29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Ustadan çırağa lezzet durağı

130 yıllık bir hikaye... Hacı Abdullah, Osmanlı’dan bugüne lezzet tutkunları için vazgeçilmez bir durak. Her giden bir daha gidiyor üstelik yanında bir kişi daha götürüyor. Yurt dışına açılmaya hazırlanan mekanın en büyük özelliği sadece zamana yenilmeyen yemekleri değil ilk günkü gibi süren usta çırak geleneği…

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 10 Haziran 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ustadan çırağa lezzet durağı

Hacı Abdullah Lokantası, İtalya’dan Amerika’ya dünya mutfağına adını hünkar beğendi, inci kebabı, elbasan tava, kuzu patlıcan, iç pilav ve ayva tatlısı gibi geleneksel lezzetlerle yazdırdı. Sultan Abdülhamid zamanına açılan mekan 130 yıldır kalitesinden ödün vermiyor. Yemeklerin tadının yüzlerce yıldır değişmemesinin en büyük nedeni ise usta çırak geleneği. Hacı Abdullah’ta patron koltuğu babadan oğula değil, ustadan çırağa devrediliyor. Gelin asırlık restoranın hikayesini birlikte öğrenelim. 

Osmanlı’da lokanta olmadığı dönemlerde Abdülhamid, Avrupa’daki gelişmeleri görür ve Karaköy’de bir restoran açılmasını emreder. Restoranın başına Kastamonulu Abdullah Efendi getiriliyor, mekanın adı Victorya oluyor. Abdullah Efendi’nin yemekleri kısa sürede ünleniyor. Ancak gelenler Viktorya’ya değil ‘Hacı Abdullah’a geldik diyor. 1920’li yıllarda restoranın bulunduğu bina yıkılınca mekan Taksim Rumeli Han’a taşınıyor, adı da Hacı Abdullah Efendi oluyor. Bir süre sonra Hacı Abdullah Efendi’nin çırağı Hacı Salih, kendi adıyla Ağa Camii’nin karşısında mekan açıyor. Hacı Abdullah Efendi, 1980’li yıllarda ustanın mirasçıları tarafından paylaşılamayınca kapanıyor ve bu hikayeden geriye sadece Hacı Salih Efendi kalıyor. Bir süre sonra Salih Efendi’nin çocukları arasında da paylaşılamayan mekan da kapanıyor. Bunun üzerine Hacı Salih Efendi’nin yanında çalışan dört çırak, Rasim Akçan, Fahri Gündüz, Mehmet Gülen ve Abdullah Korun restoranın sahibi oluyor. 

İYİ MALZEME İYİ AŞÇILIKLA BİRLEŞİYOR

Yemeklerin lezzeti bakır tencerede pişmesi ve her yörenin kendine özgü ürünlerini kullanması nedeniyle değişmiyor. Mekan, 130 yıldan sonra geçtiğimiz yıl Zorlu’da ve Ankara’da şubeler açtı. Yeni hedef Dubai, Katar ve Suudi Arabistan. Bütün mekânlardaki lezzetleri ise aynı kılmak için, tüm ustalar Beyoğlu’ndaki ana restoranda eğitim alıyor. İyi malzeme iyi aşçılıkla birleşince de ortaya bu lezzetler çıkmış. Hünkar beğendi, kuzu tandır, Elbasan tava gibi lezzetler mekanda demirbaşlar arasında yer alıyor. Günlük olarak değişen çorbalar, zeytinyağlılar ve kompostolar da var hatta mekanda 80 çeşit komposto bulabilirsiniz.

Hacı Abdullah’ın vazgeçilmezleri 

- Komposto kilosuna dikkat eden misafirlerin vazgeçilmezi. Restoranda her daim taze komposto bulabilirsiniz.

- Baklava, şamsa, künefe, incir tatlısı gibi her gün çeşit çeşit tatlı çıkıyor.

- Yemeklerde sadece içme suyu kullanılıyor.

- Bakır kazanlarda pişirilen yemeklerin lezzeti iki katına çıkıyor.

- Her malzeme kendine has yöresinden geliyor.

- Yemeklerde kullanılan yağlar Urfa’dan geliyor.

- Zeytinyağlı yemek çeşitleri madalyalı zeytinyağı ile yapılıyor.

- Yoğurt yapımında ise günlük gelen manda sütü kullanılıyor.

- Saray mutfağında bugün kaybolan yemeklerin sayısının 6 bin olduğu söyleniyor. Osmanlı’da 280 çeşit yapılan patlıcan yemeği günümüze azalarak geliyor. Hacı Abdullah Efendi’de ise bugün patlıcan yemeği 70 çeşit yapılıyor.