30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

Sanem Oktar: Şirket yönetiminde kadının adı yok

Kadınlar eşit fırsatlardan yararlanmalı. KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, “Doğum izni ve kreş sürecinde erkeğin de çocuktan sorumlu olduğunu gözeten insan kaynakları politikası geliştirilmeli. Böylece daha çok kadın üst kademelere gelecektir” diyor.

Bahar Erdoğan3 Aralık 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sanem Oktar: Şirket yönetiminde kadının adı yok

Kadının güçlenmesini hedefleyen Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER)’nin Başkanı Sanem Oktar ile kadınların yönetim kurulundaki yerini, cam tavanı delen kadınların farkını ve işin özel yaşamın önüne geçip geçmediğini konuştuk...

Diğer pek çok kadından farklısınız. Bu yüzden cam tavanı deldiniz. Bu süreçte ilerlemenizi sağlayan sizi başarıya götüren şeyler neydi?

Öncelikle ailem sayesinde tabii. Kız ve erkek çocuklarına eşit fırsatlar tanıyan bir ailede büyüdüm. Hayallerim konusunda bana destek veren, önümü açan bir ailem oldu. Karar almayı, sorumluluklarımın farkına varmayı, zorluklar karşısında yılmamayı hep ailemden öğrendim. Girdiğim işlerde, kurduğum şirketlerde bir kadın girişimci olarak kendime hep şu sözleri hatırlatırım: “Bir şeyi çok istersen yaparsın, sana nasıl olmayacağını söylerler, sen onlara nasıl yapıldığını göster. Bunun için çok çalışman gerekebilir ama inancını asla kaybetme. Sabırla inanarak ve çok çalışarak denemeye devam et.”

Şirket yönetim kurulunda yer alan kadınlar erkeklerden neden farklı?

Profesyonel uzmanlıkları ve birikimlerine ek olarak kadınların başka avantajları da bulunuyor. Kadınlar aile içinde üstlendikleri sorumluluklar itibarı ile gerçek ekonomiye daha yakınlar, daha fazla alışveriş yapıyorlar ve tüketici psikolojisini aslında erkeklerden daha iyi biliyorlar. Bu bakımdan yönetim kurullarına farklı bir bakış açısı getiriyorlar. Ayrıca o görevlere erkeklerden daha zor koşullarda ve birçok örnekte onlardan daha çok çalışarak ulaşabiliyorlar. Bu da onların mesleki bilgi ve birikimlerine olumlu etki yapıyor.

Kadınlar için yapılan pozitif ayrımcılığa ne diyeceksinisiz? 

Pozitif ayrımcılık işe yarıyor. Özel sektörden pek çok paydaşla gerçekleştirdiğimiz etkinlik ve projelerde bu konu sık sık dile getiriliyor. Ama bir noktayı vurgulamak isterim: Kadınların pozitif ayrımcılıktan ziyade erkeklerle eşit fırsatlardan yararlanmaya ihtiyacı var. Örneğin, doğum izni ve kreş gibi uygulamalarda yalnızca kadının değil erkeğin de çocuk bakımından sorumlu olduğunu gözeterek insan kaynakları politikası geliştirdiğinizde daha fazla kadını üst kademelere taşıyabiliyorsunuz.

Yönetim kurullarında kadınlar var olmaya çalışırken erkeksileşiyorlar mı?

Böyle olduğunu düşünmüyorum. Benim tanıdığım kadın yönetim kurulu üyeleri ve başkanları kadın olmanın getirdiği farklılıklardan vazgeçmeden görevlerini yerine getiriyorlar.

Yönetici kadınlar iş ve özel hayatını dengede tutabiliyor mu? 

Kişiden kişiye değişiyor. Günümüz iş dünyasının yoğun temposu için özel yaşam alanını, aile yaşamını ve sosyal yaşamı dengede götürmek hiç kolay değil. Aile ve özel yaşamını sıfırlamış, kendini işine vermiş bir yöneticinin başarı şansı azalır. Denge başarı getirir. 

Türkiye’de yönetim kurullarına kadın oranının artması nasıl sağlanabilir?

Öncelikle kadına karşı önyargılarla, toplumdaki erkek merkezli yaklaşımla mücadele etmek farkındalık yaratacak çalışmalar yapmak önem taşıyor. Kadınların eğitime, istihdama ve girişimciliğe erişimde eşit fırsatlara sahip olması gerekiyor. Konuya kurumsal düzeyde baktığımızda şirketlerin insan kaynakları politikaları öne çıkıyor. Bu politikalar kadınların profesyonel kariyer yapmasını destekler, onlara kendilerini geliştirme fırsatları sunar nitelikte olmalı. Bu da kadın ve erkekler arasında fırsat eşitliğini öne çıkaran belirli bir iş kültürünün şirkette hâkim olmasını gerektiriyor. Bu noktada, sözünü ettiğim iş kültürünün şirkette yerleşmesini destekleyen bir uygulamamıza kısaca değinmek istiyorum. KAGİDER’in Fırsat Eşitliği Modeli sertifikası bu anlamda çok önemli sonuçlar elde ettiğimiz bir uygulama. Şirketler bağımsız bir değerlendirme sürecinden geçtikten sonra Fırsat Eşitliği sertifikasına hak kazanabiliyor. Böylece bu şirketlerin yapıları, eylemleri ve istihdam olguları ile toplumsal cinsiyet eşitliğine ve istihdamda kadın güçlenmesine duyarlı oldukları ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde tescil edilmiş oluyor. Bu durum onların iş performanslarına olumlu yansırken sertifika sahibi şirketler de kadınların üst yönetim kademelerine ulaşma imkânları da yükseliyor.

Bu yıl için kadınların yönetimdeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yönetimde kadınların oranı açısından son derece yetersiz bir noktadayız. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun verilerine göre Türkiye, toplam kadın yöneticiler dikkate alındığında yüzde 12,2’lik bir oranla 126 ülke arasında 94’üncü sırada geliyor. Türkiye’deki kadın CEO’ların oranı ise sadece yüzde 2. Ancak Türkiye bu performansla Avrupa Birliği ortalamasını yakalıyor. Yani, Avrupa’da ve dünyada da yönetimde kadının adı yok.

“Avrupa’da ve dünyada da yönetimde kadının adı yok.”

Sıkıntıları kararlılıkla aştım

Kadın olduğunuz için hiç iş yaşamında zorlandığınız oldu mu?

Kadın olduğunuzda iş yaşamında, işin getirdiği zorluklara ek olarak sıkıntılar yaşayabiliyorsunuz. Bu sıkıntı da daha ziyade erkek egemen kültürün hâkimiyetinden kaynaklanıyor. Kurumsal kültürün eşitlikçi, cinsiyet ayrımı yapmayan bir temele oturmadığı şirketlerde sorun yaşayabiliyorsunuz. Ben de hayata geçirdiğim iş girişimlerinde bu kültür nedeni ile sıkıntılar yaşadım. Ancak kararlılıkla çalışmalarımı sürdürerek sıkıntıları aşmayı başardım. Kendi kurduğum veya ortağı olduğum şirketlerde eşitlikçi bir kültürü hâkim kılmaya özellikle önem verdim.