29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Onlar MESAM'dan beslendi biz MESAM'ı besliyoruz

MESAM’da yaşanan gerginlik Bakanlık tarafından atanan geçici yönetim kurulu ile yerini çözüm sürecine bıraktı. İnceleme raporlarının açıklanması ile sessizliğini bozan geçici yönetim kurulu üyeleri bugüne kadar yaşananları kamuoyuyla paylaştı. Ortak mesajları ise şu oldu: Onlar bugüne kadar MESAM’dan beslendi. Biz ise MESAM’ı beslemek için buradayız.

BÜŞRA UĞRAŞ19 Mayıs 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Onlar MESAM'dan beslendi biz MESAM'ı besliyoruz

Son zamanların gündemden bir türlü düşmeyen konularından biri Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nde (MESAM) yaşanan tatsız olaylar. Basına ilk olarak Orhan Gencebay ve Arif Sağ arasında çıkan gerginlik olarak yansıyan ve birliğe bakanlık tarafından geçici yönetim kurulu atanmasına kadar giden çalkantılı süreç, kafalarda pek çok soru işaretine neden oldu. Sanatçıların ve eserin telif haklarını korumak için kurulan ve Türkiye’yi uluslararası platformlarda temsil eden böylesi önemli bir kurumu içinde gerçekleşen siyasi tartışmalar, çıkar çatışmaları, ötekileştirmeler ve yolsuzluk ise bugüne kadar sessiz kalan, yapılan haksızlıklarla birlikte kurumdan ihraç edilen üyelerin seslerini yükseltmesi ile ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde MESAM yönetim kurulu başkanı Coşkun Sabah, yönetim kurulu üyeleri Fuat Güner ve Recep Ergül bir basın toplantısı düzenledi. Yasal süreçlerin başlatıldığı kurum içinde dönen tabiri caiz ise entrikalar ilk kez halk ile paylaşıldı. İnceleme raporlarının sonuçlarını ve yaşanan gelişmeleri onlardan dinledik… 

MESAM’A KAYYUM ATANMADI

MESAM içinde yıllardır süregelen ve sonunda geçici yönetim kurulunun atanması ile sonuçlanan yolsuzlukları yapılan incelemeler ve hukuki süreç hakkında detaylı bilgi vererek aktaran MESAM yönetim kurulu üyesi ve sanatçı Recep Ergül “Gönül ister ki, Bakanlık müdahalesi olmadan, Meslek Birliklerimiz kendi iç denetimlerini demokratik bir olgunlukla yapabilsinler ama maalesef o noktada değiliz” dedi ve olanların iç yüzünü anlattı. Sözlerine öncelikle kamuoyunda oluşan bir yanlışlığı düzelterek başlayan Ergül “Bakanlık, ister yasadan kaynaklanan hakları çerçevesinde rutin denetim, isterse şikayete bağlı olarak gerekli incelemeleri yapmak ve mevzuata aykırılıklar tespit ettiğinde gerekli müdahalede bulunmak hakkına sahip. Gönül isterdi ki Bakanlık müdahalesine gerek olmasın. Ancak Bakanlığın MESAM’daki iş ve işlemlerde usulsüzlük ve mevzuata aykırılıklar tespit ettiği için geçmişten bu yana, kuruma çok sayıda uyarı verdiğini biliyoruz. Son müfettiş raporlarında da pek çok konuda ‘daha önce uyarılmasına rağmen gereğinin yerine getirilmediği’ ibaresi mevcut. Yüzlerce MESAM üyesinin yanında yönetim kurulu üyesi 5 kişinin şikayeti üzerine inceleme başlatan Bakanlık, müfettişlerinin ön inceleme raporuna bağlı olarak 5 Mart 2018’de MESAM’ın kurumsal olarak daha fazla zarar görmemesi için mevcut yönetimi görevden alıp, yerine geçici bir yönetim atadı. Ancak ne yazık ki bu gelişme basına ‘Kayyum’ olarak yansıdı. Tepkiler de buna bağlı gelişti. İşin garip tarafı tepki gösterenlerin neredeyse tamamına yakını MESAM üyesi bile değil! Bu süreç siyasi karşıtlık üzerinden ve Orhan Gencebay ile Arif Sağ sorunuymuş gibi lanse edildiği için, MESAM’da yaşananlar, sağlıklı bir şekilde konuşulamadı. Hatta konu, bir siyasi partinin grup toplantısının bile konusu oldu. Söz konusu partinin Genel Başkanı, MESAM’ı bir sivil toplum kuruluşu olarak değerlendirerek görevden alınan isimler için de ‘Sanatçılarımız mağdur oldu’ ifadesini kullandı. Kendisinin yanlış bilgilendirildiğini düşünüyoruz. Keşke, içlerinde üyemiz olan milletvekillerini görevlendirip, kurumda neler olup bittiğini doğru şekilde öğrenmiş olsalardı! Ayrıca Bakanlık tarafından geçici yönetim kurulu atanmasına bağlı olarak hiçbir MESAM üyesi mağdur olmadı. Aksine mağduriyet oluşturma gayretinde bulunanlar olduğunu görüyoruz. Onlar asıl mağdur edenlerdir. Yüzlerce üyemiz, bakanlığın geçici bir atama yapmasını ve kurumu bu geçici kurulun genel kurula götürmesini büyük bir memnuniyet ve mutlulukla karşıladı” dedi.

ASIL MAĞDUR EDEN ONLAR

Kamuoyuna yansıtılanın aksine birlik içinde ciddi sorunlara yol açan tutum ve davranışlar olduğunun tekrar tekrar altını çizen Ergül şöyle devam etti: MESAM’da yaşanan sorunları kısaca; mevzuatlara uymamak, kural tanımamak, medeni bir ortamda fikirsel tartışmalara izin vermeyip zorbalık yöntemlerine başvurmak, haysiyet kurulu ile işbirliği yaparak muhalif üyeleri ihraç etmek, üyelerin teliflerini artıracak doğru dürüst hiçbir çalışma yapmamak, yapmak isteyenleri engellemek, gücü sürekli elinde bulundurmak için her türlü anti demokratik ve zalimce usul ve yöntemlere başvurmak, seçim kazanmak uğruna her türlü yalan, iftira ve çirkin propaganda yapmak, defalarca kez uyarılmalarına rağmen kurumun parasını özensiz harcamak, korkunç bir savurganlık ve buna benzer çok sayıda problem olarak özetleyebiliriz. Bu sorunlara neden olan kişilerin kimler olduğu da bakanlık müfettişleri tarafından belirlendi. Bu şahıslar, MESAM’ı kamuoyunda küçük düşürmüş ve tüzel kişiliğine zarar vermişlerdir. Bundan böyle, basında ve kamuoyunda bu tarz haberlerle anılmamak ortak temennimiz. Adil, şeffaf, denetlenebilen, her kuruşunu özenle harcayan, savurganca harcamalar yapmak yerine, üyesine sahip çıkan, üyesini mağdur etmeyen bir MESAM inşa etmeyi diliyoruz. MESAM hepimizin.

3 AYDA 5 YILLIK ÇALIŞTIK

Basın toplantısında konuşan MESAM yönetim kurulu üyesi, sanatçı Fuat Güner “1986 yılında kurulan Türkiye’nin ilk müzik meslek birliği olan MESAM’ın müzik eserlerinin teliflerini toplayıp, eser sahiplerine dağıtmak dışında hiçbir görev ve sorumluluğu yok. Burası bir dayanışma derneği ya da sivil toplum kuruluşu değil. Ne yazık ki bu birlik son aylarda hak etmediği şekilde gündeme geldi. Öncelikle MESAM’da yaşanan sorunların, Orhan Gencebay ve Arif Sağ sorunu olmadığını bilmelisiniz. Yüzlerce üyemiz, yıllardır burada yaşanan sorunlar ve bu sorunlara yol açan kişilerle ilgili, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yüzlerce dilekçe gönderdiler. Bakanlık da gereğini yaparak buraya geçici bir yönetim atadı. Biz üç aylık geçici yönetim olsak da, gece gündüz çalışıp neredeyse beş yıllık iş yaptık ve tarihi başarılar elde ettik” diyerek sözlerine başladı. 

Kayyum ile birlikte hızlandırılan iyileşme çalışmalarına da değinen sanatçı şunları kaydetti: MESAM ve MSG, düne kadar maalesef kötü ilişkiler içindeydi. Şu anda bu arkadaşlarımızla fiilen tek meslek birliği durumundayız. Aramızda hiçbir anlaşmazlık yok. Son derece güzel bir işbirliği modeli geliştirdik. Asıl hedefimiz birleşmek ve tek meslek birliği olmak. Önceki yönetimler döneminde ihmal edilen ve Kültür A.Ş’den tam dokuz yıldır alınamayan telifimizi, hem de iyi bir rakam olarak yakın zamanda alıp eser sahiplerine mutlulukla dağıtacağız. Çalışmalarda sona yaklaşıyoruz. Ayrıca görev süremiz boyunca, zorunlu bir toplantı haricinde hiçbir yurt dışı programına katılım olmadı. Daha önce yapıldığı gibi kurumun parasıyla turistik gezi niteliğindeki hiçbir fuara bundan böyle izin vermeyeceğiz.

TELEFONLA TEHDİT ETTİLER

“Bakanlık tarafından göreve getirildiğimiz andan itibaren çok sayıda saldırının hedefi olduk. Yavuz Bingöl ve Selahattin Akarsu, baskılara dayanamayıp istifa etti. Sosyal medyada ve bazı köşe yazılarında yapılan algı operasyonları karşısında, raporlar gelinceye kadar susmayı tercih ettik. Yönetim kuruluna atanmış arkadaşlarımız, görevden alınmış yönetim kurulu üyeleri veya onların yönlendirdikleri kişiler tarafından tehdit edilerek istifaya zorlandılar. Bu isimlerden biri Vedat Çetinkaya’dır. Kendisine “Derhal yönetimden istifa et. Başkalarıyla da görüşülüyor, onlar da istifa ederse bunlar dağılır gider. İstifa etmezsen Arif Sağ bu sefer daha güçlü bir şekilde gelecek ve senin için hiç iyi olmaz. Sana düşmanlık yapar” denildi. Yine görevden alınmış bir diğer yönetim kurulu üyesi, Bakanlık tarafından atanmış yedek YK üyesi Celal Yarıcı’yı arayarak “Sen nasıl bir Kürt’sün ki ‘bunlarla’ birlikte hareket ediyorsun? Hemen istifa et, bunlar dağılır giderler” dedi. Ünlü halk ozanı Muhlis Akarsu’nun yeğeni Ozan Selahattin Akarsu ise korkunç baskılara maruz kalarak istifa etmek zorunda kaldı. Bunları niçin yapıyorlar? Görev aşkından mı?”