26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Otel, eşitsiz dağılım için uygun bir yer

Otelde Bir Gün adlı sergi oteli, hem sınıflı topluma dair bir kara mizahın hem de dünyadaki geçici varlığımızı hatırlatan bitimsiz dramın sahnelendiği bir zemin olarak ele alıyor.

ALİ DEMİRTAŞ13 Ekim 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Otel, eşitsiz dağılım için uygun bir yer

Zilberman Gallery-İstanbul şu günlerde Erinç Seymen’in daveti ile bir araya gelen beş sanatçının yer aldığı ve Seymen’in ‘'Otelde Bir Gün’’ resminden hareketle kurduğu grup sergisine ev sahipliği yapıyor. Başak Bugay, Hera Büyüktaşcıyan, Can Küçük, Şant Mengücek ve Erinç Seymen’in çalışmalarından oluşan sergi, 21 Eylül - 17 Kasım 2018 tarihleri arasında Zilberman Gallery-İstanbul’un Mısır Apartmanı’ndaki ana sergi mekânında ziyaretçilerini bekliyor.‘’Otelde Bir Gün’’de, Erinç Seymen otel binasını başlangıç-bitiş sınırları belirsiz, “içe doğru genişleyen” ve sınıfsal imtiyazın sağladığı lüks tüketimin göze batmayan hizmetle çarpıştığı girift bir tiyatro olarak resmederken, Can Küçük jenerik otel yönlendirme tabelalarını izleyicinin dışarıyı, yakın geçmişi ve şimdiki zamanı kat edeceği şekilde kullanıyor. Hera Büyüktaşcıyan, hafızanın görünmez dalgaları arasında gidip gelen mekân ve zaman katmanlarının izini sürerken, Başak Bugay yabancı bir yerde barınmanın sosyal ve biyolojik kimlik farklarını eşitleyerek güvenlik gibi temel bir insani ihtiyacı ortaya çıkarmasını ele alıyor. Şant Mengücek ise otel çalışanlarının tüketilmeye hazır hale getirilmiş kişiliklerinin ve hiyerarşik ayrımın kolaylaşması amacı güdülerek dış görünüşün dayatıldığı ve bunun sonucunda peyda olan, duygudan yoksun, benliğini kaybetmiş portrelerini tuvale yansıtıyor.

BAŞAK BUGAY: YABANCI BİR YERDE İLK İHTİYACIMIZ GÜVENLİKTİR

Mahremiyet benim temel sorunsalım diyebileceğim ve katmanlarını didiklemeyi sevdiğim bir fenomen. Mahremiyet normları toplumlara, kültürlere, sosyal statülere hatta dönemlere göre değişse de benliğin tahsisi ve korunması olarak tarif edebileceğimiz ilkel mahremiyet her zaman ve yerde geçerlidir. Tabii yabancı bir yerde ihtiyacını duyacağımız ilk şey de korunmak yani güvenliktir. Otelin temel işlevini böyle gördüm. Öte yandan göç ve mültecilik gibi şahidi olduğumuz güncel trajediler elbette beni de etkiliyor. Ama bunları konu edinmekten sakınıyorum. Zorunlu göçten bahsediyorsak otel kavramının dışına çıkmış oluyoruz sanıyorum. Bana göre otel -imkânlar sınırında- tercih edilen bir yerdir.

HERA BÜYÜKTAŞÇIYAN: FANİLİK KAVRAMININ HERKES İÇİN GEÇERLİ OLDUĞUNU UNUTUYORUZ

Çoğu zaman yaşadığımız anda bulunduğumuz mekânda bizden önce kimlerin yer aldığını, iz bıraktığını ve yaşanmışlıklarını göremiyoruz, kimi zaman görmezden geliyoruz. Fanilik ve geçicilik kavramının tüm fiziksel varlıklar için geçerli olduğunu kimi zaman unutarak. Geçmişin izlerini ve belleğini taşıyan mekânların veya nesnelerin dönüştürülmesi bir nevi bir iz ya da kayıt silmek demek. Tıpkı belli bir dönemin izlerini taşıyan yapıların yıkılarak otele dönüştürülmesi gibi. Bu anlamda bir mekân hafızası ile beraber başka bir kimliğe bürünmeye zorlanıp dönüştürülürken, bu mekânlar gibi bizim de yaşam alanımızın veya başlı başına hayatımızın geçiciliğini unutuyoruz. Sergide yer alan ‘’Dalgalar’’ isimli işim de unutulmuş olana ayna tutan bir hatırlatıcı maiyetinde.

CAN KÜÇÜK: YÖNLENDİRME TABELALARINDA BİR TARİH ANLATISI VAR

Yönlendirme tabelaları yılları daha hızlı kat etmenizi sağlayabilir ama asansör bunu daha da hızlı yapabilir. Fakat bu, otelde olduğu gibi size ait bir odanız olması durumunda işinizi kolaylaştırır. Burada içine girebileceğiniz hiçbir oda yok. Onun yerine sizi dışarıda bırakan, ileri geri takip etmek zorunda olduğunuz bir tarih anlatısı var. Zamanın çizgisel temsiliyle otel odalarının ardışık sıralanışı arasında bir benzerlik olduğunu düşündüm ve “On Yıllar” için yönlendirme tabelalarını yılları belirtecek şekilde kullandım. Yönlendirme tabelaları yılları daha hızlı kat etmenizi sağlayabilir ve asansör bunu daha da hızlı yapabilir. Fakat bu, otelde olduğu gibi size ait bir odanız olması durumunda işinizi kolaylaştırır. Burada içine girebileceğiniz hiçbir oda yok. Onun yerine sizi dışarıda bırakan, ileri geri takip etmek zorunda olduğunuz bir tarih anlatısı var.

ŞANT MENGÜCEK: PORTRELERE YAŞAYAN KİŞİLER HİSSİNİ VERDİM

Resimlerimde genel olarak seyirci ürküten ve içinin ürpermesine sebep olan hisler uyandırmayı amaçlarım. Bu sergi için yaptığım işlerde de aynı şeyi amaçladım. Deforme olmuş portreler daha önce de kullandığım bir anlatım yöntemiydi ve benliğini kaybetmiş bir bireyi anlatmak için de çok uygun olduğunu düşündüm. Portrelerde kullandığım yaka detayı ise bütün bir kostümü göstermeden üniforma hissini yaratmak içindi. Bu detayın da dış görünüşün dayatılmasını anlatmak için önemli bir rol üstlendiğini düşünüyorum. Portreleri yaparken kısa bir hikâye oluşturdum kendi kafamda ve bu hikâyeyi yansıtan minik detaylar ekledim. Bu şekilde çalışma sebebim onların yaşayan kişiler hissini vermek içindi.

ERİNÇ SEYMEN: KİMİLERİ İÇİN SU LÜKS İKEN KİMİLERİ İÇİN AKILLI TELEFONA ULAŞMAK DEĞİL

Sergiye ismini veren "Otelde Bir Gün" resminde, tıpkı serinin diğer resimlerinde olduğu gibi, çatışmalı sınıfların karşılaşmalarına dair kimi anlar var. Hizmet vermek zorunda olanla hizmet satın alma gücüne sahip olan arasında ortaya çıkan utangaçlık, kin, memnuniyetsizlik gibi olumsuz duyguların perdelenmesi teatral bir kıvraklık gerektirir. Tiyatroda beden dili/mimikler sinemaya oranla çok daha çıplaktır çünkü sinemadaki gibi saniye saniye ayıklanmış ve işlenmiş bir temsille karşılaşmayız. Bu bakımdan resim üzerinde çalışırken mesela Brecht'in, Genet'nin oyunlarından hafızamda kalan anları yoklama ihtiyacı hissettim. Öte yandan kimileri için akıllı telefona sahip olmak lüks değil, sıradan bir ihtiyaçken, kimileri için içme suyuna erişim ele geçiremediği bir lüks. Bu bağlamda bir insandan lüksün tarifini istemek hem onun sınıfsal kimliğini hem de yaşadığı dönemin ve coğrafyanın tüketim alışkanlıklarıyla kurduğu bağı ele veriyor. Tam da bu yüzden otelin hem sözlük anlamıyla hem de "ölümlü dünya"nın metaforu olarak, imtiyazların eşitsiz dağılımı üzerine düşünmek için kullanışlı olduğunu düşünüyorum.