduktan sonra da İstanbul Devlet Tiyatrolarında sahnelenen Sidikli Kasabası adlı müzikalde sahneye çıktı. Müzikalden sonra TRT Türk’te Sokakta Hayat Var ve Şehrin Işıkları adlı müzik programlarını hazırlayıp sundu. Programlar bittikten sonra artık şarkılarını insanlara duyurma zamanı geldiğini düşünen sanatçı, Tepetaklak ve Kardam Adam şarkıları ile dinleyicilerinin karşısına çıkıyor. 

Ceren Gündoğdu’yu büyük bir kitle ilk olarak Erkenci Kuş dizisinde seslendirdiği Tepetaklak şarkısı ile duydu. Bu sene bol bol kayıt yapacağını söyleyen Gündoğdu, “Çok uzun zamandır şarkılarımı dinleyiciyle paylaşmayı bekliyorum. Bu sene olabildiğince çok konser verip dinleyicilerimle buluşmak istiyorum.” diyor. 

ŞÖHRET ALGISI BUGÜN DEĞİŞTİ

Albüm yapmak yerine neden şarkılarını tek tek çıkardığını sorduğumda Ceren Gündoğdu sektörün acımasız tarafına vurgu yapıyor. Günümüzdeki tüketim alışkanlıklarının değişmesinde dolayı albüm değil de tek tek parçalarını çıkardığını dile getiren sanatçı, “Maddi manevi bin bir emekle hazırlanan çalışmalar maalesef çabuk tüketilebiliyor. Her şarkımın karşı tarafa ulaştığından, sesimi ve duygularımı duyurabildiğimden emin olana kadar şarkıları teker teker paylaşacağım. Umut verici olan şey ise meraklı bir nesil olmamız. Gençler, ruhlarına hitap edecek, kendilerine iyi gelecek şarkıları keşfetmek için istekli ve meraklılar. Etrafımızdaki şarkı bombardımanına rağmen dinleyici iyi olanı seçecektir.”

Galatasaray Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Gündoğdu’nun tez konusu da yaptığı işten uzak değil. Şöhret Kültürü üzerine bir tez hazırlayan Gündoğdu, “Tezim, şöhretlerin günlük hayat pratiklerimizi nasıl etkilediği ve şöhret kişilerin sahicilik söylemini kullanarak nasıl bir algı ürettiği ile ilgiliydi. Şöhret algısı eskisi gibi değil. Artık şöhret görünür olmak demek. Yaptığın işin niteliği önemli değil.” şeklinde konuşuyor.

"Etrafımızdaki şarkı bombardımanına rağmen dinleyici iyi olanı seçecektir."

Damdaki Kemancı, evrensel bir metin 

Damdaki Kemancı müzikalinde de rol alan Ceren Gündoğdu eserin ikinci sezonuna başladığını hatırlatıyor. Seyircinin müzikali sevdiğine ancak bu tür eserlerin ciddi bir prodüksiyon gerektirdiği için çok sık üretilemediğine dikkat çeken Gündoğdu oyun ile ilgili şunları aktarıyor: “Harika bir ekibimiz var. Hikâye bir baba ve üç kızının hikâyesi.  Olay bir Yahudi köyünde geçiyor. Üç kızın da farklı aşk-evlilik maceraları var. Baba, gelenekler ile kızlarının mutluluğunu arasında kalmış durumda. Bu müzikalde zamansız üç kavram var; aile, gelenek ve değişim. Bundan dolayı bu oyun her zaman oynanabilir evrensel bir metin. Ben ailenin ortanca kızıyım. İddialı ve kendince çok akıllı biri. Ama aslında son derece naif bir kız.” 

Şarkılarım yaşanmışlıkların birer yansıması 

Şarkılarının hepsinin bir hikâyesi olduğundan bahseden Gündoğdu aslında bu eserlerin yaşanmış hislerin yansıması olduğuna dikkat çekiyor. Tepetaklak ve Kardam Adam şarkılarını son bir yıl içinde yazdığını belirten Gündoğdu, “Genelde sözler ve müzik aynı anda çıkıyor. Tabi bu birden olmuyor. Etrafımda yaşayan insanların hislerinin bana dokuması, bazen izlediğim bir film, dinlediğim bir şarkı maruz kaldığım bir diyalog özel hayatımda yaşadıklarımız bir anda söz ve melodi olarak ortaya dökülüyor” diyor. Eski şarkıları hem dinlemeyi hem yorumlamayı çok sevdiğini söyleyen Gündoğdu, geçmişe özlem duyduğunu söylüyor. Sanatçı “İnsan doğasında geçmişi romantik bir şekilde hatırlamak var. O zamanlarda müziğe çok yüksek bir duygu hakimmiş. Bugün bile hâlâ bu şarkıları konserlerimizin büyük bir kısmında seslendiriyoruz” diyor.